10. Hukuk Dairesi 2020/1661 E. , 2020/4058 K.
"İçtihat Metni"Bölge Adliye
Mahkemesi : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
No : 2017/1323-2017/1403
İlk Derece
Mahkemesi : Erdemli 1. Asliye Hukuk İş Mahkemesi
No : 2015/138-2017/91
Dava, tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı 01/01/1995-01/05/2006 tarihleri arasında 2926 sayılı Yasa kapsamında Tarım Bağkurlusu olduğunun tespiti ile 25/02/2015 tarihi itibariyle aylığa hak kazandığının tespitini talep itti.
II-CEVAP
Davalı vekili, davacının Tarım Bağ-Kur sigortalısı olmadığını iddia ederek, davanın reddini savunmuştur.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece, davanın kabulüne, davacının 01/01/1995-01/05/2006 tarihleri arasında 2537 gün kesintisiz tarımsal faaliyetle uğraştığından Tarım Bağ-kur sigortalısı olduğunun tespitine,
25/02/2015 tarihli talep tarihi itibariyle yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine karar vermiştir.
B-BAM KARARI
Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince davalı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne, Kurumca kabul edilen 1994 yılı sigortalılığı dışında davacının 01.01.1995 - 31.12.1997 tarihleri arasında da Tarım Bağ-Kur sigortalısı sayılması gerektiğinin tespitine, Yaşlılık aylığı bağlama talebinin reddine karar vermiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı Kurum vekili davacı ..."in tarım tevkifat kesintisinin yapıldığı 1994 yılı nisan ayında tarımsal faaliyette bulunduğunu ispatlayacak herhangi bir kamu kurum ve kuruluşu kaydının olmaması nedeniyle tevkifat kesintisinin yapıldığı yıl sonu itibariyle sigortalılığının sona erdirilmesi işleminin tamamen yasa hükmü gereği olduğunu, eksik inceleme ile tesis edilen hükmün yasaya aykırı olduğunu, davacı vekili tahsis talebinin kabul edilmesi gerektiğini, mahkemece yeterli inceleme yapılmadan hüküm kurulduğunu beyanla kararın bozulmasını istemişlerdir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Dosyadaki yazılara toplanan delillere göre, davacının tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
İnceleme konusu dosyada; davacı 01.01.1995-01.05.2006 tarihleri arasında Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespiti ile 25.02.2015 tarihi itibariyle emekliliğe hak kazandığının tespitini talep etmiştir. Davacı adına 15.06.1996, 31.05.1997, 07.06.1997 tarihlerinde domates satımı nedeniyle Arı Sebze ve Meyve Komisyon evi ... tarafından fatura düzenlenmiş ancak bu satışlardan Bağ-Kur kesintisi yapılmamıştır. Ayrıca 1997/ Mayıs, Haziran tevkifat listelerinde davacının kaydı bulunmakla birlikte Kurum kayıtlarından yapılan araştırma sonucunda talep döneminde Kuruma intikal eden tevkifat kesintisinin bulunmadığı, 15.04.1994 ve 2007/Eylül, Ekim ayı tevkifatlarının dosyasına yüklendiği bildirilmiştir. Mahkemece davanın talep gibi kabulüne karar verilmiş ise de, Bölge Adliye Mahkemesince İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davacının 01.01.1995 - 31.12.1997 tarihleri arasında Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine, yaşlılık aylığı bağlama talebinin reddine karar verilmiştir.
Tarım Bağ-Kur sigortalılığının yasal dayanağını oluşturan 2926 sayılı Kanun"da, bildirimsiz kalan sigortalılar için 506 sayılı Kanunun 79. ve 5510 sayılı Kanunun 86. maddesinde öngörülen "hizmet tespiti" davasına koşut bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Anılan düzenlemede, kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takiben başlayacağının hükme bağlanmış olması karşısında, kayıt ve tescil, yada tescil yerine geçen iradi prim ödemesi veya prim tevkifatı öncesine isabet eden tarımsal faaliyet ve buna dayalı "Tarım Bağ-Kur sigortalılığının tespiti" söz konusu olamayacaktır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 22.09.2010 gün ve 2010/10-380 ve 2010/420 sayılı kararında da belirtildiği üzere, Davanın yasal dayanağını oluşturan 2926 sayılı Kanunun 2. maddesi uyarınca; Kanunla veya kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın tarımsal faaliyette bulunan kimselerden uygulama tarihinde 50 yaşını dolduran kadınlarla 55 yaşını dolduran erkekler istekleri halinde kapsama alınırlar. Anılan madde, 02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Kanunun 48. maddesi ile değişikliğe uğramış olup ilk tescil tarihinde 58 yaşını dolduran kadınlarla 60 yaşını dolduran erkeklerin istemleri halinde kapsama alınacakları düzenlenmiştir.
Anılan Yasa"nın 3. maddesinde “Tarımsal Faaliyette Bulunanlar”; “Kendi mülkünde, ortaklık veya kiralamak suretiyle başkalarının mülkünde, kamuya mahsus mahallerde ekim dikim, bakım, üretim, yetiştirme ve ıslah yollarıyla veya doğrudan doğruya tabiattan istifade etmek suretiyle bitki, orman, hayvan ve su ürünlerinin üretimini, avlanmasını, avcılar ve yetiştiriciler tarafından muhafazasını, taşınmasını sağlayanları veya bu ürünlerden sair bir şekilde faydalanmak suretiyle kendi adına ve hesabına faaliyette bulunanlar” olarak ifade edilmiştir.
Başka bir ifade ile 2926 sayılı Kanun’un 2. ve 3. maddeleri kapsamında, kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyette bulunanlardan Yasanın uygulanma tarihinde 50 yaşını dolduran kadınlarla, 55 yaşını dolduran erkekler dışındakiler bakımından Tarım Bağ-Kur sigortalılığı zorunlu sigortalılık niteliğinde bulunmaktadır. Sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçip kaçınmak mümkün değildir. Diğer yandan resen tescil başlığını taşıyan 9. maddeye göre bu Yasa kapsamında sigortalı sayılanların sigortalılıklarının başladığı tarihten itibaren 3 ay içinde Kurum’a kayıt ve tescilini yaptırmayanların tescil işlemlerinin Kurumca re’sen yapılması gerekmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 36. maddesi kapsamında Kurum’un prim alacaklarını Bakanlar Kurulu Kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi mümkündür. Bu bağlamda 2. madde kapsamına girenlerin belirtilen şekilde prim borçlarının ürün bedellerinden tevkifat suretiyle kesilerek Bağ-Kur’a ödenmesi halinde kayıt ve tescil için Kurum’a başvuru olmasa dahi bahse konu biçimde prim ödenmesi suretiyle kayıt ve tescil konusundaki iradelerini ortaya koydukları tartışmasızdır. Bağ-Kur’un iş bu prim ödenmesine rağmen, sigortalıyı re’sen kayıt ve tescil etmemesi yasanın kendisine yüklediği re’sen tescil mükellefiyetine aykırılık teşkil etmektedir.
2926 sayılı Kanun"un uygulamasına ilişkin 26.03.1994 tarihli 4 nolu tebliğin “D” bendinde; çiftçilerin, Bağ-Kur primlerinin sattıkları ürün bedellerinden tevkif suretiyle ödendiğini ispatlayabilmelerinin, kendilerine verilen belgeleri muhafaza etmelerine bağlı olduğu belirtilmiştir. Aynı tebliğin “F” bendinde ise çiftçilerin sattıkları ürün bedellerinden prim borçlarına mahsuben yapılan tevkifatların, tevkifatın Kurum hesaplarına intikal etmesi koşuluyla, tevkifatın gerçekleştiği tarih itibariyle cari ve geçmiş dönem prim borçları ile iadenin talep edileceği dönemin sonuna kadar tahakkuk ettirilecek prim borçlarına mahsup edileceği, Kurum hesaplarına intikal etmeyen tevkifatların mahsup işlemine esas alınmayacağı belirtilmiştir.
Somut dosyada davacı 1996 ve 1997 yıllarında Arı Sebze ve Meyve Komisyon evine ürün satışı yapmış ise de bu satışlardan tevkifat kesintisi yapılmadığı ve talep döneminde kuruma intikal eden tevkifat kesintisi bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin davanın kısmen kabulüne ilişkin kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının yukarıda açıklanan nedenlerle HMK’nın 373/2 maddesi gereği BOZULMASINA, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 30.06.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.