8. Hukuk Dairesi 2017/10786 E. , 2017/10532 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacılar vekili, dava konusu 131 ada 190 parsel sayılı taşınmazın taraflar arasında yapılan taksim neticesinde davacılara bırakıldığını ancak kadastro çalışmaları sırasında davalıya da hisse verildiğini açıklayarak dava konusu taşınmazda davalı adına kayıtlı 1/5 hissenin iptali ile vekil edenleri adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, dava konusu taşınmazın taksime konu olmadığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, önceki hükümde davanın kabulüne karar verilmiş, hükmün davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairenin 30.09.2014 tarih 2014/15957 Esas, 2014/17596 Karar sayılı ilamı ile, "... 26.03.1970 tarihli rızai taksim mukavele ve senedi başlıklı belgede her ne kadar Kazım Peru mirasçıları içinde yer alan beş erkek kardeşin aralarında murislerinden kalan gerek tapulu gerek tapusuz taşınmazları taksim ettikleri yazılı ise de.... muris Kazım’ın ölümü ile geride davacılar ve davalı dışında başka mirasçıların da bulunduğunun anlaşıldığına, kız kardeşlerin taksime iştirak etmedikleri anlaşıldığına göre dava konusu taşınmazın da içinde yer aldığı iddia edilen taksim senedi geçerli kabul edilemeyeceği,....taksimin şahit beyanları ile ispatlanabileceği düşünüldüğünde ise; dosyada dinlenen tanıklar tarafından, taksimle ilgili olarak beş erkek kardeş arasındaki taksimden söz edilerek daha sonra bunların ikinci bir taksim ile taşınmazı davacı dört erkek kardeşe bırakılmasını kararlaştırdıkları bildirilmiş ise de taksimlerde diğer mirasçı kızkardeşlerin de yer aldıkları ifade edilmediğine göre yöntemine uygun şekilde bir tereke paylaşımından, yani taksimden yine söz edilemeyeceği, bu durumda Kazım mirasçıları arasında tüm mirasçıların katılımı ile yapılmış bir taksim ispat edilemediğine göre Mahkemece, davacıların davasının reddine karar verilmesi..." gereğine işaret edilmek üzere bozulmuştur. Mahkemece, bozma ilamı sonrası yapılan yargılama neticesinde, Kumru Kadastro Mahkemesinin 2004/151E, 2001/50 Karar sayılı dava dosyasında taraflar arasındaki miras taksim sözleşmesinin geçerli olduğu gerekçesiyle hüküm tesis edildiği, muris Kazım Peru"nun kızları taksime iştirak etmemiş iseler de zımnen kabul ettikleri gerekçeleriyle Mahkemenin önceki hükmü olan 2009/19 E., 2010/237 K. sayılı kararında direnilerek, davanın kabulü ile, 131 ada 190 parsel sayılı taşınmazın tapusunun iptaliyle taşınmazın 1/4 hissesinin davacı ..., 1/4 hissesinin davacı Ali Peru, 1/4 hissesinin ..., 1/4 hissesinin ... adına tesciline karar verilmiştir. Hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Bilindiği üzere; direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir. (6217 sayılı Kanun"un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 429. maddesi 1086 sayılı HUMK. m.429).
Eş söyleyişle; mahkemenin ilk kararının gerekçesinde dayandığı maddi olgunun dışında yeni bir delile, yeni bir maddi olguya dayanması ve gerekçesini de bu yeni maddi olgu yönünde değiştirerek karar vermiş olması halinde, usulünce verilmiş bir direnme kararının varlığından söz edilemez.
Somut olayda; yerel mahkemece, ilk kararda direnildiği belirtilmiş ise de; bozmaya konu önceki kararın gerekçeleri yanında, Dairenin bozma ilamından sonra dosya arasına alınan Kumru Kadastro Mahkemesinin 2004/151E, 2001/50 Karar sayılı ilamı, 16 Hukuk Dairesinin 2011/752 Esas, 2012/2952 K sayılı onama kararı dosya arasına alınarak toplanan bu delil de hükme gerekçe yapılarak karar verilmiştir.
Bu durumda, temyize konu karar gerçekte 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429/3.maddesi anlamında direnme kararı niteliğinde olmayıp yeni delile dayalı yeni bir hüküm niteliğindedir.
Yapılan açıklamalardan sonra davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; davanın tespit öncesi taksim anlaşmasına dayalı tapu iptal tescil isteğine ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Dava konusu taşınmazın öncesinin tapusuz olduğu ve muristen intikal ettiği, bu hususun taraflarca da kabul edildiği gözetildiğinde, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 15/1-3 maddesine göre, tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malın aynı Kanun’un 14. maddesi gereğince mirasçılar arasında taksim edildiği belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispatlanabilir.
Somut olaya gelince, dosyaya sunulan 26.03.1970 tarihli rızai taksim mukavele ve senedi başlıklı belgede Kazım Peru mirasçılarından beş erkek kardeşin aralarında murislerinden kalan taşınmazları taksim ettikleri ve dava konusu yerin beş kardeşe müsavi olarak bırakıldığı görülmüştür. Her ne kadar bahsi geçen taksim sözleşmesine muris Kazım Peru"nun kız çocuklarının iştirak etmedikleri görülmüş ise de, Dairenin bozma kararından sonra dosya arasına alınan Kumru Kadastro Mahkemesi"nin 2004/ 151 Esas, 2010/50 Karar sayılı davalı ... ile davacı ... arasında kadastro tespitine itiraz davası olarak görülen dava dosyasında miras taksim sözleşmesinin geçerliliği konusundaki Mahkeme kabulünün temyize konu bu dosya için güçlü delil olacağı kuşkusuzdur. Dosya kapsamı ve Kumru Kadastro Mahkemesinin 2004/ 151 Esas, 2010/50 Karar sayılı dosyasının içeriğinde yer alan deliller ile birlikte değerlendirildiğinde, sözleşmenin kız çocukların rızalarının alınarak yapıldığı, kadastro çalışmalarında muristen kalan taşınmazların tespitlerinin taksim sözleşmesine göre erkek çocuklar adına yapıldığı ve kız çocuklarının bu duruma itirazlarının bulunmadığı anlaşıldığından geçerli bir taksim sözleşmesinin varlığının kabulü gerekecektir. Davacıların ikinci sözleşme ile dava konusu taşınmazın kendilerine bırakıldığı iddialarına gelince; dava konusu taşınmazın yine bu ikinci taksimin yapıldığı tarihte tapusuz olduğu dikkate alındığında ve taksimin şahit beyanları ile ispatlanabileceği düşünüldüğünde; dosyada dinlenen tanıklar tarafından, taksimle ilgili olarak beş erkek kardeş arasındaki taksimden söz edilerek daha sonra bunların ikinci bir taksim ile taşınmazı davacı dört erkek kardeşe bırakılmasını kararlaştırdıklarını bildirdikleri görülmüştür. Öyleyse, dava konusu taşınmazın
taksim sonucu davacılara bırakıldığı, davalının dava konusu taşınmazda hakkı bulunmadığı açıktır.
SONUÇ: Hal böyle olunca, dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalı ... vekilinin yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile Usul ve Kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, taraflarca HUMK"nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 29.20 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 1.059,96 TL"nin temyiz edenden alınmasına, 12.09.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.