9. Ceza Dairesi 2020/1914 E. , 2020/1333 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Tefecilik yapmak
Hüküm : Beraat, Mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
A-Sanık ... hakkında verilen beraat kararına yönelik katılan kurum vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Delilleri takdir ve gerekçesi gösterilmek suretiyle verilen beraat hükmü usul ve kanuna uygun olduğundan yerinde görülmeyen katılan Hazine vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,
B-Sanık ... hakkında mahkumiyet kararına yönelik sanık müdafiinin temyiz itirazlarının incelenmesinde:
1-5237 sayılı TCK"nın 61.maddesi uyarınca hakim somut olayda, suçun işleniş biçimini, suç işlenmesinde kullanılan araçları suçun işlendiği zaman ve yeri, suç konusunun önem ve değerini, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığını, failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığını ve failin güttüğü amaç ve saiki göz önünde bulundurarak, işlenen suçun kanuni tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında temel cezayı belirler. 5237 sayılı TCK"nın "Adalet ve kanun önünde eşitlik ilkesi" başlıklı 3/1.maddesi uyarınca suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur. Kanunda öngörülen alt ve üst sınır arasında temel cezayı belirlemek hakimin takdir ve değerlendirme yetkisi içinde ise de; Anayasanın 141, 5271 sayılı CMK"nın 34, 230 ve 289.maddeleri uyarınca hükümde bu takdirin denetimine olanak sağlayacak biçimde, sözü edilen ilke ve hükümlere uygun, dosya içeriği ile uyumlu yasal ve yeterli gerekçesinin gösterilmesi zorunludur. Yasa metinlerdeki ifadelerin tekrarı bu metinlerdeki genel nitelikli ölçütler somut olaya ve failine özgülenmediği takdirde yeterli bir gerekçe değildir. Bu açıklamalar ışığında, sanığın tefecilik suçunu işlediğinin iddia ve kabul edildiği olayda; somut olarak gerekçeleri açıklanmadan, gerekçede tartışılmadan "suçun sebep ve saikleri, işleniş biçimi, işlendiği yer " şeklinde bir kısım yasal ibarelerin tekrarı ile yetinilip yetersiz gerekçe ile alt sınırdan uzaklaşılmak suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
2-Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26/04/2016 gün ve 2014/118 Esas, 2016/208 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, tefecilik suçu ile korunan hukuki yarar ve suçun TCK"nın topluma karşı suçlar bölümünde düzenlenmesi karşısında, bu suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamı, diğer bir ifadeyle kamu olduğu, eylemin belirli bir kişinin zararına olarak işlenmesi halinde bu kişinin mağdur değil, suçtan zarar gören olacağının kabulü gerektiği, bu bağlamda TCK"nın 241.maddesinde düzenlenen tefecilik suçunun kazanç elde etmek amacıyla borç para verilmesiyle oluşacağı, bunu meslek haline getirmenin suçun unsurları içerisinde yer almadığı, değişik zamanlarda ve/veya farklı kişilere karşı tefecilik eylemini zincirleme olarak işleyen sanık hakkında TCK"nın 43.maddesinin uygulanması gerektiği, zincirleme suçlarda son suçun işlendiği günün suç tarihi olduğu, bu itibarla hukuki kesinti oluşturan iddianame tarihinden evvel tüm eylemlerin teselsülün içerisinde değerlendirilmesi, iddianame tarihinden sonraki eylemlerin ise gerçek içtima hükümleri ve varsa kendi içinde teselsül hükümleri değerlendirmek suretiyle karara bağlanması gerekeceği nazara alındığında; dosya içeriği ve UYAP kayıtlarına göre, sanık hakkında aynı suçtan 11/12/2014 tarihli iddianameyle Erzurum 4. Asliye Ceza Mahkemesi"ne açılan davada 2014/569 Esas- 2019/1124 Karar sayılı karar ile sanığın beraatine karar verildiği, kararın istinaf aşamasında olduğu anlaşıldığından, mümkünse davaların birleştirilmesinden, aksi halde söz konusu dosyaların onaylı birer suretinin dosya içine alınmasından sonra, suç ve iddianame tarihlerine göre eylemler arasında hukuki kesinti oluşup oluşmadığının ve zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı ile mükerrer dava olup olmadığının saptanması, zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiğinin belirlenmesi halinde, TCK"nın 3 ve 61. maddeleri de gözetilerek, sanığa TCK"nın 241.maddesi gereğince verilecek cezadan aynı Kanunun 43/1.maddesi uyarınca artırım yapıldıktan sonra belirtilen dava dosyalarından verilen cezanın mahsubu ile oluşur ise aradaki fark kadar cezaya hükmedilmesi, hukuki kesintinin gerçekleşmesi halinde ise ayrı ceza verilmesi gerektiği, suç tarihinin zamanaşımı hükümlerinin uygulanma koşullarının belirlenmesi açısından önemli olduğu nazara alınarak, müşteki ... ile sanığın hazırlık beyanları ile yargılama aşamasındaki beyanları ve dosya içerisinde bulunan senet fotokopileri incelendiğinde kazanç elde etmek amacıyla ödünç paranın verildiği iddia edilen tarihler konusunda farklılıklar olduğu ya da belirlenebilir nitelikte olmadığı, maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması ve suç tarihinin tespiti açısından sanığın ve müştekinin yeniden beyanlarına başvurularak, tefeciliğe konu paranın hangi tarihlerde alındığı, miktarı ve faiz kararlaştırılıp kararlaştırılmadığı hususları kendilerine ayrıntılı olarak sorularak tespit edilmesi, sanığın alacaklı olduğu icra takip dosyalarının tespitiyle varsa takip borçlularının tanık sıfatıyla dinlenilmesi, sanığın tefecilik yapıp yapmadığına yönelik gizli ve detaylı bir kolluk araştırması yapılmasından sonra sanığın hukuki durumunun değerlendirilmeden eksik araştırma ve yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
2-Kabule göre de;
a)Bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda aynı kişiye karşı birden fazla işlenerek kazanç elde etmek amacıyla ödünç para veren sanık hakkında zincirleme şekilde tefecilik suç hükümlerini düzenleyen TCK"nın 43/1. maddesinin uygulanmaması,
b)TCK"nın 62. maddesi uyarınca, sanığın geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama süresindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki etkileri gibi hususları içeren takdiri indirim nedenlerinin varlığı tartışılıp karar yerinde gösterilmeden karar verilmesi,
c)Sanık hakkında hükmolunan adli para cezasının ödenmemesi halinde ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrilmesine karar verilmesi,
d)5237 sayılı TCK’nın 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
e)Sanık hakkında mahkumiyet hükmü kurulmuş olması ve suçtan zarar gören Hazine"nin davaya katılmasına karar verilmiş olması nedeniyle Hazine lehine karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre vekalet ücretine hükmedilmemesi,
Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK"nın 321 ve 326/son maddeleri uyarınca hükmün BOZULMASINA, 07/10/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.