3. Hukuk Dairesi 2017/5809 E. , 2019/2118 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalının kiracı olduğu prefabrik binada 03/03/2015 tarihinde meydana gelen yangın neticesinde davacıya ait B1, B2 ve A2 bağımsız bölümlerde zarar meydana geldiğini, ... 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/18 değişik iş sayılı dosyasında yangının ısıtıcıların açık bırakılarak tekstil ürünlerinin ısıdan kaynaklı yanmasıyla meydana geldiğinin tespit edildiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 260.000 TL zararın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi, ihtar ve tespit giderleri ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesine talep ve dava etmiş, yargılama sırasında alacağın 100.000 TL"lik kısmını dava açtıktan sonra karşı tarafın sigorta şirketinden karşıladıklarını, 160.000 TL alacağın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep ettiklerini belirtmiştir.
Davalı; yangının nedeninin elektrik kaçağı olduğunu, kendisine yüklenebilecek bir kusur bulunmadığını, kendisinin de olaydan büyük bir maddi zarara uğradığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; davanın kabulü ile 160.000 TL alacağın olay tarihi olan 03/03/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Dava, yangın nedeni ile uğranılan maddi zararın tazmini istemine ilişkindir.
HMK 266.maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her halde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir.
HMK’nun 281. maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme yaptırabileceği açıklanmıştır
Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.
Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hâkim çelişkiyi gidermeden karar veremez.
Somut olayda, ... 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/18 değişik iş sayılı dosyasında alınan Elektrik Mühendisi bilirkişinin hazırladığı raporda; yangının elektriksel kısa devre sonucu değil, ısıtıcıların açık bırakılarak tekstil ürünlerinin ısıdan kaynaklı yanmasıyla oluştuğu tespit edilmiştir. Mahkemece talimat yoluyla alınan 19.10.2015 tarihli Elektrik Elektronik Mühendisi bilirkişinin hazırladığı raporda; tespit dosyasındaki görüşlere de atıf yapılarak, yangının elektriksel kısa devre sonucu değil, ısıtıcıların açık bırakılarak tekstil ürünlerinn ısıdan kaynaklı yanması ile oluştuğu, davacı mülk sahibinin yangının meydana gelmesinde kusursuz olduğu, davalı kiracının yangının meydana gelmesinde %100 oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir.
Diğer taraftan dava konusu olaya ilişkin yangın raporunda; tekstil deposu içindeki elektrik panosu kablolarının kısa devre yaparak çevresindeki tekstil ürünlerini tutuşturması sonucu çıktığı kanısına varılmıştır.
Konu ile ilgili olarak ... Cumhuriyet Başsavcılığının 14.05.2015 tarihli 2015/7663 Sor. sayılı kararı ile binada çıkan yangının kasten gerçekleştirilmediği, elektrik kontağı nedeniyle çıktığı, kimseye kusur yüklenemeyeceği sonucuna varılarak kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Davalı tarafın talebi üzerine yapılan delil tespitine ilişkin ... 3.Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/232 D.iş sayılı dosyasında 3 İş Güvenliği Uzmanı, 1 İnşaat Mühendisi, 1 SMMM bilirkişi heyetinin hazırladığı raporda; yangının, elektrik panosundaki kablolarda meydana gelen izolasyon hatasından dolayı kabloların yanması ve çevresindeki tekstil ürünlerini tutuşturması sonucu oluştuğu kanaatine varılmıştır.
Mahkemece 19.10.2015 tarihli rapor esas alınarak hüküm kurulmuş ise de, dosya kapsamında bulunan bilirkişi raporları arasında çelişki bulunmakta olup, mahkemece bilirkişi raporları, yangın raporu ile soruşturma dosyasındaki rapor arasındaki çelişkiler giderilmeden hüküm kurulmuştur.
Hâl böyle olunca, mahkemece; yukarıda açıklanan maddî ve hukukî olgular gözetilerek, öncelikle dosyanın önceki bilirkişiler dışında uzman üçlü bilirkişi kuruluna verilmesi, itirazları karşılayacak nitelikte ve raporlar ve dosya kapsamındaki tespitler arasındaki çelişkiyi giderecek şekilde, somut verilere dayalı, gerekçeli taraf ve Yargıtay denetimine elverişli bilirkişi raporu alınması, hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
2-) Yargılama sırasında 06.07.2015 tarihli celsede davacı taraf; alacağın 100.000 TL"lik kısmını dava açtıktan sonra karşı tarafın sigorta şirketinden karşıladıklarını, 160.000 TL alacağın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep ettiklerini belirttiğine göre, 100.000 TL"lik kısım yönünden davanın konusuz kaldığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle, yargılama sırasında tahsil edilmiş olan miktar yönünden davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, bu konu hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmemesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci ve ikinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/03/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.