11. Ceza Dairesi Esas No: 2016/6560 Karar No: 2019/2529 Karar Tarihi: 12.03.2019
Vergi Usul Kanununa muhalefet - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2016/6560 Esas 2019/2529 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Asliye Ceza Mahkemesi, sanıkların Vergi Usul Kanununa muhalefetten yargılandığı davada, 2006 takvim yılında işlenen suç hakkında beraat, 2010 takvim yılında işlenen suç hakkında ise mahkumiyet kararı verdi. Temyiz talebi, sanıkların 2006 takvim yılında sahte fatura düzenlemek suçundan verilen beraat kararına yönelikti. Bu nedenle, yapılan incelemeler sonucunda sanıkların 2006 takvim yılında sahte fatura düzenleme suçunun dava zamanaşımı nedeniyle düşürülmesine karar verildi. Ancak, sanıkların 2007, 2008, 2009 ve 2010 takvim yıllarında sahte fatura düzenlemek suçundan kurulan mahkumiyet hükümleri nedeniyle karar bozuldu. İddianamenin ilk halinde sanıklar hakkında TCK'nin 43. maddesi uygulanması yönünde talep olmadığı ve ek savunma hakkı tanınmadan artırım yapıldığı, TCK'nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş olduğu belirtildi. Bu nedenlerle, karar bozuldu. Kanun maddeleri ise şu şekilde: 5237 sayılı TCK'nin 43, 53, 66/1-e ve 67/4. maddeleri, 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddesi, 1412 sayılı CMUK'nin 321 ve 322. maddeleri.
11. Ceza Dairesi 2016/6560 E. , 2019/2529 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Vergi Usul Kanununa muhalefet HÜKÜM : 1- Tüm sanıklar hakkında 2006 takvim yılında işlenen suç hakkında; beraat 2- Sanık ... hakkında 2010 takvim yılında işlenen suç hakkında; mahkumiyet 3-Sanıklar ... ve ... hakkında 2007, 2008, 2009 ve 2010 takvim yılında işlenen suç hakkında; mahkumiyet
Katılan vekilinin temyiz talebinin sanıklar ... ve ... hakkında 2006 takvim yılında sahte fatura düzenlemek suçundan verilen beraat kararına yönelik olduğu kabul edilerek yapılan incelemede; I- Sanıklar ... ve ... hakkında 2006 takvim yılında sahte fatura düzenlemek suçundan kurulan beraat hükümlerine yönelik katılan vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde; Sanıklara yüklenen “2006 takvim yılında sahte fatura düzenleme” suçunun yasada gerektirdiği cezasının üst sınırına göre tabi olduğu 5237 sayılı Kanun‘un 66/1-e ve 67/4. maddelerinde öngörülen dava zamanaşımının, en aleyhe kabulle 31.12.2006 olan suç tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşılmış ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, sair yönleri incelenmeyen hükümlerin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA; ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu konuda aynı yasanın 322. maddesinde öngörülen yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün olduğundan, sanıklar hakkında açılan kamu davasının gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle 5237 sayılı TCK’nin 66/1-e, 67/4 ve 5271 sayılı CMK’nin 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞÜRÜLMESİNE, II- Sanıklar ... ve ... hakkında 2007, 2008, 2009 ve 2010 takvim yıllarında sahte fatura düzenlemek suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik sanıklar müdafii ve sanıkların temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; 1- Sanıkların savunmalarında, suçlamaları kabul etmediklerini, şirketin asıl sahibinin ... isimli kişi olduğunu, kendilerinin bu kişinin yanında işçi olarak çalıştıklarını,...’ın teklifi ile sadece hisseleri devralırken ve devrederken imza attıklarını, şirketle başka bir bağlantılarının olmadığını, şirket işleri ile...ve onun muhasebecisi olan ...’in ilgilendiğini savunmaları karşısında; gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespit edilmesi bakımından, sahte olduğu iddia edilen faturaları kullanan mükelleflerin tanık olarak beyanlarına başvurulması ile suça konu faturaların hangi ticari ilişki karşılığında kimden alındığının ve sanıkları tanıyıp tanımadıklarının sorulması, ... isimli kişinin açık kimlik bilgileri tespit edilerek tanık sıfatıyla dinlenmesi ve sanıkların savunmaları doğrultusunda ifadesinin alınması, faturalar üzerindeki imza ve yazıların sanıklara ya da vefat eden ... ile ...’e ait olup olmadığı hususunda bilirkişi raporu aldırılması ve toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sanıkların hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hükümler kurulması, 2- Kabule göre de; a- İddianamenin ilk halinde sanıklar hakkında 5237 sayılı TCK’nin 43. maddesinin uygulanması yönünde bir talep bulunmamasına ve sonradan 43. maddenin iddianameye eklenmiş olmasına karşın, sanıklara ek savunma hakkı tanınmadan TCK’nin 43. maddesi gereğince artırım yapılmak suretiyle sanıkların savunma hakkının kısıtlanması, b- 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş, sanıkların ve sanıklar müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 12.03.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.