Tehdit - yaralama - mala zarar verme - Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2014/3390 Esas 2016/13255 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
4. Ceza Dairesi
Esas No: 2014/3390
Karar No: 2016/13255
Karar Tarihi: 10.10.2016

Tehdit - yaralama - mala zarar verme - Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2014/3390 Esas 2016/13255 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Mahkeme, sanıkların tehdit, yaralama ve mala zarar verme suçlarını işlediğini ve cezalandırılmasına karar verdiğini belirtti. Temyiz talebi reddedildi ve hükümler onaylandı. Ancak, bir katılanın tedavisine ilişkin sağlık raporları arasındaki çelişkiye rağmen mahkumiyet hükümlerinin eksik bir inceleme sonucu verildiği ve cezada hukuki hataların yapıldığı gerekçesiyle temyiz talebi kabul edilerek hüküm bozuldu. Kararda, 86/2 yerine 106/2-a-c maddesiyle ilgili bir hata yapıldığı ve CMK'nın 232/6 maddesine aykırı davranıldığı belirtildi. Ayrıca, Anayasa Mahkemesi'nin TCK'nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendine yönelik 2015/85 sayılı kararının da uygulanması gerektiği belirtildi. Kanun maddeleri: CMK'nın 260/1, 237/2, 232/6; TCK'nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendi.
4. Ceza Dairesi         2014/3390 E.  ,  2016/13255 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
    SUÇLAR : Tehdit, yaralama, mala zarar verme
    HÜKÜMLER : Mahkumiyet

    Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre, katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunan ve CMK"nın 260/1. maddesi uyarınca hükmü temyize hakkı bulunduğu belirlenen şikayetçi...’nın sanıktan şikayetçi olduğunu ve davaya katılmak istediğini belirtmesine karşın, bu isteği ilk derece mahkemesince karara bağlanmamış ise de, temyiz dilekçesinin kapsamı gözetilerek, CMK’nın 237/2. maddesi uyarınca şikayetçi...’nın davaya katılan, vekilinin de katılan vekili olarak kabulüne karar verilerek ve katılan ...’un aracından mermi çekirdeği çıkarılmış olması karşısında, sanıklar hakkında zamanaşımı süresi içerisinde 6136 sayılı Yasaya muhalefet eyleminden dolayı soruşturma yapılabileceği belirlenerek dosya görüşüldü:
    Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
    Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
    1-Sanıklar ... ve ...’ya yükletilen tehdit ve mala zarar verme eylemleriyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemlerin sanıklar tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,
    Eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tiplerine uyduğu,
    Cezaların yasal bağlamda uygulandığı,
    Anayasa Mahkemesi’nin hükümden sonra 24/11/2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 08/10/2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararı ile TCK’nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendine yönelik olarak vermiş olduğu iptal kararlarının, kapsam ve içerik itibariyle infaz aşamasında mahallinde gözetilebileceği,
    Anlaşıldığından sanıklar ... ve ... müdafilerinin ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKÜMLERİN ONANMASINA,
    2-Sanık ...’un katılan ...’ya yönelik yaralama eyleminden kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyizlere gelince,
    Başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
    Ancak;
    A-Katılan hakkında olayın hemen ardından Haymana Devlet Hastanesi’nce düzenlenen 03.05.2011 tarihli geçici raporda, yarasının batına nafiz olduğunun ve hayati tehlikesinin bulunduğunun belirtilmesi, daha sonra Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevk edilmesi ve tedavisinin burada tamamlanarak taburcu edilmesi, yine Haymana Devlet Hastanesi’nce düzenlenen 09.05.2011 tarihli kati raporda, yaralanmasının basit tıbbi müdahale ile giderilebileceğinin ve hayati tehlikesinin bulunmadığının belirtilmesi karşısında, katılanın tedavi evrakı temin edilerek Adli Tıp Şube Müdürlüğü’nden yeniden rapor alınıp her iki rapor arasındaki çelişkinin giderilmesi ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesinin gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme sonucu hüküm kurulması,
    b-Kabule göre de,
    aa-Temel ceza belirlenirken uygulanan Kanun maddesinin, "86/2." yerine "106/2-a-c" olarak yanlış gösterilmesi,
    bb-Sanığın, eyleminde silah kullanması nedeniyle cezasında artırım yapılırken uygulanan kanun maddesi gösterilmeyerek CMK’nın 232/6. maddesine aykırı davranılması,
    cc-Anayasa Mahkemesi’nin hükümden sonra 24/11/2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 08/10/2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararı ile TCK’nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendine yönelik olarak vermiş olduğu iptal kararlarının uygulanması zorunluluğu,
    Bozmayı gerektirmiş, sanık ... ve katılan ... vekilinin temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 10/10/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.