Esas No: 2022/892
Karar No: 2022/2078
Karar Tarihi: 22.02.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/892 Esas 2022/2078 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2022/892 E. , 2022/2078 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı ...’na bağlı olarak çalıştığını, Türk ... Sendikası'nın üyesi olduğunu, Günde Ancak Yedibuçuk Saat veya Daha Az Çalışılması Gereken İşler Hakkında Yönetmeliğin 4. maddesinde günde azami 7,5 saat veya daha az çalıştırılması gereken işlerin sayıldığını, maddenin (p) bendinde gürültülü işlerin bu kapsamda olduğunun belirtildiğini, gürültülü işler tanımına ise gürültü düzeyi 85 Db'in üzerinde olan işlerin girdiğinin ifade edildiğini, davacının çalıştığı işyerinde 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 10. maddesine istinaden Mart 2016 tarihinde gürültü ölçümlerinin yapıldığını ve söz konusu ölçümlerde kişisel maruziyet değerinin 93,3 Db olarak ölçüldüğünü, gürültü maruziyet değerinin yönetmelikteki sınır değer olan 85 Db’den yüksek çıktığını, Kasım 2016 tarihinde olmak üzere işyerinde yapılan ikinci ölçümde ise gürültü düzeyinin 85 Db’in altında gerçekleştiğini, ancak söz konusu ikinci ölçümde tezgah ve makinaların bir kısmının çalıştırılmayarak gürültü düzeyinin düşürülmeye çalışıldığını, bu ölçümün metot ve usullerinin hukuka uygun ve adil biçimde yapılmadığını, nitekim bu ölçüm sonrasında tüm tezgah ve makinaların aynı anda çalıştırılmaya devam edildiğini, bu nedenle ikinci ölçümün dikkate alınmaması gerektiğini, ortamın gürültüye müsait olduğunu ve davacının sürekli risk altında bulunduğunu, riskin varlığının dahi 7,5 saat çalıştırılması için yeterli olduğunu, bu nedenle davacının "Sağlık Kuralları Bakımından Günde Ancak 7,5 Saat veya Daha Az Çalıştırılması Gereken İşler Hakkında Yönetmelik" kapsamında sayılması gerektiğinin tespiti ile işyerinde geçerli Toplu İş Sözleşmeleri hükümleri gereğince hak kazanılan kısa çalışma primi ile fazla çalışma ücret alacaklarına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili; davacının alacak taleplerinin zamanaşımına uğradığını, ... Çevre Analiz Laboratuvarı tarafından işyerinde iş sağlığı ve güvenliği mevzuatına uygun şekilde gürültü seviyesi ölçümleri yapıldığını, ilk olarak Mart 2016 tarihinde yapılan ölçümden sonra gürültü düzeyi limit sınırının üzerinde çıkan fabrika ve atölyelerinin incelenerek düzenlemeye gidildiğini, gürültü çıkaran tezgahlar aynı anda çalıştırılmayacak şekilde iş planlaması yapıldığını, akabinde 21 Ekim-11 Kasım 2016 tarihleri aralığında ikinci defa gürültü ölçümlerinin gerçekleştirildiğini, her iki ölçüm neticesinde de gürültü seviyesi sınır değerinin üzerine çıkan yerlerde çalışanların Mart 2017 tarihinden itibaren 7,5 saat çalıştırılmaya ve Toplu İş Sözleşmesinin 52/C maddesine göre kısa çalışma primi ödenmeye başlandığını, davacının çalıştığı işyerinde gürültü seviyesinin sınır değerlerin altına düştüğünün tespit edildiğini, buna göre davacının yönetmelik kapsamında olmadığını ve alacak taleplerinin yersiz olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti ve Yargılama Süreci:
İlk Derece Mahkemesince, yapılan yargılama sonucunda toplanan deliller, işyerinde gemi mühendisi, fizik mühendisi ve kulak burun boğaz uzmanı doktorun bulunduğu heyet eşliğinde yapılan keşif ve bilirkişi raporlarına dayanılarak, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davalı vekilinin istinaf başvurusunda bulunması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesinin kararını davalı vekili yasal süresi içinde temyiz etmesi üzerine, Dairemizin 25.02.2021 tarihli kararı ile diğer hususlarla birlikte “…Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu, kısa çalışma priminin fazla çalışma süreleri için hesaplanıp hesaplanmadığı konusunda denetime elverişli olmadığından, bu hususta denetime elverişli bilirkişi raporu aldırılmalı sonucuna göre kısa çalışma primi alacağı hesaplanmalıdır. Bu husus gözetilmeden karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-İlk Derece Mahkemesi kararında fazla çalışma ücreti ve kısa çalışma primi alacaklarının bilirkişi raporunda belirlenen ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek faizi ile davalıdan tahsil edilmesine karar verilmiştir. Ne var ki; kısa çalışma primi yönünden toplu iş sözleşmesinde bir ödeme günü belirlenmiş olmadığından bu alacak kalemine dava ve ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmelidir. Öte yandan; fazla çalışma bakımından hükme esas alınan bilirkişi raporunda ayrı ayrı temerrüt tarihleri gösterilmediğinden bu alacak kalemine uygulanacak faizin başlangıç tarihi yönünden hüküm, infaza elverişli değildir.…” gerekçesiyle bozulmuş, İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Bozmadan sonra verilen karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bendlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında mahkemece bozma ilamına uygun karar tesis edilip edilmediği konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Vermiş olduğu bir hüküm Yargıtay tarafından bozulan ve Yargıtay’ın bu bozma kararına gerek iradi ve gerekse kanuni şekilde uymuş olan yerel Mahkeme, bozma kararı doğrultusunda inceleme yapmak ve hüküm kurmak zorundadır. Bozma ilamına uyulduğunda, bozma kararı lehine olan taraf için usuli kazanılmış hak oluşturduğundan, Mahkemece bozma gereklerinin yerine getirilerek karar verilmesi zorunludur.
Somut olayda; İlk Derece Mahkemesi tarafından bozma sonrası yapılan yargılamada, 18.11.2021 tarihli ek bilirkişi raporu alınmış olup, söz konusu raporda ilgili dönem Toplu İş Sözleşmesinin bazı maddeleri de belirtilmek suretiyle bozma öncesi alınan kök raporda yapılan hesaplamaların hatalı olmadığı açıklanmıştır. İlk Derece Mahkemesi tarafından fazla çalışma ücreti talebi yönünden gerek söz konusu ek rapor gerekse puantaj kayıtlarına göre yapılan değerlendirmede, davacının bordrolarda görünen fiili çalışma süresine göre belirlendiği anlaşılan % 14 kısa çalışma primi alacağının günlük 7,5 saati aşan fazla çalışma süresine isabet eden kısmının da fazla çalışma ücret alacağından mahsup edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Hal böyle olmakla birlikte, gerek kök raporda gerekse ek raporda davacının bordrolarda görünen fiili çalışma süresine göre belirlendiği anlaşılan % 14 kısa çalışma primi alacağının günlük 7,5 saati aşan fazla çalışma süresine isabet eden kısmının fazla çalışma ücret alacağından mahsup edilmediği anlaşılmaktadır. Bu itibarla İlk Derece Mahkemesince bozma gerekleri yerine getirilmemiş olup, Mahkemece yapılacak iş; gerekirse yeni bir bilirkişiden rapor almak suretiyle sonuca gitmekten ibarettir.
3-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 281. madde hükmüne göre; taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler.
Somut olayda; bozma sonrası alınan bilirkişi ek raporunun 27.11.2021 tarihinde davalıya tebliğ edildiği anlaşılmakta olup, Mahkemece davalının ek rapora itiraz süresi beklenmeden 29.11.2021 tarihinde davanın sonuçlandırılması hatalıdır.
4-İlk Derece Mahkemesi tarafından bozma sonrası yapılan yargılama sonucunda; davacının istinaf ve temyiz kanun yoluna başvurmadığı, kök bilirkişi raporunda da alacak kalemleri yönünden faiz başlangıç tarihlerinin belirtilmediği ve davacı tarafın bu konuda açık itirazda bulunmayarak davalı lehine usulü kazanılmış hak oluşturduğu gerekçesiyle fazla çalışma ücreti alacağına dava ve ıslah tarihine göre faize hükmedilmiştir.
Dairemiz bozma ilamında konuyla ilgili olarak, İlk Derece Mahkemesi tarafından fazla çalışma ücreti alacağına bilirkişi raporunda belirlenen ödeme tarihlerinden itibaren faize hükmedilmiş ise de, bilirkişi raporunda bu yönde bir belirleme olmadığından, kararın bu yönüyle infaza elverişli olmadığı belirtilmiştir. Bu durumda bozma öncesi verilen hükmün faiz yönünden infaza elverişli olmama hali mevcut olup, davalı lehine usuli kazanılmış haktan bahsedilemez. Dava konusu fazla çalışma ücreti yönünden toplu iş sözleşmesinin ilgili maddeleri uyarınca ödeme (temerrüt) tarihleri belirlenerek sonuca gidilmelidir. Mahkemece fazla çalışma ücreti alacağına davalı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu gerekçesiyle dava ve ıslah tarihine göre faiz işletilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde davacı tarafa iadesine 22.02.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.