4. Hukuk Dairesi 2016/5654 E. , 2018/4082 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... tarafından, davalı ... aleyhine 11/12/2014 gününde verilen dilekçe ile haksız şikayetten kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; maddi tazminat isteminin reddine, manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne dair verilen 24/12/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili ve davacı tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, haksız şikayetten kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece maddi tazminat isteminin reddine, manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekili ve davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, ... Emniyet Müdürlüğü Özel Harekat Şube Müdürlüğünde 4. Sınıf Emniyet Müdürü rütbesiyle şube müdürü olarak görev yapmakta iken, davalının 09/04/2007 tarihli isimsiz ve imzasız şekilde ... Emniyet Müdürlüğü ile Özel Harekat Daire Başkanlığı"na dağıtımlı olarak yazdığı ihbar mektubunda, hakkında gerçeği yansıtmayan asılsız iddialarda bulunduğunu, yapılan soruşturma sonunda bu husus anlaşıldığından dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiğini, yine davalının ... Emniyet Müdürlüğüne verdiği 25/01/2008 tarihli şikayet dilekçesinde; 09/04/2007 tarihli isimsiz ve imzasız ihbar mektubunu kendisinin gönderdiğini ve ihbar mektubundaki iddialarının doğru olduğunu, soruşturma esnasında iyi niyetine binaen susması sebebiyle dosyanın kapatıldığını belirttiğini, ihbar mektuplarındaki iddialarla ilgili olarak yapılan disiplin soruşturması neticesinde, soruşturma raporundaki görüş ve kanaatler doğrultusunda hakkında üç adet idari yaptırım uygulandığını, özel harekat branşından çıkartılarak genel hizmet statüsüne aktarıldığını, kararlara yönelik olarak idari yargı yoluna başvurduğunu, mahkeme kararları ile disiplin cezalarının iptal edildiğini ve yeniden özel harekat branşına aktarıldığını, söz konusu disiplin soruşturması nedeniyle terfi edemediğini, davalının iddialarının sübut bulmadığı hususunun mahkeme kararları ile de sabit olduğunu belirterek uğradığı maddi ve manevi zararın tazmini isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, kesinleşen ... 15. İdare Mahkemesinin 2011/2119 Esas, 2011/2246 karar sayılı dosyası ile davacının şikayet neticesinde uğradığı maddi zararının giderildiği, davalının şikayeti ile davacının maddi kayba uğraması arasında uygun illiyet bağı olmadığı gerekçesiyle maddi tazminat isteminin reddine; davalının ihbar dilekçesindeki bir kısım
isnatlara ilişkin olarak şikayet hakkının sınırlarını aştığı gerekçesiyle manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Şikayet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü; Anayasa’nın 36. maddesinde; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup; kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptir.
Anayasa’nın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasa"nın “Temel Haklar ve Hürriyetlerin Niteliği” başlığını taşıyan 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtildikten başka, 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25. maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, BK’nın 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir.
Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikayeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikayet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikayetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır.
Dava dosyasının incelenmesinde; davalı tarafından yazılan ve 09/07/2007 tarihli ihbar dilekçesindeki iddiaların da tekrarlandığı 25/01/2008 tarihli şikayet dilekçesine istinaden davacı hakkında idari soruşturma başlatıldığı, sonucunda düzenlenen 24/04/2008 tarihli raporda disiplin yönünden bir kısım iddiaların sübut bulduğu gerekçesiyle dört adet disiplin cezası uygulanmasının teklif edildiği; idari yönden ise Özel Harekat Şube Müdürlüğü dışında başka bir birimde görevlendirilmesi yönünde görüş bildirildiği, Emniyet Genel Müdürlüğü Merkez Disiplin Kurulu’nun 17/06/2008 tarih ve 2008/274 sayılı kararı ile davacının “hizmet içinde resmi sıfatın gerektirdiği saygınlığı ve güven duygusunu sarsacak eylem ve davranışlarda bulunmak” suçunu işlediğinin sabit görüldüğü ve altı ay süreli durdurma cezası ile cezalandırılmasına, brüt aylığının ¼ oranında kesilmesine ve rütbe terfinin ceza süresi kadar geri bırakılmasına karar verildiği, 23/05/2008 tarihinde ise genel hizmet kadrosuna aktarıldığı, davacının bu işlemlere karşı yargı yoluna başvurusu neticesinde ... 2. İdare Mahkemesinin 2008/1308 esas, 2009/267 karar sayılı ilamı ile bazı fiillerin sübut bulmadığının soruşturmacı tarafından da kabul edildiği, diğer fiillerle ilgili olarak da
dosyadaki bilgi ve belgelerin incelemesi neticesinde, bir kısım fiillerin sübut bulmadığı, bir kısmının da eksik inceleme ve soruşturma yapılmak suretiyle değerlendirildiği, yalnızca şubedeki elektrikli aletlerin arızalanmasından dolayı müdüriyet makamının emri ve bilgisi olmaksızın TEDAŞ ile hiyerarşik kurallara uymadan yazışma yaptığı ve adı geçen Kurumdan alınan parayı kendi inisiyatifiyle tasarrufta bulunduğu hususunun sübuta erdiği, buna göre soruşturmacı tarafından teklif edilen disiplin cezalarından en üstteki cezanın uygulanması itibarıyla disiplin cezasında hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle işlemin iptaline karar verildiği ve hükmün onandığı, ... 15. İdare Mahkemesinin 2011/2119 esas, 2011/2246 karar sayılı ilamıyla ise, davacının sübuta erdiği sonucuna varılan şubedeki elektrikli aletlerin arızalanmasından dolayı müdüriyet makamının emri ve bilgisi olmaksızın TEDAŞ ile hiyerarşik kurallara uymadan yazışma yapması ve adı geçen Kurumdan alınan parayı kendi inisiyatifiyle tasarrufta bulunması şeklindeki eyleminin tek başına, branştan çıkarma işleminin nedeni olamayacağı gerekçesiyle özel harekat branşından çıkarılarak genel hizmetler statüsüne aktarılması şeklindeki işlemin iptaline ve parasal hakların dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davacıya ödenmesine karar verildiği ve hükmün onandığı anlaşılmaktadır.
Davacı hakkında davalı tarafından verilen şikayet dilekçesi ve dosya kapsamı bir bütün halinde değerlendirildiğinde; davacı hakkında yapılan disiplin tahkikatı sonunda davalının iddialarının bir kısmının sübuta erdiği kabul edilerek disiplin cezası uygulanmasının teklif edilmesi nazara alındığında, davalının, davacıyı zararlandırma kastıyla hareket etmediği, Anayasal şikayet ve dilekçe hakkını kullandığı anlaşılmaktadır. Şu halde davanın tümden reddi gerekirken, bir kısım şikayetin haksız olduğundan bahisle istemin kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 10/05/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.