Abaküs Yazılım
6. Daire
Esas No: 2019/20360
Karar No: 2021/13307
Karar Tarihi: 06.12.2021

Danıştay 6. Daire 2019/20360 Esas 2021/13307 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2019/20360
Karar No : 2021/13307

DAVACI : ... Büyükşehir Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. ...
DAVALILAR : 1-...
2- ... Bakanlığı ... Başkanlığı
VEKİLLERİ : Av. ...

İSTEMİN KONUSU : Muğla ili, Bodrum ilçesi, ... mahallesi, ... ada, ...parsel sayılı taşınmaza ilişkin 16.04.2019 tarihli, 938 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararı ile onaylanan Aydın-Muğla-Denizli Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliği, 1/25.000 ölçekli nazım imar planı değişikliği, 1/5000 ölçekli ilave nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli ilave uygulama imar planının iptali istenilmektedir.

DAVACININ İDDİALARI : Çevre Düzeni Planı gibi kentin gelişmesine yön veren 1/100.000 ölçeğindeki bir planın parsel bazında onaylanması veya değiştirilmesinin şehircilik ilkeleri ve planlama esaslarına açıkça aykırı olduğu, 1/25.000 ölçekli Muğla Nazım İmar Planı Revizyonunun 5.16.10. sayılı Doğal ve Ekolojik Yapısı Korunacak Alanlar hükmünde; “ Bu alanlarda, zorunlu olan teknik altyapı hizmetleri uygulamaları dışında, doğal bitki örtüsü, topografya ve silüet etkisini bozacak ya da çevre tahribatına sebep olacak hiçbir uygulama yapılamaz. Bu alanlar yapılaşmaya açılamaz.” denildiği, anılan plan hükmüne rağmen, uyuşmazlık konusu parselin dava konusu değişiklikler ile “tali merkez (2. ve 3. Derece Merkezler)” ve “ticaret alanı” gibi kullanımlar getirilerek yapılaşmaya açıldığı; değiştirdiği planların bizzat kendisiyle çelişir şekilde yapılan değişikliklerin imar mevzuatına ve koruma-kullanma dengesine aykırı olduğu, birçok vatandaşın doğal ve ekolojik yapısı korunacak alanların imara açılmasını talep ettiği, ancak bu taleplerin üst ölçekli plan kararlarına aykırı olduğundan bahisle reddedildiği, parsel malikleri tarafından açılan davaların da reddedildiği, dava konusu planlar ile yapılan değişikliklerin ise açıklanan duruma aykırılık teşkil ettiği; bu planların diğer parsel malikleri açısından emsal teşkil edeceği ve bunun korunması gereken alanların yapılaşmaya açılmasına zemin hazırlayacağı; bu nedenle dava konusu planların diğer vatandaşlar açısından olduğu gibi iptaline karar verilmesinin gerektiği, dava konusu planlarla getirilen ticaret alanı kullanımı için otopark alanı ayrılması gerekirken bu hususun gözardı edilmesinin hukuka aykırı olduğu, proje aşamasında yapılacağı belirtilen trafik etüdünün dava konusu planlara esas teşkil edeceği göz önünde bulundurularak plan onayında önce yapılması gerektiği, dava konusu planlara dayanarak yapılacak uygulamalar neticesinde korunması gereken alanların yapılaşmaya açılacağı ve zarar göreceği, bu durumun önüne geçilmesi için dava konusu işlemin iptaline karar verilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.

DAVALILARIN SAVUNMASI :Usüle ilişkin olarak, davanın süresinde açılmadığı, davacı idarenin dava açma ehliyetinin bulunmadığı, esasa ilişkin ise, 3194 sayılı İmar Kanununa eklenen Ek-3. maddedeki hüküm gereğince özelleştirme programına bulunan taşınmazlara yönelik her tür ve ölçekteki plan yapma yetkisinin İdareye, onaylama yetkisinin ise 09.07.2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 85/f maddesi ile, 4046 sayılı kanunan eklenen Geçici 29. maddede yer alan “Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Özelleştirme Yüksek Kurulunca görülmekte olan işler Cumhurbaşkanlığı veya yetkilendireceği makam tarafından sonuçlandırılır.” hükmü gereğince Cumhurbaşkanına veya yetkilendireceği makama ait bulunduğu, dava konusu parsele ilişkin İdare tarafından hazırlanan 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliği, 1/25.000 ölçekli nazım imar planı değişikliği, 1/5000 ölçekli ilave nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli ilave uygulama imar planının 16.04.2019 tarihli, 938 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı ile onaylandığı, söz konusu taşınmazın mevcut 1/100.000 ölçekli çevre düzeni ve 1/25.000 ölçekli nazım imar planlarında doğal ve ekolojik karakteri korunacak alan kullanımında kaldığı, doğal ve ekolojik karakteri korunacak alanların sınırları belirlenirken çevrede yer alan habitatlar açısından doğal eşikler (dere, vadi, orman, ova, vb. sınırı) dikate alınarak, sınırlarının bu eşiklere dayandırılmasının gerektiği, ancak mevcut 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planlarında görüldüğü üzere, çevrede bulunan imarlı parseller ile korunması gereken bahse konu alanın arasında doğal ve ekolojik, jeolojik, jeomorfolojik, peyzaj bitki örtüsü, hidrojeolojik ve biyoçeşitlilik anlamında fark görülmediği gibi, söz konusu 182 ada 24 parsel sayılı taşınmazın batısında ve güneyinde kalan kısmın tamamen imara açıldığının görüldüğü, doğal ve ekolojik karakteri korunacak alanların sınırları belirlenirken bilimsel bir rapor hazırlanması gerektiği, ancak böyle bir raporun bulunmadığının tespit edildiği, mevcut 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planlarında parselin kuzey ve kuzeydoğusundaki alanların 1. derece doğal sit alanı olarak belirlendiği, dava konusu parselin batısının ve güneyinin ise tamamen yapılaşmaya açıldığı, ayrıca bu parselin sit sınırı dışında olan ve imarsız kalan tek parsel olduğunun görüldüğü, belirtilen hususlar dikkate alındığında 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliğinin yapılmasının zorunlu hale geldiği, söz konusu planın, planlı alanda kalan kısmının herhangi bir değişiklik yapılmadan aynen aktarıldığı, plansız alanda kalan kısmında ilave imar planı yapıldığı, Otopark Yönetmeliği gereğince ticaret alanlarının otopark ihtiyacının parsel içerisinde açık veya kapalı olarak 1/1000 ölçekli ilave uygulama imar planı plan hükümlerinin 4. maddesi gereğince karşılanacağı, ilgili hükümde “Planlama alanında otopark ihtiyacı otopark yönetmeliğine uygun olacak şekilde yapı adası içerisinde karşılanacaktır.” ifadesinin yer aldığı, 1/1000 ölçekli ilave uygulama imar planı plan hükümlerinin 8. maddesi gereğince planlama alanına ilişkin trafik etüdünün proje aşamasında yapılacağının belirtildiği, İdare tarafından hazırlanan dava konusu imar planlarının ilgili mevzuata, planlama temel ilke ve esaslarına ve çevre imar bütünlüğüne uygun olarak hazırlandığından, davanın usulü nedenlerle, bunun mümkün görülmemesi halinde ise esastan reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ ...'IN DÜŞÜNCESİ : Dava Muğla ili, Bodrum ilçesi, ... mahallesi, ... ada, ... parsel sayılı taşınmaza ilişkin 16.04.2019 tarihli, 938 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararı ile onaylanan 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliği, 1/25.000 ölçekli nazım imar planı değişikliği, 1/5000 ölçekli ilave nazım imar planı ve Aydın-Muğla-Denizli Planlama Bölgesi 1/1000 ölçekli ilave uygulama imar planının iptali istemiyle açılmıştır. Yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapor ile dosyadaki bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden, dava konusu taşınmazın plan değişiklikleri öncesinde “Doğal ve Ekolojik Yapısı Korunacak Alan” niteliği taşıdığı, dava konusu plan değişiklikleri ile getirilen kararların ve yapılaşma koşullarının çevre ve imar bütünlüğünü, sosyal ve teknik altyapı dengesini bozucu nitelikte olduğu, şehircilik ilkeleri, planlama esasları , imar mevzuatı ve kamu yararına uygun olmadığı sonucuna ulaşıldığından dava konusu işlemin iptali gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI ...'IN DÜŞÜNCESİ : Dava, Muğla ili, Bodrum ilçesi, ... mahallesi, ... ada, ... parsel sayılı taşınmaza ilişkin 16.04.2019 günlü, 938 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararı ile onaylanan Aydın-Muğla-Denizli Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliği, 1/25.000 ölçekli nazım imar planı değişikliği, 1/5000 ölçekli ilave nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli ilave uygulama imar planının iptali istemiyle açılmıştır.
Davalı idarelerin süre ve ehliyet itirazları yerinde görülmemiştir.
Dosyanın incelenmesinden, Maliye Hazinesine ait uyuşmazlığa konu taşınmazın Aydın-Muğla-Denizli Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planında ve 12/10/2017 tarihinde Muğla Büyükşehir Belediye Meclisi tarafından onaylanan 1/25.000 ölçekli nazım imar planı revizyonunda "Doğal ve Ekolojik Yapısı Korunacak Alan" olarak, ... günlü, ... sayılı Konacık Belediye Meclis kararı ile onaylanan 1/5000 ölçekli nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği ile parselin yaklaşık 3600 m2'sinin yol, konut dışı kentsel çalışma alanı ve park olarak düzenlendiği, geri kalan bölümünün ise plansız olduğu, parselin büyük bölümünün jeolojik açıdan önlem gerektiren alan olarak tanımlandığı, daha sonra Özelleştirme Yüksek Kurulunun ... günlü, ... sayılı kararıyla taşınmazın özelleştirme kapsam ve programına alındığı, Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca hazırlanan 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı Değişikliği ile Tali Merkez (2. ve 3. Derece Merkezler), "Ticaret Alanı (E:0.40, Yençok:2 Kat)", "Park" ve "Yol" kullanım kararları getirilmesine yönelik 1/25.000 ölçekli Nazım İmar Planı Değişikliği, 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı Değişikliği ve 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı Değişikliğinin dava konusu Cumhurbaşkanlığı kararı ile onaylandığı anlaşılmaktadır.
Danıştay Altıncı Dairesi'nce yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda sonuç olarak özetle; dava konusu parselin plan değişiklikleri öncesinde “Doğal ve Ekolojik Yapısı Korunacak Alan” niteliği taşıdığı, dava konusu plan değişiklikleri ile getirilen kararların ve yapılaşma koşullarının çevre ve imar bütünlüğünü, sosyal ve teknik altyapı dengesini bozucu nitelikte olduğu, kentsel gelişmenin sınırlandırılıp doğal yapının başladığı, doğal sit alanına bitişik olan bu parselin aslında doğal yapısı itibariyle bitişiğindeki bu doğal sit alanıyla ve doğal yapıyla bir bütünlük arz ettiği; dolayısıyla korunması gereken, doğal ve ekolojik açıdan önemli bir alanın ticaret kullanımı getirilerek yapılaşmaya açıldığı, doğal çevrenin yapılı çevreye dönüştürüldüğü; davaya konu plan değişikliği işlemi ile doğal çevrenin korunması yönündeki önemli ve evrensel bir şehircilik ilkesinin gözardı edildiği, doğal çevrenin ve doğal yapının korunamaması anlamına gelen bu plan değişikliği işleminin şehircilik ilkelerine ve planlamada koruma-kullanma dengesinin kurulması yaklaşımına aykırılık taşıdığı, yapılan plan değişikliği işlemlerinin her ölçekteki planların ana kararını, bütünlüğünü ve sürekliliğini zedelediği; bu açıdan Mekânsal Planlar Yapım Yönetmeliğine ve şehircilik ilkeleri ile planlama esaslarına aykırı olduğu, plan değişikliği gerekçelerinin de Mekânsal Planlar Yapım Yönetmeliğinde belirlenen koşulları sağlamadığı ve bu yönden de yönetmeliğe aykırı olduğu, plan değişikliği işlemlerinin sosyal ve teknik altyapı dengesi ile ulaşım ve erişilebilirliği nasıl etkileyeceği yönünde plan değişikliği değerlendirme raporlarının eksikliğinin de anılan yönetmeliğe aykırılık teşkil ettiği, uyuşmazlık konusu alanın gerek jeomorfolojik özellikleri nedeniyle, gerekse konumu ve erişilebilirlik özellikleri nedeniyle öngörülen ticaret kullanımına ve bu kapsamda sayılan çeşitli kullanımlara uygun olmadığı; söz konusu kullanımlar açısından doğru bir yer seçimi kararı olmadığı, hatta önceki planlarda topoğrafik özellikleri ve barındırdığı riskler nedeniyle “önlemli alan” olarak belirlenmiş olan dava konusu parselin söz konusu kullanımlara olanak verecek şekilde planlanmasının şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararı ilkesi açısından sakıncalı olduğu, dava konusu parselde belirlenen fonksiyon açısından alanın kendi içerisinde ve çevresi ile birlikte ulaşım kademelenmesi yönünden incelendiğinide, belirlenen kullanımların planlama esasları ve şehircilik ilkeleri yönünden uygun olmadığı, üst ölçekli imar planları ile imar planlarının kademeli birlikteliği ilkesine uygun olmadığı, dava konusu plan değişiklikleri ile 1/100.000 ve 1/25.000 ölçekli planlarda parsel bazında değişiklik yapıldığı ve bunun planlama ilkelerine ve esaslarına aykırı olduğu, plan değişikliği kapsamında öngörülen kullanımların çeşitliliğinin planda belirsizlik yarattığı, ticaret başlığı altında sayılan her bir kullanımın farklı erişim ve altyapı gereksinimleri olacağı için bazı kullanımlara özgü olarak (özellikle eğitim, sağlık) erişim ve diğer kullanımlarla mesafe konularının farklı planlama yaklaşımları ile irdelenmesi gerektiği; dolayısıyla önerilen kullanım kararının içeriği açısından da davaya konu plan değişikliği işlemlerinin planlama esas ve ilkelerine aykırılık taşıdığı, görüşü belirtilmiştir.
Aydın-Muğla-Denizli Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı plan açıklama raporunun 3.3.2.2. sayılı başlıklı maddesinde Bodrum ile ilgili düzenlemeler yapılarak "Bodrum Yarımadası’nda sürdürülebilir kalkınmayı destekleyecek kararların alınması acil önem taşımaktadır. Bu nedenle, başta, Akdeniz’de Özel Biyolojik Çeşitliliğe İlişkin Protokol gereği, uluslararası öneme sahip popülasyonları barındıran önemli doğa alanlarının korunması olmak üzere; doğal, kültürel ve turistik değerler ve yapılaşma özellikleri göz önüne alınarak, Yarımada’da koruma-kullanma dengesinin sağlanabilmesi ve planlama bütünlüğünün korunması amacına yönelik olarak bu planla Bodrum için özel planlama hükümleri getirilmiştir. Bu doğrultuda, plan döneminde, Bodrum İlçesi’nin bugünkü karakteri ve doğal kaynakları ile bir uluslararası kültür, sanat ve deniz turizmi merkezi olarak gelişmeye devam edeceği ön görülmektedir. Ancak, bu gelişmenin, doğayı tahrip eden mekansal büyümeden çok mevcut mekansal kalitenin ve hizmet kalitesinin artırılması yönünde olması desteklenmiştir. Planlamada günümüzde çeşitli yapı yoğunlukları ile Yarımada’nın her noktasında hızla yaygınlaşan ve doğayı tahrip eden yapılaşmanın belli bölgelerde tutulması ilkesi benimsenmiştir. Bu kapsamda, mevcut imar planları korunmuş; ancak kent makroformunu tamamlayacak ve kentsel bütünlüğü sağlayacak şekilde kısıtlı alanlarda gerekli kentsel kullanımlar ilave edilmiştir. Kentsel kullanım kararlarını içeren alanlar dışında ise mutlak koruma ilkesi esas alınmış ve bu doğrultuda, kentsel alanların yakın çevresindeki makilik-fundalık alanlar ile tarım arazileri ve ormanlar dışında kalan alanlar planda “doğal ve ekolojik yapısı korunacak alanlar” olarak tanımlanmış ve bugünkü arazi kullanımı devam ettirilerek korunmasına yönelik olarak yeni yapılaşma yapılamayacağı plan hükmüne bağlanmıştır. Bu şekilde Yarımada’da mekansal gelişme kontrol altına alınmış ve “sıfır yok oluş alanları” olarak da bilinen önemli doğa alanlarının korunması yönünde önemli bir karar üretilmiştir." açıklamasına yer verilmiştir.
Aydın- Muğla-Denizli Planlama Bölgesi1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı hükümlerinin 4.48 sayılı maddesinde "Doğal ve Ekolojik Yapısı Koruncak Alanlar: kayalık- taşlık,makilik- fundalık-çalılık, plaj-kumsal, sazlık-bataklık, kanyon ve benzeri doğal, ekolojik, topoğrafik, jeolojik, yerel bitki örtüsü ve silüeti gibi özelliklere, tarımsal değerlere sahip olan ve planın ilke ve stratejileri ile nüfus kabülleri doğrultusunda bu planla yapılaşmaya kapatılan alanlardır." şeklinde tanımlanmış, 8.15.1 sayılı maddesinde " Bu planda Doğal ve Ekolojik Yapısı Korunacak Alanlar olarak gösterilen sit alanları günübirlik kullanım izni verilenler hariç yapılaşmaya açılamaz" 8.15.2. sayılı maddesinde de "Bu planda, doğal ve ekolojik yapısı korunacak alanlar olarak gösterilen sit alanları dışında kalan alanlarda, bugünkü arazi kullanımı devam ettirilecektir. Zorunlu olan teknik altyapı hizmetleri uygulamaları dışında, doğal bitki örtüsü, topografya ve silüet etkisini bozacak ya da çevre tahribatına sebep olacak hiçbir uygulama yapılamaz. Bu alanlar yapılaşmaya açılamaz." hükümleri yer almıştır.
Özelleştirme programındaki kuruluşlara ait veya özelleştirilmek üzere özelleştirme programına alınan arsa ve arazilerde ilgili kuruluşlardan gerekli görüş alınmak suretiyle her ölçekteki imar planı değişikliklerini yapmak Özelleştirme İdaresinin yetkisinde olmakla beraber; bu planların çevre ve imar bütünlüğünü bozmayacak şekilde yapılması gerektiği kuşkusuzdur.
Plan açıklama raporunda, planlama gerekçesi olarak, fiziki ve teknik eşikler, mülkiyet durumu ve çevredeki kullanımlar göz önünde bulundurularak uyuşmazlığa konu parselin etkin ve verimli kullanılabilmesi için "Ticaret Alanı" ve "Park" olarak planlanabileceğinin tespit edildiği ve bu doğrultuda dava konusu planların hazırlandığı belirtilmiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerle bilirkişi raporunun birlikte değerlendirilmesinden, uyuşmazlığa konu taşınmazın 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planının hedef ve kararları doğrultusunda Bodrum yarımadasının bütünlüğünün korunması amacına yönelik olarak belirlenen özel ilke ve koruma kararları çerçevesinde "Doğal ve Ekolojik Yapısı Korunacak Alan" olarak belirlenmiş olduğu, alanın doğal sit alanı komşuluğunda yer aldığı, ticaret ve konut dışı kentsel çalışma alanı kullanımlarının olduğu bölge sınırında olmakla birlikte belirgin bir topografik eşikle bu kullanımlardan ayrılan doğal bir yapının parçası olduğu anlaşıldığından, doğal ve ekolojik dengesinin korunması gerektiği açık olan Bodrum Yarımadası bütününün bir parçası niteliğindeki uyuşmazlık konusu parsele yönelik olarak dava konusu plan değişiklikleri ile getirilen kullanım kararlarının çevre ve imar bütünlüğünü bozduğu, bölgeye ilişkin plan ana kararlarına aykırı olduğu, sosyal ve teknik altyapı dengesini olumsuz etkilediği, şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararına aykırı olduğu sonucuna varılmıştır.
Davalı idareler tarafından, planda doğal ve ekolojik karakteri korunacak alan sınırı belirlenirken bilimsel bir rapor hazırlanmadığı, uyuşmazlığa konu taşınmazın kuzey ve kuzeydoğusundaki alanların 1. derece doğal sit alanı olarak belirlendiği, batısı ve güneyinin ise tamamen yapılaşmaya açıldığı, parselin doğal sit alanı sınırı dışında olan ve imarsız kalan tek parsel olduğu, imarlı parseller ile arasında doğal ve ekolojik, jeolojik, jeomorfolojik, peyzaj bitki örtüsü, hidrojeolojik ve biyoçeşitlilik anlamında fark görülmediği öne sürülmekte ise de; çevre düzeni planında Bodrum yarımadası ile ilgili özel düzenlemelerle sadece sit alanlarının değil, mevcut planlarda kentsel kullanım kararları içeren alanlar dışında kalan alanların da mutlak koruma ilkesi çerçevesinde " "Doğal ve Ekolojik Yapısı Korunacak Alan" olarak tanımlandığı, diğer taraftan, bilirkişi raporu ile parselin kentsel gelişmenin sınırlandırılıp doğal yapının başladığı, doğal sit alanıyla beraber bir bütünlük oluşturan doğal çevre içerisinde yer aldığının belirlendiği göz önünde bulundurulduğunda, uyuşmazlığa konu taşınmazın doğal sit niteliği taşımaması ve çevresinin yapılaşmış olmasının plan ana kararları ile öngörülen bütüncül korumanın ve sürekliliğin göz ardı edilmesini gerektirmeyeceği açıktır.
Açıklanan nedenlerle, 16.04.2019 günlü, 938 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararı ile onaylanan Aydın-Muğla-Denizli Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliği, 1/25.000 ölçekli nazım imar planı değişikliği, 1/5000 ölçekli ilave nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli ilave uygulama imar planının iptaline karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 20/A maddesi uyarınca dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY: Muğla ili, Bodrum ilçesi, ... mahallesi, ... ada, ... parsel sayılı taşınmaza ilişkin 16.04.2019 tarihli, 938 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararı ile onaylanan Aydın-Muğla-Denizli Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliği, 1/25.000 ölçekli nazım imar planı değişikliği, 1/5000 ölçekli ilave nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli ilave uygulama imar planının iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanunun 1. maddesinde: "Bu Kanunun amacı; "bu maddede belirtilen ve Kanunun uygulanmasında "kuruluş" adı ile anılacak olan;
a) İktisadi devlet teşekküllerinin, bunların müessese, bağlı ortaklık, işletme, işletme birimleri ile varlıklarının ve iştiraklerindeki kamu paylarının,
b) Kamu iktisadi teşebbüsleri statüsü dışında kalmakla beraber sermayesinin tamamı veya yarısından fazlası devlete ve/veya diğer kamu tüzelkişilerine ait olan ticari amaçlı kuruluşlardaki kamu payları ile bu kuruluşlara ait müessese, bağlı ortaklık, işletme, işletme birimleri ve varlıklarının, iştiraklerindeki kamu paylarının,
c) Devletin diğer iştiraklerindeki kamu payları ile Hazineye ait payların,
d) Genel ve katma bütçeli idareler ile bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşların ve kamu iktisadi teşebbüslerinden kamu iktisadi kuruluşlarının gördükleri kamu hizmetleri ile doğrudan doğruya ilgili olmayan varlıklarının ve iştiraklerindeki paylarının,
e) Belediye ve il özel idarelerine ait ticari amaçlı kuruluşlar ile pay oranlarına bakılmaksızın her türlü iştiraklerindeki paylarının,
f) Genel ve katma bütçeli idarelerle bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşların, mal ve hizmet üretim birimleri ve varlıkları (baraj, gölet, otoyol, yataklı tedavi kurumları, limanlar ve benzeri diğer mal ve hizmet üretim birimleri) ile bu Kanunun 35 inci maddesinin (B) fıkrasında belirtilen kamu iktisadi kuruluşlarının temel kuruluş amaçlarına uygun mal ve hizmet üretim birimlerinin işletilmesi haklarının, ekonomide verimlilik artışı, kamu giderlerinde azalma sağlamak, Hazineye ait taşınmazları değerlendirmek suretiyle kamuya gelir elde etmek gerekçelerinden birisi ile özelleştirilmelerine ilişkin esasları düzenlemektir. " hükmüne yer verilmiştir.
3194 sayılı İmar Kanununun 5. maddesinin işlem tarihinde yürürlükte olan halinde nazım imar planı; varsa bölge veya çevre düzeni planlarına uygun olarak halihazır haritalar üzerine, yine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak çizilen ve arazi parçalarının; genel kullanış biçimlerini, başlıca bölge tiplerini, bölgelerin gelecekteki nüfus yoğunluklarını, gerektiğinde yapı yoğunluğunu, çeşitli yerleşme alanlarının gelişme yön ve büyüklükleri ile ilkelerini, ulaşım sistemlerini ve problemlerinin çözümü gibi hususları göstermek ve uygulama imar planlarının hazırlanmasına esas olmak üzere düzenlenen, detaylı bir raporla açıklanan ve raporuyla beraber bütün olan plan olarak, uygulama imar planı ise; tasdikli halihazır haritalar üzerine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak nazım imar planı esaslarına göre çizilen ve çeşitli bölgelerin yapı adalarını, bunların yoğunluk ve düzenini, yolları ve uygulama için gerekli imar uygulama programlarına esas olacak uygulama etaplarını ve diğer bilgileri ayrıntıları ile gösteren plan olarak tanımlanmıştır.
3194 sayılı Kanunun 6. maddesinin işlem tarihinde yürürlükte olan halinde; planlar kapsadıkları alan ve amaçları açısından bölge planları ve imar planları olarak iki ana kategoriye ayrılmış, imar planları da uygulamaya esas olan uygulama imar planları ve bu planın hazırlanmasındaki temel hedefleri, ilkeleri ve arazi kullanım kararlarını belirleyen nazım imar planları olarak sınıflandırılmıştır. Anılan Kanunun 8. maddesinde ise alt ölçekli planların üst ölçekli planlarda belirlenen planlama ana ilkelerine, stratejilerine ve kararlarına uyumlu olması zorunluluğu getirilmiştir.
3194 sayılı İmar Kanunun imar planlarında Bakanlığın yetkisini düzenleyen 9. maddesinin 2. fıkrasında; "Belediye hudutları ve mücavir alanlar içerisinde bulunan ve özelleştirme programına alınmış kuruluşlara ait arsa ve arazilerin, ilgili kuruluşlardan gerekli görüş, (Belediye) alınarak Çevre İmar bütünlüğünü bozmayacak imar tadilatları ve mevzi imar planlarının ve buna uygun imar durumlarının Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca hazırlanarak Özelleştirme Yüksek Kurulunca onaylanmak suretiyle yürürlüğe girer ve ilgili Belediyeler bu arsa ve arazilerin imar fonksiyonlarını 5 yıl değiştiremezler. İlgili belediyeler görüşlerini onbeş gün içinde bildirir. " hükmüne yer verilmiştir.
3194 sayılı Kanunun Ek-3. maddesinde: "Özelleştirme programındaki kuruluşlara ait veya kuruluş lehine irtifak ve/veya kullanım hakkı alınmış arsa ve araziler ile özel kanunları uyarınca özelleştirilmek üzere özelleştirme programına alınan arsa ve arazilerin, 3621 sayılı Kıyı Kanunu veya 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu kapsamında kalan yerler dahil olmak üzere genel ve özel kanun hükümleri kapsamında yer alan tüm alanlarda imar planlarını yapmaya ve onaylamaya yetkili olan kurum veya kuruluşlardan görüş alınarak çevre imar bütünlüğünü bozmayacak her tür ve ölçekte plan, imar planı ile değişiklik ve revizyonları müellifi şehir plancısı olmak üzere Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca yapılarak veya yaptırılarak Özelleştirme Yüksek Kurulunca onaylanmak ve Resmi Gazetede yayımlanmak suretiyle kesinleşir (İptal ibare: Anayasa Mahkemesi'nin 09/06/2011 tarih ve 2008/87 E, 2011/95 K. sayılı Kararı ile.) yürürlüğe girer. İlgili kuruluşlar bu madde kapsamında yapılan planları devir tarihinden itibaren beş yıl süreyle değiştiremezler. Bu süre içerisinde imar planlarına ilişkin olarak, verilecek mahkeme kararlarının gereklerinin yerine getirilmesini teminen yapılacak imar planı değişikliğine ilişkin iş ve işlemler Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca bu maddede belirtilen usul ve esaslara göre gerçekleştirilir. İlgili kuruluşlar görüşlerini onbeş gün içinde bildirirler. Bu madde kapsamında yapılan her ölçekteki plan ve imar planlarında 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 17 nci maddesinin (a) bendinin ikinci ve sekizinci paragrafındaki hükümler uygulanmaz. Özelleştirme sürecinde ihtiyaç duyulması halinde, bu planlara göre yapılacak imar uygulamasına ilişkin parselasyon planları Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından yapılır veya yaptırılır. Bu parselasyon planları Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca onaylanır (İptal ibare: Anayasa Mahkemesi'nin 09/06/2011 tarih ve 2008/87 E, 2011/95 K.sayılı Kararı ile.) Bu planlara göre yapılacak yapılarda her türlü ruhsat ve diğer belgeler ile izinler, ilgili mevzuat çerçevesinde yetkili kurum ve kuruluşlarca verilir." hükmü bulunmaktadır.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca çıkarılan ve 14.06.2014 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğinin 4. maddesinin "Tanımlar" başlıklı 1. fıkrasının c bendinde, "Çevre düzeni planı: Varsa mekânsal strateji planlarının hedef ve strateji kararlarına uygun olarak orman, akarsu, göl ve tarım arazileri gibi temel coğrafi verilerin gösterildiği, kentsel ve kırsal yerleşim, gelişme alanları, sanayi, tarım, turizm, ulaşım, enerji gibi sektörlere ilişkin genel arazi kullanım kararlarını belirleyen, yerleşme ve sektörler arasında ilişkiler ile koruma-kullanma dengesini sağlayan 1/50.000 veya 1/100.000 ölçekteki haritalar üzerinde ölçeğine uygun gösterim kullanılarak bölge, havza veya il düzeyinde hazırlanabilen, plan notları ve raporuyla bir bütün olarak yapılan planı, (...) ifade eder." tanımına yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Usül yönünden;
Davalı idarenin süre itirazı yerinde görülmemiştir.
Ehliyet itirazına ilişkin olarak, idari işlemlerin hukuka uygunluğunun yargı yoluyla denetimini amaçlayan iptal davasının görüşülebilmesinin ön koşullardan biri olan "dava açma ehliyeti", her idari işleme karşı herkes tarafından iptal davası açılmasının idare ile işlemlerinde istikrarsızlığa neden olmaması ve idarenin işleyişinin buna bağlı olarak olumsuz etkilenmemesi için, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçütler içinde menfaat ilişkisinin varlığını ifade etmektedir.
Her olay ve davada, idari işlem ile dava açacak kişi arasında öngörülen subjektif ehliyet koşulu olarak menfaat ihlalinin kişisel, meşru ve güncel bir menfaat olması ölçütleri ekseninde yargı mercilerince değerlendirilerek takdir edilecektir.
İmar planlarına karşı açılan davalarda "ilgili" kavramından, taşınmazların bağlı bulunduğu idarî ve malî özerkliğe sahip kamu tüzel kişisi niteliğindeki büyükşehir belediyelerince de dava açabileceği sonucuna varıldığından, davalı idarenin ehliyet itirazı yerinde görülmemiştir.
Esas yönünden;
Dava konusu taşınmaz açısından geçmişten itibaren belirlenen fonksiyonların değerlendirilmesi suretiyle, uyuşmazlık konusu edilen imar planı değişiklikleri ile getirilen kullanım kararlarının ve yapılaşma koşullarının çevre ve imar bütünlüğünü ve sosyal donatı dengesini bozucu nitelikte olup olmadığının, bozuyor ise sosyal donatı dengesini hangi yönlerden bozduğunun, üst ölçekli imar planları ile imar planlarının kademeli birlikteliği ilkesine uygun olup olmadığının, uyuşmazlığa konu taşınmaza verilen fonksiyonların yer seçiminin uygunluğunun, taşınmazın konumu dikkate alındığında, taşınmaza verilen fonksiyonların ulaşım bütünlüğüne olumsuz etkisinin olup olmadığının, yapılan değişikliğin trafik yoğunluğuna ek yük getirip getirmeyeceğinin tespiti amacıyla Naip üye ... tarafından resen seçilen bilirkişiler Prof. Dr. ..., Prof. Dr. ..., ve Prof Dr. ..'nin katılımıyla yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunda; bilirkişiler tarafından ayrı ayrı uyuşmazlık konusu çevre düzeni planı, nazım ve uygulama imar planları değerlendirildikten sonra yapılan değerlendirmeler ışığında özet olarak;
"- Dava konusu parselin plan değişiklikleri öncesinde “Doğal ve Ekolojik Yapısı Korunacak Alan” niteliği taşıdığı, dava konusu plan değişiklikleri ile getirilen kararların ve yapılaşma koşullarının çevre ve imar bütünlüğünü, sosyal ve teknik altyapı dengesini bozucu nitelikte olduğu,
- Kentsel gelişmenin sınırlandırılıp doğal yapının başladığı, doğal sit alanına bitişik olan bu parselin aslında doğal yapısı itibariyle bitişiğindeki bu doğal sit alanıyla ve doğal yapıyla bir bütünlük arz ettiği; dolayısıyla korunması gereken, doğal ve ekolojik açıdan önemli bir alanın ticret kullanımı getirilerek yapılaşmaya açıldığı, doğal çevrenin yapılı çevreye dönüştürüldüğü; davaya konu plan değişikliği işlemi ile doğal çevrenin korunması yönündeki önemli ve evrensel bir şehircilik ilkesinin gözardı edildiği,
- Doğal çevrenin ve doğal yapının korunamaması anlamına gelen bu plan değişikliği işleminin şehircilik ilkelerine ve planlamada koruma-kullanma dengesinin kurulması yaklaşımına aykırılık taşıdığı,
-Yapılan plan değişikliği işlemlerinin her ölçekteki planların ana kararını, bütünlüğünü ve sürekliliğini zedelediği; bu açıdan Mekânsal Planlar Yapım Yönetmeliğine ve şehircilik ilkeleri ile planlama esaslarına aykırı olduğu,
-Plan değişikliği gerekçelerinin de Mekânsal Planlar Yapım Yönetmeliğinde belirlenen koşulları sağlamadığı ve bu yönden de yönetmeliğe aykırı olduğu,
- Plan değişikliği işlemlerinin sosyal ve teknik altyapı dengesi ile ulaşım ve erişilebilirliği nasıl etkileyeceği yönünde plan değişikliği değerlendirme raporlarının eksikliğinin de anılan yönetmeliğe aykırılık teşkil ettiği,
-Uyuşmazlık konusu alanın gerek jeomorfolojik özellikleri nedeniyle, gerekse konumu ve erişilebilirlik özellikleri nedeniyle öngörülen ticaret kullanımına ve bu kapsamda sayılan çeşitli kullanımlara uygun olmadığı; söz konusu kullanımlar açısından doğru bir yer seçimi kararı olmadığı,
- Hatta önceki planlarda topoğrafik özellikleri ve barındırdığı riskler nedeniyle “önlemli alan” olarak belirlenmiş olan dava konusu parselin söz konusu kullanımlara olanak verecek şekilde planlanmasının şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararı ilkesi açısından sakıncalı olduğu,
-Dava konusu parselde belirlenen fonksiyon açısından alanın kendi içerisinde ve çevresi ile birlikte ulaşım kademelenmesi yönünden incelendiğinide, belirlenen kullanımların planlama esasları ve şehircilik ilkeleri yönünden uygun olmadığı,
- Üst ölçekli imar planları ile imar planlarının kademeli birlikteliği ilkesine uygun olmadığı, dava konusu plan değişiklikleri ile 1/100.000 ve 1/25.000 ölçekli planlarda parsel bazında değişiklik yapıldığı ve bunun planlama ilkelerine ve esaslarına aykırı olduğu,
- Plan değişikliği kapsamında öngörülen kullanımların çeşitliliğinin planda belirsizlik yarattığı, ticaret başlığı altında sayılan her bir kullanımın farklı erişim ve altyapı gereksinimleri olacağı için bazı kullanımlara özgü olarak (özellikle eğitim, sağlık) erişim ve diğer kullanımlarla mesafe konularının farklı planlama yaklaşımları ile irdelenmesi gerektiği; dolayısıyla önerilen kullanım kararının içeriği açısından da davaya konu plan değişikliği işlemlerinin planlama esas ve ilkelerine aykırılık taşıdığı,
- Şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve imar mevzuatı açısından saptanan bu aykırılık ve sakıncaların yapılan her ölçekteki davaya konu plan değişikliği işlemi için geçerli olduğu " tespitlerine yer verilmiştir.
Dosyada yer alan bilgi ve belgeler ile anılan bilirkişi raporunun değerlendirilmesi sonucunda, dava konusu imar planı değişikliklerine davalı idare tarafından yapılan itirazlar ve davacı beyanları ile birlikte ele alındığında;
Dava konusu 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı bakımından;
Uyuşmazlık konusu taşınmaz dava konusu işlemle 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planındaki “doğal ve ekolojik niteliği korunacak alan” kullanımından çıkarılarak “Tali Merkez (2. ve 3. Derece Merkezler)” kullanımı verilmiştir.
Bilirkişi heyeti tarafından yukarıda özet olarak sayılan sebeplerle 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliğinin şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına koruma kullanma dengesine aykırı olduğu görüşüne yer verilmiştir.
Davalı idare tarafından bilirkişi raporuna itiraz edilerek dava konusu işlem ile yapılan imar planı değişikliklerinin imar mevzuatı ve planlama ilkelerine uygun olduğu ileri sürülmüştür.
Dairemizce yapılan değerlendirme;
4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanunda belirlenen esasları gerçekleştirmeye yönelik Özelleştirme İdaresi Başkanlığına kanunda verilen her tür ve ölçekte planlama yapma yetkisi kapsamında davaya konu çevre düzeni planı değişikliği yapılmıştır.
Çevre düzeni planlarının mevzuatta öngörülen tarihi, doğal ve kültürel yapının korunması ve geliştirilmesinin yanı sıra kontrollü kentleşmenin ve gelişmenin hedeflendiği imar planlarını yönlendirecek kararlar üretebilmesi için ilgili kurum ve kuruluşlardan elde edilen güncel veriler ve bu veriler kapsamında yapılan analiz, etüt ve araştırmalar sonucunda, hazırlanması gerekmektedir. Bu anlamda fiziki ve teknik eşikler, mülkiyet durumu ve çevredeki kullanımlar göz önünde bulundurularak uyuşmazlık konusu taşınmazda değişiklik yapıldığı plan açıklama raporunda ifade edilmiştir.
Aydın- Muğla-Denizli Planlama Bölgesi1/100.000 ölçekli çevre düzeni planının 4.48 sayılı plan notunda "Doğal ve Ekolojik Yapısı Koruncak Alanlar: kayalık- taşlık,makilik- fundalık-çalılık, plaj-kumsal, sazlık-bataklık, kanyon ve benzeri doğal, ekolojik, topoğrafik, jeolojik, yerel bitki örtüsü ve silüeti gibi özelliklere, tarımsal değerlere sahip olan ve planın ilke ve stratejileri ile nüfus kabülleri doğrultusunda bu planla yapılaşmaya kapatılan alanlardır." tanımlaması yapılmış, 8.15.1 sayılı plan notunda da " Bu planda Doğal ve Ekolojik Yapısı Korunacak Alanlar olarak gösterilen sit alanları günübirlik kullanım izni verilenler hariç yapılaşmaya açılamaz" düzenlemesi yer almıştır.
Bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın doğal sit alanına bitişik olduğu, bu parselin aslında doğal yapısı itibariyle bitişiğindeki bu doğal sit alanıyla ve doğal yapıyla bir bütünlük arz ettiği; dolayısıyla korunması gereken, doğal ve ekolojik açıdan önemli bir alanın ticret kullanımı getirilerek yapılaşmaya açıldığı, doğal çevrenin yapılı çevreye dönüştürüldüğü; davaya konu plan değişikliği işlemi ile doğal çevrenin korunması yönündeki önemli ve evrensel bir şehircilik ilkesinin gözardı edildiği tespitlerine yer verillerek bu kapsamda anılan taşınmaza çevre düzeni planında doğal ve ekolojik yapısı korunacak alan lejantı verilmesinin sebebinin dava konusu taşınmazın komşuluğunda bulunan doğal sit alanı olduğu açıklanmıştır.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden davaya konu taşınmazın hazineye ait bir taşınmaz olduğu, doğal sit alanı sınırları dışında yer aldığı, doğal sit alanı özelliği olması halinde Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu tarafından doğal sit alanı sınırları içerisine alınacağı ve buna göre planlama yapılacağı tabiidir.
Bu itibarla dava konusu işlemle yapılan 1/100.000 ölçekli plan değişikliği mülkiyeti hazineye ait taşınmaz üzerinde Özelleştirme İdaresine kanunla verilen yetki kapsamında parsel bazlı yapılan bir değişiklik olması, hazineye ait taşınmazın doğal sit alanı sınırları dışında olması, doğal ve ekolojik niteliği korunacak alanlar başlığı altında belirtilen niteliğe sahip olmaması plan değişikliğinin fiziki ve teknik eşikler, mülkiyet durumu ve çevredeki kullanımlar göz önünde bulundurularak yapılmış olması nedeniyle şehircilik ilkeleri ve imar mevzuatına aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
1/25.000 ölçekli nazım imar planı değişikliği, 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliği ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği yönünden;
Dava konusu 1/25.000 ölçekli nazım imar planı değişikliği ile, parselin kullanımı “ticaret”, “park” ve “taşıt yolu” olarak değiştirilmiştir. Dava konusu 1/5000 ölçekli İlave nazım imar planı da plan, gösterim dili açısından dava konusu 1/25.000 ölçekli plandan farklılaşmamakta, ek olarak yapılaşma koşulları tarif edilmektedir. Ticaret alanı için öngörülen yapılaşma koşulları E= 0.40, Yençok= 2 kattır. 1/1000 ölçekli ilave uygulama imar planında ise nazım imar planına uygun olarak aynı kullanımlar getirilmiş yapılaşma koşulları ayrıntılı hale getirilmiştir. Yapı yapılabilecek minimum parsel büyüklüğünün 2000 m2 olacağı, parsel cephelerinin 40 m’den az olamayacağı belirtilmektedir.
Uyuşmazlık konusu imar planı değişikliklerinden önce yürürlükte olan ve dava konusu taşınmazın bir kısmını da içine alan mülga Konacık Belediye Meclisinin ... tarihli, ... sayılı kararıyla kabul edilen Konacık (Bodrum-Muğla) 1/5000 ölçekli nazım imar planında dava konusu parselin yaklaşık 3600 m2’sinin “yol”, “konut dışı kentsel çalışma alanı” ve “park” olarak düzenlendiği, geri kalanının plansız olduğu belirtilmektedir.
Yine 16.2.2012 tarihli önceki Konacık 1/1000 ölçekli uygulama imar planında da parselin bir kısmı “yol”, “konut dışı kentsel çalışma alanı” ve “park” olarak düzenlenmiş olup, büyük bölümü ÖA1 notasyonu ile yani jeolojik açıdan önlem gerektiren alan olarak tanımlanmıştır.
Bilirkişi heyetince yukarıda özet olarak aktarılan sebepler ile dava konusu imar planı değişikliklerinin şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına aykırılık taşıdığı görüşüne yer verilmiştir.
Davalı idare tarafından bilirkişi raporuna itiraz edilerek dava konusu işlem ile yapılan imar planı değişikliklerinin imar mevzuatı ve planlama ilkelerine uygun olduğu ileri sürülmüştür.
Dairemizce yapılan değerlendirme;
İmar planlarında çok büyük zorunluluk olmadıkca değişiklik yapılmaması imar planı yapımı aşamasında gözetilecek önemli kriterlerden birisidir. Ancak, kamu yararının gerektirmesi halinde plan değişikliği yapılmasının zorunlu olduğu kuşkusuzdur.
İmar planlarının yargısal denetimi sırasında şehircilik ilkeleri, planlama esaslarının yanısıra "kamu yararı" ilkesinin de gözetilmesi zorunludur.
Özelleştirme programına alınan taşınmazların bulunduğu alanda her tür ve ölçekteki imar planını yapma yetkisinin 3194 sayılı yasanın 9. maddesinin 2. fıkrasında verilmiş olan yetkiye istinaden Özelleştirme İdaresine ait olduğu ve bu yetkinin yalnızca dava konusu parseller ile sınırlı olması nedeniyle, planlamaya ilişkin plan açıklama raporunun ve plan değişikliğinin gerekçelerinin bu kapsamda değerlendirilmesi gerekmektedir.
Dava konusu taşınmazın doğal sit alanı sınırı dışında bulunduğu, 1/100.000 ve 1/25.000 ölçekli imar planlarında, ticaret ve konut dışı kentsel çalışma alanları kullanımının olduğu bir bölgenin sınırında olduğu, çevresindeki taşınmazların yapılaşma oranından daha yüksek bir yapılaşma koşulu getirilmediği, 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planında da değişiklik yapılarak plan hiyerarşisine uygunluğun sağlandığı, 3194 sayılı İmar Yasasının 9. maddesinin 2. fıkrasında verilmiş olan yetkiye istinaden özelleştirmenin amacına uygun olarak taşınmazın verimli olarak kullanımının sağlanması için parsel bazlı değişiklik yapıldığı, taşınmazın önlemli alanda yer alması nedeniyle gerekli önlemlerin alınması için uygulama imar planında plan notu oluşturulduğu, otopark ihtiyacının parsel içerisinde karşılanması içinde plan notu düzenlendiği, planlama alanına ilişkin trafik etüdünün proje aşamasında yapılacağının belirtildiği, daha önce Konacık Belediyesi tarafından taşınmazın bir kısmının imar planı içerisinde yer aldığı kullanım şeklinin korunduğu ilave olarak taşınmazın plansız kalan kısmı için ilave plan yapıldığı, diğer taraftan dava konusu parselle sınırlı olarak yapılan bu değişikliğin sosyal ve teknik alt yapı dengesini etkileyecek nitelikte olmadığı, ayrıcalıklı haklar verilerek çevre imar bütünlüğünün bozulmadığı, bu nedenlerle anılan imar planı değişikliklerinde şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun "İvedi yargılama usulü" başlıklı 20/A maddesi kapsamında kalan DAVANIN REDDİNE,
2- Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam ...-TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ... TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,
4.Keşif ve bilirkişi incelemesi gideri avansından artan ...-TL'nin davacıya iadesine posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
5. 2577 sayılı Kanunun 20/A maddesinin 2. fıkrasının (g) bendi uyarınca, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde Danıştay Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 6.12.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi