10. Hukuk Dairesi 2011/10283 E. , 2012/1295 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, 2925 sayılı Yasa kapsamında sigortalılığının geçerli olduğunun tespiti ve yaşlılık aylığı bağlanması istemine ilişkindir
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dosya kapsamına göre, davacının 01.12.1990 tarihli bildirgeye istinaden, 01.01.1991 ile 31.12.1991 tarihleri arasında 180 gün ve 21.12.1993 tarihli bildirgeye istinaden 01.01.1994 ile 31.12.1997 tarihleri arasında, 2925 sayılı Yasa kapsamında toplam 2700 gün prim ödemesi bulunduğu anlaşılmaktadır. Diğer taraftan, 28.01.1983 tarihli bildirgeye istinaden 20.04.1982 tarihi itibariyle 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalılık tescili bulunan davacının, oto tamirciliği işi nedeniyle 01.11.1981-31.07.1984, biçerdöver işi nedeniyle 26.04.2005 tarihinden itibaren devam eden vergi kaydı bulunduğu, ayrıca, 28.01.1983-02.08.2004 tarihleri arasında oda kaydı bulunduğu görülmüştür.Buna göre, Kurum tarafından davacının 01.11.1981-31.07.1984 ve 26.04.2005- devam şeklinde 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalı olarak kabul edildiği anlaşılmaktadır.
Dava konusu uyuşmazlık, davacının çakışan 26.04.2005 ile 31.12.2007 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalı olup olmadığı ve çakışan dönemde 2925 sayılı sigortalılığına mı, yoksa, 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalılığına mı, öncelik tanınacağı noktasında toplanmaktadır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, 2925 sayılı Yasanın 2.maddesinde,.... kapsamı dışında olanlardan süreksiz olarak tarım işlerinde hizmet akdiyle çalışanların istekte bulunmaları kaydıyla, sigortalı sayılacakları öngörülmüş olup, söz konusu kanun kapsamında sigortalı olmak isteğe bağlıdır.Oysa, 1479 sayılı Yasaya göre sigortalılık zorunludur. 2925 ve 1479 sayılı Yasalara tabi sigortalılıkların çakışması halinde zorunlu sigortalılık olan 1479 sayılı Yasaya tabi sigortalılığa üstünlük tanınması gerekecektir.
Ancak, davacının aynı zamanda 2926 sayılı Yasa kapsamında sigortalılık tescili yapılıp, 1479 sayılı Yasanın ek 19. maddesi uyarınca tescil tarihi itibariyle sigortalılık tescilinin iptal edildiği de gözetildiğinde , biçerdöverlik işinin 1479 sayılı Yasa kapsamında kendi nam ve hesabına bağımsız çalışma niteliğinde kabul edilip edilemeyeceği noktasında tereddüt oluşmuştur.
1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalılık şartlarını düzenleyen 24 ve 25. maddelerini değiştiren ve 02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Kanun ile getirilen düzenlemeye göre, kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; ticari kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla “gelir vergisi mükellefi olanlar ile, gelir vergisinden muaf olanlardan Esnaf ve Sanatkar Sicili ile birlikte kanunla kurulu meslek kuruluşuna usulüne uygun olarak kayıt olanlar” sigortalı sayılmışlardır.Anılan düzenlemenin açıkça değindiği üzere, sigortalılığın oluşumu yönünden “kendi adına ve hesabına bağımsız çalışma” olgusunun varlığı zorunlu ve asli unsur olup, vergi dairesine, meslek kuruluşuna ve.... kayıtlı olmak; anılan çalışmayı doğrulayan bir karine niteliğindedir.
Hal böyle olunca, davacının biçerdöverlik işinin ticari mi, yoksa, zirai faaliyet olarak mı değerlendirilmesi gerektiği araştırılmalı, vergi dairesinden dayanak belgeleri getirilmeli, 1479 sayılı Kanunun 26. maddesinde düzenlenen, “sosyal güvenliğin vazgeçilmez ve kaçınılamaz” kamusal yapısı gereği yöntemince ve re’sen araştırma yapılarak, varılacak sonuç uyarınca, açıklanan yasal düzenlemeler çerçevesinde değerlendirme yapılıp, davacının 1479 sayılı Kanun kapsamında zorunlu sigortalı olarak kabul edilmesi gereken dönem, kuşku ve duraksamaya neden olmayacak şekilde belirlenmelidir.
Davacının çakışan dönemde, 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalı olduğu sonucuna varılacak olursa, 2829 sayılı Yasının 8. maddesi uyarınca, birleştirilmiş hizmetlerin toplamı üzerinden son 7 yıllık hizmet süresi içinde hizmet süresi fazla olan Kurum, eşit olması halinde ise, sonuncu Kurum mevzuatına göre aylık bağlanacağı hususu gözönünde bulundurulmalıdır.
Mahkemece, yukarda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 02.02.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.