14. Hukuk Dairesi Esas No: 2019/4575 Karar No: 2019/8321 Karar Tarihi: 05.12.2019
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2019/4575 Esas 2019/8321 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davanın konusu, önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil talebidir. Davacı, paydaşı olduğu taşınmazdaki davalı adına kayıtlı hissenin ön alım hakkı sebebiyle iptali ile davacı adına tescilini talep etmiştir. Davalı, fiili taksim iddiasında bulunarak davanın reddini savunmuştur. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir ancak davalının fiili taksim savunmasının araştırılması gerektiği belirtilerek kararın bozulmasına karar verilmiştir. Kararda, önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır ve bu hakkın satışın yapıldığı anda kullanılabilir hale geldiği belirtilmektedir. Ayrıca, fiili taksim savunması davanın her aşamasında ileri sürülebilir ve araştırılması gerektiği vurgulanmıştır. Kararda geçen kanun maddeleri ise Türk Medeni Kanunu'nun 2. maddesi ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 259/2 maddesidir.
14. Hukuk Dairesi 2019/4575 E. , 2019/8321 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 10/04/2014 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkına dayanan tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 25/12/2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili ve katılma yolu ile davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _ K A R A R _ Dava, önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Davacı vekili, müvekkilinin paydaşı olduğu 65 parsel sayılı taşınmazdaki davalı adına kayıtlı hissenin ön alım hakkı sebebiyle iptali ile davacı adına tescilini talep etmiştir. Davalı, fiili taksim iddiasında bulunarak davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalı vekili ve katılma yolu ile davacı vekili temyiz etmiştir. 1)Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. 2)Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir. Önalım davasına konu paya ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir. Somut olaya gelince; davacının önalım hakkına dayanarak tapu iptali ve tescil talep ettiği, davalı vekili tarafından cevap dilekçesi ile fiili taksim savunmasında bulunulduğu ve temyiz aşamasında taşınmazın paydaşlar arasında taksim edilip edilmediği konusunun araştırılmadığını ileri sürdüğü, mahkemece, taşınmaz başında keşif yapıldığı ancak taşınmazda fiili taksim olup olmadığı hususunun açıklığa kavuşturulmadığı, davalının fiili taksim savunması hakkında yeterli araştırma yapılmadan davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır. Yukarıdaki ilkede açıklandığı üzere, fiili taksim savunması davanın her aşamasında ileri sürülebilir. Davalının ileri sürdüğü fiili taksim savunmasının araştırılması gerektiğinden, mahkemece yerinde keşif yapılarak, HMK 259/2 maddesi gereğince tarafların tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli, tüm taraf delilleri toplanıp özellikle zeminde davacının ve davalıya pay satan ...’nin kullandığı yer olup olmadığı, bu bölümlerin kullanımına itirazın bulunup bulunmadığı hususu üzerinde durulmalı, varsa çelişkili beyanlar giderilerek, tanıklar ve taraflarca gösterilecek yerler fen bilirkişisi tarafından düzenlenecek krokide denetime elverişli şekilde işaretlenmek suretiyle eylemli paylaşım olup olmadığı tespit edilmeli ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Açıklanan nedenlerle davalının fiili taksim savunması konusunda yukarıda açıklanan ilkelere göre araştırma yapılması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1.) bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2.) bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlaraa iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.12.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.