10. Hukuk Dairesi 2011/13193 E. , 2012/1203 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk(İş) Mahkemesi
Dava, 506 sayılı Kanun hükümleri kapsamındaki zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı avukatlarınca temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-) Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalı vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-)Davalı işveren ...’ne bağlı .... adına herhangi bir bildirim ve sigorta prim ödemesi bulunmayan, işe giriş bildirgesi düzenlenmeyen davacının, davalı Kurum yetkilileri tarafından 19.07.1990 günü gerçekleştirilen denetimde çalıştığı belirlenerek hakkında Durum Tespit Tutanağı ve 03.08.1990 tarihli Sigorta Müfettişi Raporu düzenlendiği, davalı işverence 26.07.1990 günü hazırlanan belgede ise istif işçisi sıfatıyla davacının çalışmalarının karşılığı olarak istihkak aldığı yılların belirtildiği anlaşılmakta olup, 01.01.1983 – 31.12.1990 tarihleri arasında orman emvallerinin istiflenmesi faaliyetinde hizmet akdine dayalı olarak geçen ve Kuruma bildirilmeyen çalışma sürelerinin tespitine yönelik davada istemin tümüyle kabulüne karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağı olan 506 sayılı Kanunun 79’uncu maddesinin onuncu fıkrasında, yönetmelikle belirlenen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları, Kurumca saptanamayan sigortalıların, çalıştıklarını, hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak beş yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilâm ile kanıtlayabildikleri takdirde, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayılarının göz önünde bulundurulacağı açıklanmış, 2926 sayılı Kanunun “Kapsam” başlığını taşıyan 2’nci maddesinde, kanunla veya kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın, tanımlanan nitelikte tarımsal faaliyetlerde bulunanların bu Kanuna göre sigortalı sayılacakları belirtilmiş, “Sigortalılığın sona ermesi” başlıklı 6’ncı maddesinde de, bu Kanuna göre sigortalı sayılanlardan diğer sosyal güvenlik kuruluşları kapsamına tabi bir işte çalışanların, çalışmaya başladıkları tarihten bir gün önce sigortalılıklarının sona ereceği bildirilmiştir.
Anlaşılacağı üzere, çalışmanın tespiti istemiyle hak arama yönünden 79’uncu maddeyle getirilen süre, doğrudan doğruya hakkın özünü etkileyen hak düşürücü niteliktedir ve dolması ile hakkın özü bir daha canlanmamak üzere ortadan kalkmaktadır. 506 sayılı Kanunun kabul edildiği tarih itibarıyla beş yıl olarak öngörülen süre, 09.07.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3395 sayılı Kanunun beşinci maddesiyle on yıla çıkarılmış, daha sonra 07.06.1994 tarihinde yürürlüğe giren ... sayılı Kanunun üçüncü maddesiyle yeniden beş yıl olarak kabul edilmiş olup, halen geçerliliğini korumaktadır. Buna göre; ilgili kişi hakkında işe giriş bildirgesi düzenlenmediği, düzenlenmesine karşın yasal hak düşürücü süre içerisinde Kuruma verilmediği, sigortalılık bildirimini içeren dönemsel sigorta primleri bordrosunun/aylık prim ve hizmet belgesinin hazırlanmadığı veya anılan süre içerisinde Kuruma teslim edilmediği, sigorta priminin Kuruma yatırılmadığı, çalışmanın varlığı yönünde Kurum görevlilerince herhangi bir saptamanın söz konusu olmadığı durumlarda, hizmetin varlığını ileri süren kişilerin hak düşürücü süre içerisinde yargı yoluna başvurması zorunludur. Bununla birlikte önemle vurgulanmalıdır ki, değinilen kuralın tek istisnası, kamu kurum ve kuruluşlarında gerçekleşen hizmete ilişkin olarak, Kuruma aktarılmasa dahi işveren tarafından ödenen ücret/maaş üzerinden sigorta primi kesintisi yapılması olgusudur. Bir başka anlatımla, sözü edilen niteliğe sahip işyerinde çalışanların kayıtlara geçirilmesi ve ücret ödemelerinin de belgelere dayandırılması asıl olduğundan, yukarıda açıklanan durumların hiçbiri gerçekleşmemiş olsa da Kuruma aktarılmamasına karşın işverence ilgiliye ödenen ücret/maaş üzerinden sigorta primi kesintisi yapıldığı takdirde ilgili yönünden hak düşürücü süreye ilişkin hüküm uygulanamaz.
Ayrıca, anılan Kanunun 6’ncı maddesinde yer alan, sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamayacağı ve vazgeçilemeyeceği yönündeki düzenleme ile anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi göz önünde bulundurulduğunda, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin bu tür sigortalı hizmetlerin saptanmasına ilişkin davaların kamu düzeni ile ilgili olduğu ve özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri gerektiği açıktır. Bu bağlamda, hak kayıpları ile gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi ve temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde kendiliğinden araştırma yapılarak delil toplanabileceği dikkate alınmalıdır. Özellikle, inceleme konusu davada olduğu gibi, çalışmanın gerçekleştiği ileri sürülen işyeri, kamu kurum ve kuruluşu niteliğinde ise, anılan işyerlerinde çalıştırılanların kayıt dışı istihdam edilmeyecekleri asıldır ve aksi yöndeki iddiaların güçlü delillerle kanıtlanması gerekmektedir.
Bu yasal düzenleme ve açıklamalar ışığı altında inceleme konusu dava irdelendiğinde öncelikle belirtilmelidir ki, Kurumca belirlenen çalışmaları tutanağa geçirilen davacı yönünden hak düşürücü süreden söz edilemez. Bu bakımdan, dosya içerisinde kanıt olarak yer alan tüm yazılı belgeler dikkate alınmak suretiyle yapılacak değerlendirme sonrasında elde edilecek sonuca göre sigortalılık süreleri hüküm altına alınması gerekirken, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu, tanık anlatımlarına dayanılarak istemin aynen kabulü yönünde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının isteği durumunda davalı ...’ne geri verilmesine, 02.02.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.