Esas No: 2019/9485
Karar No: 2021/7943
Karar Tarihi: 06.12.2021
Danıştay 4. Daire 2019/9485 Esas 2021/7943 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2019/9485
Karar No : 2021/7943
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : ...
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVALI) : ...Vergi Dairesi Başkanlığı
(...Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN KONUSU : ...Bölge İdare Mahkemesi .... Vergi Dava Dairesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, ...Gümrük Müşavirliği Anonim Şirketi'nin vergi borçlarının tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen ...tarih ve ...sayılı ödeme emrinin 2012/4 dönemi gelir (stopaj) vergisi ile buna bağlı vergi ziyaı cezası, gecikme faizi ve yargı harcına ilişkin kısımlarının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: .... Vergi Mahkemesince verilen ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararda; davacının 25/09/2012 tarihinden itibaren asıl borçlu şirketin kanuni temsilcisi olması, ödeme emrinin dava konusu edilen kısmına ait amme alacağının ise davacının kanuni temsilci olduğu tarihten daha önceki dönem olan 2012/04 dönemine ait olması karşısında, davacının temsil ve ilzam yetkisi bulunmadığı, yani kanuni temsilci olmadığı dolayısıyla vergisel bir ödevin yerine getirilmemesinden kaynaklı vergi alacağından bahsedilemeyeceğinden, diğer bir ifadeyle, davacının kendi kusurundan kaynaklanmayan bir nedenle, başkalarının eylem veya ihmali sonucu oluşan amme alacağından kanuni temsilci sıfatıyla sorumlu tutulması mümkün olamayacağından, asıl borçlu şirketten tahsil edilemeyen 2012/04 dönemine ait amme alacağı için salt anılan dönemde yönetim kurulu başkanı olması nedeniyle davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen ödeme emrinin dava konusu edilen kısmında hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; davacı her ne kadar borcun ilgili olduğu dönemde kanuni temsilci olmasa da, 2012/4 dönemi vergi zıyaı cezalı gelir (stopaj) vergisinin dava konusu edilmesi sonucu davanın reddine karar verilmesi üzerine şirket adına düzenlenen ... nolu ihbarnamelerin ve ödeme emrinin tebliğ edildiği tarihte, diğer ifadeyle borcun ödenmesi gerektiği zamanda kanuni temsilci olduğundan ve kanuni temsilcinin bu göreve başladığı tarih itibarıyla üstlendiği şirket yönetiminin gerektirdiği sorumluluk gereği şirketin idaresi, tüm alacak ve haklarının takibinin yanında, öncelikle vergi borçları olmak üzere vadelerinde ödenmeyen tüm borçlarını ödemekle yükümlü bulunduğundan, kanuni temsilci olarak şirketin vergi borçlarını ödeme sorumluluğu bulunan davacının, yukarıda açıklandığı üzere, mükellef şirketin ödevi olan vergi ve bağlı alacakları ödeme ödevini asıl amme borçlusu tüzel kişilik adına yerine getirmesi gerekirken, bu ödevin yerine getirilmemesi nedeniyle tüzel kişiliğin varlıklarından tamamen ya da kısmen alınamayan vergi ve bağlı alacakların tahsili amacıyla kanuni ödevleri yerine getirmeyen kanuni temsilcinin 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 10. maddesi uyarınca takibi mümkün olduğundan, davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen ödeme emrinin dava konusu edilen kısmında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle, davalı idarenin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Amme alacağının tarh ve tahsil zamanaşımına uğradığı, 213 sayılı Kanun'un 10. maddesinde öngörülen kusur sorumluluğu ilkesi uyarınca söz konusu vergi borcu nedeniyle sorumluluğunun bulunmadığı, asıl borçlu şirket hakkında gerekli ve yeterli malvarlığı araştırması yapılmadığı, takip konusu borcun şirket bakımından henüz kesinleşmediği, dava konusu ödeme emrinde hukuka uyarlık bulunmadığı, temyize konu kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
TETKİK HÂKİMİ : ...
DÜŞÜNCESİ : Uyuşmazlık konusu dönemde şirketin kanuni temsilcisi olmayan davacının, söz konusu döneme ilişkin re'sen tarhiyata konu vergi borçları nedeniyle sorumluluğundan bahsedilemeyeceği açık olup, ödeme emrinin dava konusu edilen kısmında hukuka uyarlık bulunmadığından, temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava dosyası ve UYAP kayıtlarının incelenmesinden, dava konusu ödeme emri içeriği asıl borçlu şirket adına 2012/4 dönemi için re'sen tarh edilen vergi ziyaı cezalı gelir (stopaj) vergisinin kaldırılması istemiyle açılan davanın reddine ilişkin .... Vergi Mahkemesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararının, Danıştay Dördüncü Dairesinin 12/12/2019 tarih ve E:2016/9717, K:2019/8775 sayılı kararıyla, yine anılan vergi borcunun tahsili amacıyla asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davanın reddine ilişkin ...Vergi Mahkemesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararının kaldırılması istemiyle yapılan istinaf başvurusunu reddeden ...Bölge İdare Mahkemesi .... Vergi Dava Dairesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararının, Danıştay Dördüncü Dairesinin 12/12/2019 tarih ve E:2018/2231, K:2019/8778 sayılı kararıyla bozulduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda, Vergi Dava Dairesince, anılan bozma kararları üzerine oluşan hukuki durum dikkate alınarak, uyuşmazlık hakkında yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. Temyize konu ...Bölge İdare Mahkemesi .... Vergi Dava Dairesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 06/12/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un, uyuşmazlık döneminde yürürlükte bulunan, 55. maddesinde, amme alacağını vadesinde ödemeyenlere 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir "ödeme emri" ile tebliğ olunacağı; 58. maddesinde de, ödeme emrine karşı böyle bir borcun bulunmadığı veya kısmen ödendiği veya zamanaşımına uğradığı iddialarıyla 7 gün içinde dava açılabileceği öngörülmüştür.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun "Kanuni temsilcilerin ödevi" başlıklı 10. maddesinde ise, "Tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatlar gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevler kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirilir. Yukarıda yazılı olanların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınmayan vergi ve buna bağlı alacaklar, kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınır. Bu hüküm Türkiye'de bulunmayan mükelleflerin Türkiye'deki temsilcileri hakkında da uygulanır. Temsilciler veya teşekkülü idare edenler bu suretle ödedikleri vergiler için asıl mükelleflere rücu edebilirler. Tüzel kişilerin tasfiye haline girmiş veya tasfiye edilmiş olmaları, kanuni temsilcilerin tasfiyeye giriş tarihinden önceki zamanlara ait sorumluluklarını da kaldırmaz." hükmüne yer verilmiştir.
Anılan mevzuat hükmüne göre, kanuni temsilcinin şirket borçlarından dolayı sorumluluğuna gidilebilmesi için amme alacağının usulüne uygun olarak takip edilmesine rağmen şirket tüzel kişiliğinden tahsil edilememiş olması ve kanuni temsilcinin vergisel ödevlerini yerine getirmemesinin kusurundan kaynaklandığının ortaya konulması gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, dava konusu ödeme emri içeriği vergi borcunun, asıl borçlu şirket tarafından 2011 yılında gerçekleştirildiği ileri sürülen sahte fatura kullanma fiili nedeniyle kurumlar vergisi matrahının aşındırılması sonucu 2012 yılında dağıtılan kurum kazancı üzerinden tevkifat yapılmaması fiilinden kaynaklandığı, davacının ise söz konusu dönemlerde kanuni temsilcilik sıfatını haiz olmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, uyuşmazlık konusu dönemde şirketin kanuni temsilcisi olmayan davacının, söz konusu döneme ilişkin re'sen tarhiyata konu vergi borçları nedeniyle sorumluluğundan bahsedilemeyeceği açık olup, ödeme emrinin dava konusu edilen kısmında hukuka uyarlık bulunmadığından, temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının belirtilen gerekçeyle bozulması gerektiği görüşüyle, Dairemiz kararına katılmıyoruz.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.