Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/14936
Karar No: 2019/5914
Karar Tarihi: 13.05.2019

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/14936 Esas 2019/5914 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2016/14936 E.  ,  2019/5914 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi


    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 07.05.2019 Salı günü davalı vekili Av. ... geldi. Davacı tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davalı vekili dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    -K A R A R-

    Davacı vekili, davacıya ait olup davalı tarafından "Genişletilmiş Kasko Poliçesi" ile sigortalanan dorsenin çekicisiyle birlikte park edildiği yerden çalındığını, davalıya başvuru yapıldığı halde zararın teminat dışı olduğu gerekçesiyle ödeme yapılmadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla çalınan dorsenin bedeli olan 35.000,00 TL"nin davalıya başvuru tarihinden işleyecek faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir.
    Davalı vekili, esnaf olan ve piyasaya borçları bulunan davacının poliçe teminatında olmuş gibi hırsızlık iddiası ile haksız kazanç sağlamaya çalıştığını, talebin şüpheli olması nedeniyle davacı hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunduklarını, ceza soruşturması sonucunun beklenmesi gerektiğini ve zararın teminat dışı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davanın kabulü ile 35.000,00 TL. tazminatın temerrüt tarihi olan 12.01.2015"ten işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dava, kasko sigorta poliçesi gereği tazminat istemine ilişkindir.
    Davacıya ait ticari aracın, 15.07.2014-15.07.2015 vadeli poliçeyle davalı şirket nezdinde kaskolu olduğu ve davacı tarafından gerçekleştiği ileri sürülen hırsızlık rizikosu tarihinin poliçe yürürlük süresi içerisinde olduğu uyuşmazlık konusu değildir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, kaskolu aracın gerçekten çalınıp çalınmadığı ve poliçede teminat verilen hırsızlık rizikosunun gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır.
    Mal sigortaları türünden olan kasko sigortasının teminat kapsamını belirleyen KSGŞ A/1 maddesine göre; gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketli bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar ile 3. kişilerin kötüniyet ve muziplikle yaptıkları hareketler ve fiil ehliyetine sahip olmayan kişilerin yol açacağı zararlar, aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bütünü sigortanın teminatı kapsamındadır.
    Diğer taraftan, poliçe tanzim tarihi ve olay tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK"nın 1409/1. maddesi uyarınca, sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı maddenin 2. fıkrası hükmüne göre, kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise, bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5. maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir. İlkeler yukarıda anlatılan şekilde olmakla birlikte sigortalı, Kasko Poliçesi Genel Şartları"nın A.5. maddesi ve TTK"nın 1446/2. maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyiniyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde imiş gibi ihbar ederse ispat yer değiştirip oluşan rizikonun teminat içinde kaldığını ispat yükü sigortalıya geçer.
    Bu ilkeler doğrultusunda somut olaya bakıldığında; davacının, sigortalı aracının 17.11.2014-21.11.2014 tarihleri arasında park ettiği sokaktan çalındığını iddia ederek davalı sigortacıya hasar ihbarında bulunduğu; davalı sigortacının ihbar üzerine yaptırdığı araştırma üzerine alınan tarihsiz araştırma raporunda, hırsızlık rizikosunun gerçekleşmediğine
    ilişkin birtakım tespitler yapıldığı; davacının hırsızlık iddiası ile başvurusu üzerine açılan 2014/60864 soruşturma sayılı savcılık dosyasında, olay yerini gören kamera kaydının bulunamadığı, çevre araştırmasında olayı gören tanık bulunamadığı ve faillerin bulunamaması nedeniyle dosyanın daimi aramaya ayrıldığı görülmektedir. Anılan ceza soruşturma dosyası ve davalı sigortacının suç duyurusu üzerine dolandırıcılık suçu için açılan soruşturma dosyası incelendiğinde ise; davacının, hırsızlık tarihi olarak iddia ettiği tarihten yaklaşık 1 hafta önce aracını park edip İzmit ilindeki bir cenazeye gittiğini, döndüğünde 21.11.2014 tarihinde aracını yerinde bulamadığını, bunun üzerine 5 gün boyunca kendi çabaları ile aracını bulmaya çalıştıktan sonra 26.11.2014 tarihinde polise şikayette bulunduğunu beyan ettiği görülmektedir.
    Mahkemece, zararın teminat dışı kaldığını ispat yükü altında olan davalı sigortacının, bu hususu ispat bakımından delil olarak gösterdiği ceza soruşturmasında takipsizlik kararı verildiği ve davalının teminat dışı oluşu ispat edemediği gerekçesiyle, hırsızlık rizikosunun gerçekleştiği kabul edilmiştir.
    Olay tarihinde geçerli olan KSGŞ"nın B.1. maddesinde, rizikonun gerçekleşmesi halinde, sigortalının yükümlülükleri düzenlenmiş olup anılan maddenin 3. bendinde ise "aracın çalınması halinde, durumu öğrenir öğrenmez derhal yetkili makamlara bildirimde bulunmak" sigortalının yükümlülükleri arasında sayılmıştır. Bu düzenlemenin konuluş amacının, hırsızlık halinde yetkili makamların delillerin tespiti için bir an önce araştırma yapması ile gerçekleşen hırsızlığın failleri ile delillerinin sağlıklı biçimde tespitinin sağlanması olduğu açıktır.
    Yukarıda anılan kanun ve sigorta genel şartları gereği, kural olarak zararın teminat dışı olduğunu ispat yükü, davalı sigortacıda bulunsa da; somut olayın özellikleri ve bilhassa davacının kendisi Konya/ Seydişehir"de yaşadığı halde aracını 1 haftalık uzun bir süre için Konya ilinde bilmediği bir sokakta park edip bıraktığı; aracını park ettiği sokağın karşısında güvenlik önlemleri bulunması muhtemel olan kamyon garajı bulunduğu halde bu yer yerine, hiçbir kontrol sağlamasının mümkün olmadığı ve bilmediği sokağa aracını bıraktığı; aracının yerinde olmadığını anladığı 21.11.2014 tarihinden sonra derhal kolluk güçlerine başvurmayıp bu tarihten 5 gün sonra hırsızlık için kolluğa şikayette bulunduğu hususları hep birlikte gözetildiğinde, hırsızlık rizikosunun gerçekleştiği iddiasının hayatın olağan akışına
    aykırı olduğu dikkate alınmalıdır. Bu itibarla; rizikonun gerçekleşmesi halinde doğru ihbar ve rizikonun gerçekleştiğini ispat yükümlülüğü altında bulunan davacı olduğu halde, zararın teminat dışı olduğunu ispat yükünün davalı sigortacıda olduğuna ilişkin mahkeme kabulü yerinde değildir.
    Taraflar arasında güven ve iyiniyet esasına dayanan sigorta sözleşmelerinde, gerek sigortalının gerekse sigortacının haklarını kullanırken ve yükümlülüklerini yerine getirirken iyiniyetle hareket etmesi; rizikonun gerçekleşmesinden sonra doğru ihbar yükümlülüğü altında bulunan sigortalının, bu yükümlülüğüne uyup uymadığının saptanmasında da bu ilkenin gözönünde tutulması gerekir.
    Açıklanan hukuki ve maddi vakıalar karşısında mahkemece; somut olayın özellikleri gereği, davacının sigorta kapsamında olduğunu iddia ettiği hırsızlık rizikosunun gerçekleştiğini ispatla mükellef olduğu ve davacının aracın çalındığı iddiasına ilişkin oluş biçiminin hayatın olağan akışına aykırı olduğu; poliçe teminatı kapsamında kalan hırsızlığın gerçekleştiğinin kabul edilemeyeceği dikkate alınmak suretiyle davalının hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik incelemeyle, yazılı biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
    2-Bozma ilamının kapsam ve şekline göre; davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
    SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 2.037,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davalıya verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 13/05/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi