4. Hukuk Dairesi 2016/5648 E. , 2018/4081 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 02/12/2013 gününde verilen dilekçe ile haksız şikayet ve kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 06/10/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, haksız şikayet ve kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili; davalının davacıya olan kişisel husumeti nedeniyle zarar verme kastı ile hareket ederek davacıyı hakaret, özel belgede sahtecilik, sair tehdit ve mala zarar verme suçlarını işlediği iddiasıyla şikayet ettiğini, ... Cumhuriyet Başsavcılığının 2013/1854 soruşturma sayılı dosyası ile yapılan soruşturma sonunda davacı hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, davalının şikayeti sonrasında da oturdukları sitenin sakinlerine davacının bu suçları işlediğini, cezalandırılacağını söylediğini, bu iftiralarını her türlü araçlarla yaydığını, site yöneticisi olmasını da kullanarak site girişlerine astığı yazılarda davacı aleyhine suçlamalarda bulunduğunu, bu şekilde sitede bulunanların iftira niteliğindeki bu yazıları okumasını sağladığını belirterek, uğranılan manevi zararın tazmini isteminde bulunmuştur
Davalı vekili, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, bir takım bilgilendirme yazılarında davacı hakkında kullanılan ifadelerin kişilik haklarına saldırı oluşturduğu, davacı hakkında başlatılan soruşturmanın takipsizlikle sonuçlandığı ve davalının davacıya yönelik iddialarını kanıtlayacak başkaca delil de sunamadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Şikayet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü; Anayasa’nın 36. maddesinde; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup; kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptir.
Anayasa’nın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasa"nın “Temel Haklar ve Hürriyetlerin Niteliği” başlığını taşıyan 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtildikten başka, 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Türk
Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25. maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, BK’nın 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir.
Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikayeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikayet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikayetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır.
Dava dosyasının incelenmesinde; davalı tarafından yapılan şikayet sonucunda davacı hakkında ... Cumhuriyet Başsavcılığının 2013/1854 soruşturma sayılı dosyasında yürütülen soruşturma sonunda bir kısım suçlamalar ile ilgili kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, ancak sitenin bahçesinde bulunan kameranın kablosunu kestiği hususunda kamu davası açıldığı, ... 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/418 esas, 2015/2 karar sayılı dosyasında yapılan yargılama sonunda davalının atılı suçu işlediği sabit olmadığından beraatine karar verildiği, yine davalının eski site yöneticisi olan davacının yönetimde usulsüzlükler yaptığına dair şikayette bulunması üzerine davacı hakkında özel belgede sahtecilik ve hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçlarından yargılanması istemiyle iddianame düzenlendiği ve yargılamanın ... 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/6 esas sayılı dosyasında devam ettiği anlaşılmaktadır.
Dava dilekçesinde, davaya konu olduğu belirtilen yazılardaki bulunan iddialarla ilgili ... 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/6 esas sayılı dosyasında davacı hakkında kamu davası açılmış olması ve davalının şikayeti üzerine ... Cumhuriyet Başsavcılığının 2013/1854 sayılı dosyasında yürütülen soruşturma sonucunda mala zarar verme suçlamasına dair ... 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/418 esas 2015/2 karar sayılı dosyasında davacı hakkında yargılama yapılmış olması, ayrıca davacı tarafından cevaba cevap dilekçesine ekli olarak sunulan 02/12/2013 tarihli “Bilgilendirme” başlıklı yazı ile “Vergi Dairesi Müdürlüğü” başlıklı yazının dava dilekçesindeki isnatlarla ilgili olmayıp iddiayı kuvvetlendirici delil olarak sunulması gözetildiğinde yasal şikayet hakkının kullanıldığı ve davaya konu yazıların kişilik haklarına saldırı oluşturmadığı anlaşılmakla istemin tümden reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş ve bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 10/05/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.