Esas No: 2004/15802
Karar No: 2005/1935
Karar Tarihi: 14.02.2005
İlgililerin İsteği - Temyiz Edilebilen Kararlar - Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2004/15802 Esas 2005/1935 Karar Sayılı İlamı
2. Hukuk Dairesi 2004/15802 E., 2005/1935 K.
2. Hukuk Dairesi 2004/15802 E., 2005/1935 K.
- İLGİLİLERİN İSTEĞİ
- TEMYİZ EDİLEBİLEN KARARLAR
- 4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 335 ]
- 4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 415 ]
"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dosyada mevcut nüfus kaydından, vesayet altına alınması istenen A…
…. Y…
…..ın babası M…
……"in 15.05.2003 tarihinde öldüğü, annesi F…
….."nın ise sağ olduğu görülmektedir. Ayrıca duruşmada dinlenen M…
….. T…
……"ün yeminli beyanından Ayşe Yıldız"ın tüm bakım ve gözetiminin annesi tarafından yerine getirildiği anlaşılmaktadır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 415. maddesine göre haklı sebepler engel olmadıkça, vasiliğe vesayet altına alınacak kişinin ana veya babasının gösterdiği kimse atanır. Yine aynı Kanunun 419. maddesinde ise kısıtlanan ergin çocukların kural olarak vesayet altına alınmayıp velayet altında bırakılacağı hükmü yer almaktadır.
Mahkemece vesayet altına alınmak istenen ergin Ayşe"nin bakım ve gözetimini yapan annesi F…
….. Y…
….."ın ifadesine başvurularak, öncelikle annenin velayeti altına alınması kuralı bulunduğundan vasi olarak davacının atanması konusunda haklı sebeplerin olup olmadığının değerlendirilmesi, anne dışında bir kişinin vasi olarak atanmasına gerek görülmesi halinde, annenin davacıyı vasi olarak göstermesi durumunda davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.
Kabule göre ise;
Sözü edilen Kanunun 335. maddesi hükmü uyarınca velayet hakkı, münhasıran anne ve babaya tanınan bir hak olup, evlat edinme hali hariç, anne ve baba dışında hiç kimseye tevdi olunamayacağından davacının kısıtlanan ergine vasi olarak atanması gerekirken velayeti altına konulması da usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.
Ayrıca, anılan hükmün gerekçe kısmında, davanın vasi tayini davası olduğu belirtilmiş ise de kısa kararın ve gerekçeli kararın hüküm kısmında A…
….Y…
….."ın kısıtlanarak davacının velayeti altına alınmasına karar verildiği anlaşılmış olup, gerekçenin hüküm fıkrası ile çelişecek şekilde yazılması doğru bulunmamıştır.
SONUÇ: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, 14.02.2005 oybirliğiyle karar verildi.