9. Hukuk Dairesi 2020/1759 E. , 2021/3008 K.
"İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ : .... Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; Davacının, Davalı işlerinde 07.07.1993 -27.01.2017 tarihleri arasında çalıştığını, aradaki ilişkinin acentalık olarak görülse dahi aslında hizmet ilişkisi olduğunu, haksız olarak iş akdine son verildiğini, muvazaalı durumun düzeltilmesini talep etmesi ile birlikte iş akdine son verdiklerini, davacıya ödenen maaşın, kayıtlarda ilk etaplarda müdür maaşı olarak düzenlenirken, sonraları açılan davalar nedeni ile 2012,2013 yıllarında hakediş desteği olarak yatırıldığını, aslında çalışan olduğunu, acenta olmadığını, haftanın 6 günü 08.00-22.00 saatleri arası çalıştığını ancak fazla mesai alacaklarının ödenmediğini, yıllık izinlerini kullanmadığını, kıdem ve ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti, ulusal bayram ve genel tatil günleri ücreti ve izin ücreti alacakları olduğunu ileri sürerek; davanın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Vekilinin Cevabının Özeti:
Davalı vekili; Davacı ile aralarındaki ilişkinin hizmet akdine dayalı olmadığını, acentalık ilişkisi olduğunu, davacının emniyeti suistimal nedeni ile sözleşmenin fesih edildiğini, acentelikte yapılan kasa sayımında 3.966,64 TL kasa açığı çıktığı, sözleşme gereği müşterilerden tahsil ettiği ve davalı şirkete ait taşıma ücretlerini davalı hesabına yatırmadığını, 1.750,00 TL sabit maaşlı olduğunu iddia ettiğini şayet bu şekilde ise kendise fazladan ödenen hak ediş bedellerini işçilik alacaklarının tespiti halinde mahsubunu talep ettiklerini, zamanaşımı def’i ileri sürdüklerini, belirsiz alacak dava açılamayacağını görev ve yetki itirazları olduğunu savunarak; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesince, yapılan yargılama sonucunda toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf başvurusu :
İlk Derece Mahkemesine karşı davalı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
Bölge Adliye Mahkemesince; İlk Derece Mahkemesinin kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesi ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar süresinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara, delillerin taktirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2- Taraflar arasında uyuşmazlık davacı işçinin kullandırılmayan izin sürelerine ait ücretlere hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davacı yıllık izinlerini kullanmadığı iddiası ile izin alacağı talebinde bulunmuştur. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının 466 gün izin hakkı olduğu , izin kullanıldığına dair belge olmadığı bu nedenle davacının izin olacağı olduğu belirtilmiştir.
Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir.
Sözleşmenin feshi halinde kullanılmayan yıllık izin sürelerine ait ücret işçinin kendisine veya hak sahiplerine ödenir. Böylece, iş sözleşmesinin feshinde kullanılmayan yıllık ücretli izin hakkı izin alacağına dönüşür. Bu nedenle zamanaşımı da, iş sözleşmesinin feshinden itibaren işlemeye başlar.
Yıllık izin hakkı anayasal temeli olan bir dinlenme hakkı olup, işçinin iş sözleşmesinin devamı sırasında ücrete dönüşmez ve bu haktan vazgeçilemez. İşçinin iş sözleşmesinin devamı süresinde kullanmadığı yıllık izinlere ait ücreti istemesi mümkün değildir. Bu nedenle, işçinin iş sözleşmesinin devamı sırasında izin hakkının bulunduğunun tespitini istemesinde hukuki menfaati vardır.
Somut uyuşmazlıkta, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davalı işyerinde 23 yılı aşkın çalışması olduğu tespit edilen davacının tüm çalışma süresi boyunca hak ettiği yıllık ücretli izin süresinin 466 gün olduğu belirlenmiş ve mahkemece davacının hiç izin kullanmadığı kabul edilerek karar verilmiştir. Davacının uzun yıllar (23 yıl boyunca) yıllık ücretli izin kullanmadan çalışması hayatın olağan akışına aykırıdır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 31. maddesi uyarınca hakimin davayı aydınlatma ödevi çerçevesinde; Mahkemece, davacı asil çağrılarak yıllık izin süresine ilişkin beyanının alınmasından sonra sonucuna ve tüm dosya kapsamına göre değerlendirme yapılarak bir karar verilmelidir.
SONUÇ:
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 01.02.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verild