Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2018/1843 Esas 2018/4150 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/1843
Karar No: 2018/4150
Karar Tarihi: 14.05.2018

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2018/1843 Esas 2018/4150 Karar Sayılı İlamı

4. Hukuk Dairesi         2018/1843 E.  ,  2018/4150 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

    Davacı ... Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 27/06/2016 gününde verilen dilekçe ile rücuen tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; görev yönünden davanın usulden reddine dair verilen 17/01/2018 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
    Dava, rücuen tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, görev yönünden davanın usulden reddine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Mahkemenin, görevsizlik nedeniyle dava dilekçesinin reddine dair 28/06/2016 tarihli ilk hükmü, Dairemizin 15/03/2017 gün, 2016/15852 esas, 2017/1687 karar sayılı ilamıyla; dosya icra hukuk mahkemesine hataen tevzi edildiğinden, işin esası incelenmeksizin dava dosyasının ... Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuş, davalının karar düzeltme istemi de Dairemizce reddedilmiştir.
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. madde yollamasıyla uygulanan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun, bozma sonrası mahkemece yapılacak işlemleri düzenleyen 429/2. maddesinde, “…Mahkeme, temyiz edenden 434 ncü madde uyarınca peşin alınmış olan gideri kullanmak suretiyle, kendiliğinden tarafları duruşmaya davet edip dinledikten sonra, Yargıtay’ın bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar verir.” hükmü öngörülmüştür. Bir davanın taraflarının o dava yönünden, Mahkemece hangi nedenle haklı veya haksız bulunduklarını anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, kuşkuya yer vermeyecek bir açıklık taşıyan direnme ya da uyma kararının bulunması zorunludur (Hukuk Genel Kurulunun 16/7/2008 gün 2008/8-492 esas, 2008/505 karar, Hukuk Genel Kurulu"nun 24/12/2008 gün 2008/2-750 esas, 2008/763 karar).
    Öte yandan; Hukuk Muhakemeleri Kanunu 27. maddesi “Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. Bu hak; yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini, içerir.” hükmünü düzenlemektedir.
    Mahkemece; bozma sonrası, Hukuk Muhakemeleri Kanunu geçici 3. madde yollamasıyla Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu m.429/2’de öngörülen usule uygun şekilde, öncelikle taraflar duruşmaya davet edilip dinlenildikten sonra bozma kararına uyulup uyulmayacağı hususu takdir edilerek, direnme ya da uyma yönünde açıkça bir karar verilmesi gerekirken, usul hükümlerine uygun yargılama yapılmayarak, tarafların hukuki dinlenilme hakkı da kısıtlanarak yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 14/05/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.