22. Hukuk Dairesi 2013/5652 E. , 2014/4092 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İzmir 2. İş Mahkemesi
TARİHİ : 27/12/2012
NUMARASI : 2010/208-2012/697
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkilinin davalı işyerinde iş sözleşmesinin haksız ve bildirimsiz feshedildiği 04.03.2010 tarihine gözleme ustası olarak çalıştığını, müvekkilinin çalıştığı dönemlerde müvekkilinin fazla çalışma yaptığını ve hatta tüm dini ve milli bayram tatillerinde çalıştığını çalışmaların karşılıklarının ödenmediği gibi hak ettiği izinlerin karşılıklarının da ödenmediğini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 1.000,00 TL. kıdem tazminatı, 1.000,00 TL.ihbar tazminatı, 500,00 TL.yıllık izin ücreti, 250,00 TL dini ve milli bayram çalışma ücreti, 500,00 TL fazla çalışma ücreti alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, akdin feshinden sonra davacıya Ziraat Bankası Balçova Şubesindeki hesabına 3.122,40 TL net kıdem tazminatı ile 1.188,60 TL net ihbar tazminatı ödemesinin yapıldığını davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece davacının iş sözleşmesinin kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanacak şekilde sonlandığının talep edilen alacakların ödendiğinin davalı tarafından ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Taraflar arasında uyuşmazlık davalıların ıslah dilekçesine karşı süresinde ve usulüne uygun zamanaşımı definde bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Cevap dilekçesinde zamanaşımı defi ileri sürülmemiş ya da süresi içinde cevap dilekçesi verilmemişse ilerleyen aşamalarda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 141/2 maddesi uyarınca zamanaşımı defi davacının açık muvafakati ile yapılabilir.
1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu yürürlükte iken süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı define davacı taraf süre yönünden hemen ve açıkça karşı çıkmamışsa (suskun kalınmışsa) zamanaşımı defi geçerli sayılmakta iken, 6100 sayılı Hukuk
Muhakemeleri Kanunu’nun uygulandığı dönemde süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı definin geçerli sayılabilmesi için davacının açıkça muvafakat etmesi gerekir. Başka bir anlatımla 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamalar bakımından süre geçtikten sonra ileri sürülen zamanaşımı define davacı taraf muvafakat etmez ise zamanaşımı defi dikkate alınmaz.
Somut olayda davacı vekili davasını 27.11.2012 tarihli dilekçesiyle ıslah etmiştir. davalı vekilinin 11.12.2012 dilekçe ile ıslah dilekçesine zamanaşımı itirazında bulunduğu, mahkemece celse arasında dosyanın zamanaşımı itirazı değerlendirilmek üzere bilirkişiye verildiği, bilirkişiden bu doğrultuda ek rapor alındığı, celse arasında davacı vekilinin 21.12.2012 tarihli dilekçe ile zamanaşımı dikkate alınarak hesaplama yapılan ek rapora itiraz ettiği, davalının zamanaşımı def"ine açıkça muvafakat etmediği anlaşılmaktadır. Mahkemece davacının bu itirazı yerinde bulunmayarak ıslahtan sonraki zamanaşımı itirazına göre hesaplama yapılan bilirkişi raporu doğrultusunda alacak miktarlarına karar verilmiştir. 6100 sayılı Kanun"un 141. maddesi uyarınca süresi geçtikten sonra yapılan zamanaşımı def"ine karşı davacı açıkca muvafakat etmediğinden zamanaşımı def"inin dikkate alınmaması gereklidir.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan sebeple BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek olması halinde ilgiliye iadesine, 27.02.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.