8. Hukuk Dairesi 2017/12240 E. , 2017/10529 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı Hazine vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı vekili, dava konusu 120 parsel sayılı taşınmazda DSİ tarafından kamulaştırma işlemleri yapılacağını açıklayarak, Kamulaştırma Kanunu"nun 19/son maddesi gereğince dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan ev ve bahçenin vekil edeni tarafından meydana getirildiğinin tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, dava konusu taşınmazların Hazine adına kayıtlı olduğunu, davacının işgalci olduğunu, muhdesatların haksız el atma olarak değerlendirilmesi gerektiğini açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuş, dahili davalı ... ile ihbar olunan Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü savunmada bulunmamışlardır.
Mahkemece, davanın kabulü ile, 120 parsel sayılı taşınmazın içinde bulunan ve fen bilirkişisi ...ı tarafından tanzim edilen 05/01/2016 tarihli rapor ve krokide A harfi ile gösterilen 41,20 m2 odunluk, B harfi ile gösterilen 25,01 m2 araba garajı ile aynı yer 301 parsel içinde bulunan ve aynı rapor ve krokide C harfi ile gösterilen 2,47 m2 araba garajının geriye kalan kısmı, D harfi ile gösterilen 21,24 m2 ahır, F harfi ile gösterilen 78,82 m2 evin davacı tarafından yapıldığının tespitine, yine aynı yer olan ve fen bilirkişi raporunda gösterilen ve 23/12/2015 tarihli ziraat bilirkişi.... raporunda belirtilen 9-10 yaşlarında 5 adet incir, 10 adet nar, 3 adet erik, 1 adet kayısı, 9 adet fıstık, 2 adet çam ve 8 adet asma ağacının davacı tarafından yapıldığının tespitine karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine vekili ve katılma yoluylada davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Tespit davası, kendine özgü davalardan olup, dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması (6100 s.lı HMK 106/2 m) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararın bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re"sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir (HMK 114/1-h, 115 m.).
Öğretide ve Yargıtay"ın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir.
26.05.2004 gün ve 5177 sayılı Kanun"un 35. maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 19. maddesine eklenen ek fıkra hükmünde "Başkası adına tapulu, sahipsiz ve/veya zilyedi tarafından iktisap edilmemiş yerin kamulaştırmasında binaların asgarî levazım bedeli, ağaçların ise 11. madde çerçevesinde takdir olunan bedeli zilyedine ödenir" denilmektedir. Bu hükümle başkası adına tapulu veya tapusuz bir taşınmazın kamulaştırılması halinde, taşınmazda malik olmayan ancak üzerindeki muhdesatı meydana getiren kişilere muhdesatın kamulaştırma bedelinin kendisine verilmesini sağlama amacıyla zilyetliği tespit davası açma hakkı tanınmıştır.
Somut olaya gelince; Mahkemece, fen bilirkişinin 5.1.2016 tarihli rapor ve krokisinde 120 ve 301 parsel sayılı taşınmazlar üzerinde bulunduğu belirtilen muhdesatlara ilişkin davanın kabulüne karar verilmiş ise de, 301 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının dosya arasında bulunmadığı, yine muhdesatların bir kısmının üzerinde bulunduğu 301 parsel sayılı taşınmaz hakkında yapıldığı öne sürülen kamulaştırma ile ilgili kayıt ve belgelerle, kamulaştırma haritası getirtilip uygulanmadığı, muhdesatların bulunduğu taşınmazın kamulaştırma sahası içinde kalıp kalmadığının belirlenmediği görülmüştür.
O halde Mahkemece, öncelikle tespitine karar verilen muhdesatların bir kısmının üzerinde bulunduğu dava konusu 301 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının ilgili tapu müdürlüğünden getirtilerek dosya arasına alınması, kamulaştırmaya ilişkin evraklar ve kroki de eklenerek, dava konusu muhdesatların yer aldığı taşınmazların kamulaştırmaya konu olup olmadığının belirlenmesi, fen bilirkişi tarafından düzenlenen 5.1.2016 tarihli bilirkişi raporu ve krokisindeki muhdesatlar, kamulaştırma krokisi ile çakıştırılarak, muhdesatların bulunduğu bölümün kamulaştırılıp kamulaştrılmadığının tespit edilmesi ve bu hususları gösterir teknik bilirkişiye uygulama ve denetime elverişli basit kroki düzenlettirilmesi, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek elde edilecek sonuca göre dava konusu taşınmazlar üzerinde bulunan muhdesatlar ile ilgili infazda kuşku oluşturmayacak şekilde karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davalı Hazine vekilinin sair, katılma yoluyla temyiz isteminde bulunan davacı vekilinin ise tüm temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK"nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde davacıya iadesine, 12.09.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.