10. Hukuk Dairesi 2010/11418 E. , 2012/915 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, davacının prim borçları nedeniyle ..... almakta olduğu yaşlılık aylığına konulan haczin kaldırılması istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne şeklinde karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Somut olayda; Kurum tarafından prim alacağının tahsili amacıyla davacı hakkında takip yapıldığı, ödeme emrinin davacıya usulüne uygun olarak tebliğ edildiği ve 07.12.2009 tarihli haciz bildirisi ile davacının maaşından 1/4 oranında kesinti yapıldığı anlaşılmaktadır.
Sosyal güvenlik; niteliği gereği kamu hukuku alanına girmekte olup, hayatın çeşitli sosyal riskleri karşısında topluma, insan onuruna yaraşır asgari yaşam düzeyi sağlamayı amaçladığından, ücretler ile sigortalıların ve ölümleri durumunda hak sahiplerinin sosyal sigorta haklarının dokunulmaz olması sağlanarak, ücret ve sosyal sigorta yardımlarının olanaklı olduğu ölçüde, anılan kişilerin ellerine geçmesi ve kendileri ile geçimini sağlamak zorunda olduklarının gereksinimlerini sağlamaları için kanun koyucu tarafından bazı düzenlemeler yapılmıştır. Bu kapsamda; davanın yasal dayanağı olan, “Sigorta yardımlarının haczedilemeyeceği” başlığını taşıyan, 1479 sayılı Yasanın 67. maddesi "Bu Kanun gereğince bağlanacak aylıklar, nafaka borçları dışında, haciz veya başkasına devir ve temlik edilemez" hükmünü içermekte ise de; Yasanın anılan maddesi, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası"nın 106. maddesi ile 01.10.2008 tarihi itibariyle yürürlükten kaldırılmıştır. 5510 sayılı Yasa"nın “Devir, temlik, haciz ve Kurum alacaklarında zamanaşımı” başlıklı 93. maddesinde, "sigortalıların aylıklarının, 88. maddeye göre takip ve tahsili gereken alacaklar ile nafaka borçları dışında haczedilemeyeceği" hüküm altına alınarak, Kuruma, 88. madde kapsamındaki alacakların takip ve tahsilinde yaşlılık aylıkları üzerinde haciz işlemi uygulayabilme olanak ve yetkisi verilmiştir. Belirtilmelidir ki; “Primlerin ödenmesi” başlığını taşıyan 88. maddede, kısa ve uzun vadeli sigorta kolları ile genel sağlık sigortası üzerinden ödenecek primler hakkındaki düzenlemeler yer almakta olup, bu kapsamda süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacakların Kurum tarafından 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Yasa hükümleri gereğince tahsil edileceği belirtilmektedir.
Kanunların zaman bakımından yürürlüğü konusundaki temel kural, geleceğe etkililiktir. Başka bir anlatımla, her kanun, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren derhal hukuksal sonuçlarını doğurmaya başlar ve bu tarihten sonra meydana gelen olaylara ve ilişkilere uygulanır. Bu kuralın doğal sonucu, kanunların yürürlüğe girmelerinden önceki olayları etkilememesi, eş deyişle geriye yürümemesidir. Kuralın istisnalarından birini, geçmişe etkililik konusunda ilgili kanunda açık hüküm bulunması oluşturduğu gibi, öğreti ve uygulamada, kamu düzeni ve genel ahlaka ilişkin kurallar ile yargılama hukukunu düzenleyen kanunların da geçmişe etkili olacakları, dolayısıyla, sözü edilen kuralın istisnaları arasında bulundukları kabul edilmekte olup, bir önceki paragrafta belirtilen yasal değişiklik, anılan istisnalardan herhangi birinin kapsamında bulunmamaktadır.
Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde eldeki davada; haciz bildirisinin düzenlendiği 07.12.2009 tarihi itibarıyla yürürlükte olan yasal düzenleme gereğince, sigorta primlerinin tahsili amacıyla davalı Kurumca başlatılan takipler yönünden yaşlılık aylıkları üzerinde haciz işleminin gerçekleştirilebileceği belirgin olduğundan davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi,
Kabule göre de, hacze konu yaşlılık aylığının 1479 sayılı Yasa hükümleri gereğince bağlandığından davanın yasal dayanağı, 5510 sayılı Yasa"nın 106. maddesi ile yürürlükten kaldırılan 1479 sayılı Yasa"nın 67. maddesi olduğu halde, Mahkemece yanılgılı değerlendirme sonucunda 506 sayılı Yasanın 121. maddesi olarak kabulü, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 24.01.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.