Esas No: 2004/14969
Karar No: 2005/605
Karar Tarihi: 24.01.2005
Hak Düşürücü Süreler - Temyiz Edilebilen Kararlar - Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2004/14969 Esas 2005/605 Karar Sayılı İlamı
2. Hukuk Dairesi 2004/14969 E., 2005/605 K.
2. Hukuk Dairesi 2004/14969 E., 2005/605 K.
- HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRELER
- TEMYİZ EDİLEBİLEN KARARLAR
- 4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 301 ]
- 4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 303 ]
- 4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 321 ]
"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 303. maddesinde "Babalık davası çocuğun doğumundan önce veya sonra açılabilir. Ananın dava hakkı doğumdan başlayarak bir yıl geçmekle düşer" hükmü yer almaktadır.
Babalık davasının açılması ile öngörülen süre hak düşürücü süre olup, ana için çocuğun doğum tarihinden itibaren başlar.
İncelenen dosyada mevcut olan nüfus kaydından, küçüklerin 11.03.2000, 23.03.2002 doğumlu oldukları, dava tarihine göre bir yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği anlaşılmıştır. Kayyım tarafından çocuklar adına açılan bir dava da bulunmamaktadır. Mahkemece resen gözetilecek olan bir yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra ana tarafından açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
Kabule göre de;
Anılan Kanunun 321. maddesinde "Çocuk ana ve baba evli ise ailenin, evli değil ise ananın soyadını taşır" hükmü mevcuttur.
Mahkemece babalığın tespiti ile yetinilmesi gerekirken evlilik haricinde doğan ve anneleri K…
….. Y…
…..in hanesinde nüfusa kayıtlı olan küçükler M…
….. ve M…
….."un davalı H…
…. E…
….."ün soyadının taşınmasını sağlayacak şekilde baba hanesine kayıt ve tesciline karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Diğer taraftan sözü edilen Kanunun 301. maddesinin son fıkrası gereğince babalık davasının kamu düzenini de ilgilendirdiği dikkate alınarak Cumhuriyet Savcısına ve Hazineye; dava ana tarafından açılmışsa kayyıma; kayyım tarafından açılmışsa anaya ihbar etme yükümlülüğü bulunduğundan davacı ana tarafından açılan davada davanın Hazineye ve kayyıma ihbar edilmemesi, küçüklerin kayyımı yok ise, kayyım atanmadan davanın sonuçlandırılması da usul ve yasaya uygun bulunmamıştır.
SONUÇ: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, 24.01.2005 oybirliğiyle karar verildi.