Esas No: 2017/3156
Karar No: 2018/3732
Kasten öldürme - 6136 sayılı Yasaya muhalefet - Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2017/3156 Esas 2018/3732 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kasten öldürme, 6136 sayılı Yasaya muhalefet
HÜKÜM : TCK.nun 81, 29, 62, 53. maddeleri uyarınca 10 yıl hapis cezası,
6136 sayılı Yasanın 13/1, TCK.nun 62, 50/1-a maddeleri uyarınca 6000.TL ve 500.TL adli para cezası.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanık ...’in, maktul ...’e yönelik eylemi ile 6136 sayılı Yasaya muhalefet suçlarının sübutu kabul, sanığın maktule yönelik eylemi hariç olmak üzere oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suç niteliği tayin, takdire ilişen cezayı azaltıcı sebebin nitelik ve derecesi takdir kılınmış, savunmaları inandırıcı gerekçelerle değerlendirilip reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümlerde düzeltme ve bozma nedenleri dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık ... müdafilerinin; eksik incelemeye, delillerin hatalı değerlendirildiğine, 6136 sayılı Yasaya muhalefetten verilen cezanın seçenek yaptırımlara çevrilmediğine vesaireye ilişkin ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle;
Sanık ...’in 6136 sayılı Yasaya muhalefet suçu yönünden;
Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih, 2014/140 esas ve 2015/85 sayılı kararı ile TCK"nun 53. maddesinin iptal edilen bölümleri nazara alındığında mahkemenin bu madde ile yaptığı uygulama kanuna aykırı ise de, bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, CMUK"nun 322. maddesinin tanıdığı yetkiye dayanılarak hüküm fıkrasının mahsus bölümünde yer alan TCK"nun 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün "Anayasa Mahkemesinin iptal kararındaki hususlar gözetilerek TCK"nun 53/1-2-3. maddelerinin tatbikine" şeklinde değiştirilmesine karar verilmek suretiyle DÜZELTİLEN hükmün tebliğnamedeki düşünce gibi ONANMASINA,
Sanık ...’in, maktul ...’e yönelik kasten öldürme suçu yönünden yapılan incelemede;
Oluşa ve dosya içeriğine ve tanık anlatımlarına göre; maktulün, tanık.....’in kız kardeşiyle evli olduğu, tanık.....’in, sanık ...’den olan alacağını alamadığını konuşulduğu bir ortamda bulunan maktulün bu alacağı almak amacıyla olaydan önce birkaç kere sanığı aradığı, bürosuna giderek tehdit ettiği, ancak bu konunun adli merciilere yansımadığı, olay günü maktulün yine bu alacak meselesini konuşmak üzere sanığın işyerine gittiği, misafirleri olan sanığın maktulü ofisine alıp misafirlerinin gitmesine kadar müsaade etmesini istediği, misafirlerin gitmesinin ardından maktulün sanığın masasının önüne gelerek sanığın kravatından tuttuğu, karşılıklı birbirlerini darp ettikleri, bu sırada sanığın telefonuyla birini aradığı ve sanığın işyerinde olduğunu, onu öldüreceğini söylediği, telefonu kapattıktan sonra sanığın aksi ispatlanamayan savunmasına göre, maktulün dışarı çıkarak aracına yöneldiği ve silahla işyerine döndüğü, sanığa seni vuracağım diyerek silahı sanığın ağzına soktuğu, bu sırada sanığın maktulü eliyle iterek engel olmaya çalıştığı, bunun üzerine maktulün silahı bu kez sanığın kafasına dayadığı, sanığın tekrar eliyle engel olmaya çalıştığı, bunun üzerine korkuya kapılan sanığın belinde bulunan silahını çıkararak önce iki el diz kapaklarına doğru, daha sonrada rastgele ateş ederek maktulü öldürdüğü olayda; olay yeri inceleme tutanağında da anlaşıldığı üzere maktulün sırt bölümü çevrildiğinde, bel kısmına gelecek şekilde boşta horozu inik 1 adet tabancanın olduğu, yatağında mermi olmayan tabancanın şarjöründe ise 4 adet mermi olduğunun görüldüğü; yine tanık .....’in beyanlarında; sanığın olay günü kendisini arayarak "baba gel bu şerefsizin ağzına silahı soktum, bak parayı nasıl alıyorum" dediği, tanığın beyanının telefon görüşme kayıtlarından da sabit olduğu, bu şekilde öldürüleceği korkusuna kapılan sanığın, üzerinde taşıdığı ruhsatsız tabancasını çıkararak, maktulün eylemlerinin devamı sırasında maktule ateş ettiği olayda; sanığın meşru savunmada mazur görülebilecek bir heyecan, korku veya telaştan dolayı sınırı aştığı kabul edilerek 5237 sayılı TCK.nun 27/2. maddesi uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına kararı verilmesi yerine, yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
Yasaya aykırı olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmekle, hükmün tebliğnamedeki düşünceye kısmen aykırı olarak BOZULMASINA, bozma sebebi gözetilerek sanığın bu suçtan TAHLİYESİNE, başka bir suçtan tutuklu ve hükümlü değil ise Cumhuriyet Başsavcılığına yazı yazılmasına, sayın Üye ...’ın hükmün onanmasına yönelik karşı oyu ve oyçokluğuyla, 26/09/2018 gününde karar verildi.
KARŞI OY:
Kasten insan öldürme suçundan, TCK’nın 81/1, 29/1. maddelerinin uygulanarak cezalandırılması için açılan davada, yerel Mahkeme sanığın haksız tahrik altında kasten insan öldürme suçunu işlediğini kabul ederek 10 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar vermiştir.
Sanık hakkında verilen mahkumiyet kararının, sanık müdafii tarafından temyizi üzerine, dosyayı inceleyen Dairemizin sayın çoğunluğu, suçun TCK’nın 27/2. maddesi kapsamında işlendiğini kabul ederek yerel Mahkeme hükmünün bozulmasına karar vermiştir. Dairemizin sayın çoğunluğunun bu kararına, suçun tahrik altında kasten öldürme kapsamında kaldığı ve yerel Mahkeme hükmünün onanması gerektiği düşüncesinde olduğumdan katılmıyorum.
Şöyle ki:
Sanık Çerkezköy ilçesinde müteahhitlik yapan bir kişidir. Çerkezköy ilçesinde ... ve ...’ye ait olan bir arsanın müteahhitliğini yapmıştır. ... ise maktulün kız kardeşi ile evli olup, sanığın müteahhitliğini yaptığı binaların yapı denetim sorumlusudur. Yapı denetim sorumlusu olan ...’in bu işten dolayı sanıktan 130.000. TL alacağı kalmıştır. ... değişik zamanlarda bu alacağını istemiş ancak sanık borcunu ödememiştir. Borcun ...’e ödenmemiş olması nedeniyle ... tutanakları imzalamamış bu yüzden binaların iskan ruhsatı alınamamıştır. İskan ruhsatının alınamaması nedeniyle toprak sahipleri ... ve ... mağdur olmuşlardır. ..., ..., ... ve sanık değişik zamanlarda bir araya gelmişler ancak sanık nakit sıkışıklığı olduğunu gerekçe göstererek borcunu ödememiştir. Yapı denetim sorumlusu ...’in kaynı olan maktul bu alacağı almak istemiş bu amaçla değişik zamanlarda sanıktan bu parayı istemiştir.
Maktulü söz konusu alacağı alması için ... ya da ...’in hangisinin yönlendirdiği bilinememekle birlikte maktulün telefon görüşme dökümlerine göre olay günü 3 kez..... ile 2 kez de ...... ile görüştüğü sabittir. Bu delillere göre maktulün bu alacağı almak amacıyla olay yerine gitmiş olduğu anlaşılmaktadır.
Dairemiz kararında; “Oluşa ve dosya içeriğine ve tanık anlatımlarına göre; maktulün, tanık.....’in kız kardeşiyle evli olduğu, tanık.....’in, sanık ...’den olan alacağını alamadığının konuşulduğu bir ortamda bulunan maktulün bu alacağı almak amacıyla olaydan önce birkaç kere sanığı aradığı, bürosuna giderek tehdit ettiği, ancak bu konunun adli merciilere yansımadığı, olay günü maktulün yine bu alacak meselesini konuşmak üzere sanığın işyerine gittiği, misafirleri olan sanığın maktulü ofisine alıp misafirlerinin gitmesine kadar müsaade etmesini istediği, misafirlerin gitmesinin ardından maktulün sanığın masasının önüne gelerek sanığın kravatından tuttuğu, karşılıklı birbirlerini darp ettikleri, bu sırada sanığın telefonuyla birini aradığı ve sanığın işyerinde olduğunu, onu öldüreceğini söylediği, telefonu kapattıktan sonra sanığın aksi ispatlanamayan savunmasına göre, maktulün dışarı çıkarak aracına yöneldiği ve silahla işyerine döndüğü, sanığa seni vuracağım diyerek silahı sanığın ağzına soktuğu, bu sırada sanığın maktulü eliyle iterek engel olmaya çalıştığı, bunun üzerine maktulün silahı bu kez sanığın kafasına dayadığı, sanığın tekrar eliyle engel olmaya çalıştığı, bunun üzerine korkuya kapılan sanığın belinde bulunan silahını çıkararak önce iki el diz kapaklarına doğru, daha sonrada rastgele ateş ederek maktulü öldürdüğü olayda; olay yeri inceleme tutanağından da anlaşıldığı üzere maktulün sırt bölümü çevrildiğinde, bel kısmına gelecek şekilde boşta horozu inik 1 adet tabancanın olduğu, yatağında mermi olmayan tabancanın şarjöründe ise 4 adet mermi olduğunun görüldüğü; yine tanık .....’in beyanlarında; sanığın olay günü kendisini arayarak "baba gel bu şerefsizin ağzına silahı soktum, bak parayı nasıl alıyorum" dediği, tanığın beyanının telefon görüşme kayıtlarından da sabit olduğu, bu şekilde öldürüleceği korkusuna kapılan sanığın, üzerinde taşıdığı ruhsatsız tabancasını çıkararak, maktulün eylemlerinin devamı sırasında maktule ateş ettiği olayda; sanığın meşru savunmada mazur görülebilecek bir heyecan, korku veya telaştan dolayı sınırı aştığı kabul edilerek 5237 sayılı TCK.nun 27/2. maddesi uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına kararı verilmesi yerine, yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,” denilmek suretiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Dairemizin bu kararında olayın kabul ediliş şekline katılmanın mümkün olmadığını aşağıda yazacağım paragraflarda anlatacağım.
Suçun işlendiği tarih 13/02/2015 olup, sanık 23/02/2015 tarihinde 3 avukatı ile doğrudan Çerkezköy Cumhuriyet Başsavcılığına gelerek teslim olmuş ifadesini Cumhuriyet Savcılığında vermek istediğini söylemiştir.
Sanık Cumhuriyet Savcılığındaki beyanında; “Ben ... 13/02/2015 tarihinde Çerkezköy İstasyon Mahallesi Cengiz Topel Caddesi ...... Konakları satış ofisinde meydana gelen maktul ...’in öldürülmesi ile ilgili kendi rızam ile teslim olmaya geldim. İlk defa Cumhuriyet Başsavcılığına müracaat ettim.
Kolluğa müracaat etmedim. İfademi benimle birlikte gelen 3 avukatım ile birlikte vermek istiyorum.
Ben müteahhitlik işi ile uğraşırım olayın gerçekleştiği ...... konutlar satış ofisi benimdir. ...... konutların müteahhitliğini de ben yaptım.
Olay tarihinden yaklaşık 3 ay kadar önce ...... konutlarının arsa sahibi olan ... benim ...... konutları satış ofisime geldi ve işimizle ilgili konuşmaya başladık. ...... bana benim belediyeye olan yapı denetim borcumu ödememi söyledi. Bu borç 130 bin TL’dir. Bu borcu ödeyemediğim için ...... konutlarının iskanı alınamıyordu. ...... bana senin paran var buna rağmen bu borcu yatırmıyorsun yalan söylüyorsun adam göndereceğim sandalyeleri kafana vurduracağım kafanı gözünü kırdıracağım dedi. Bende ......’e bu işler bu şekilde çözülmez şu an maddi sıkıntılarım var yakın zamanda çözeceğim dedim. Bu olay sırasında yanımızda kimse yoktu yalnızdık.
Bu tehdit olayından 10 gün sonra adını daha sonradan öğrendiğim ... isimli şahıs benim cep telefonumu aradı. Beni aradığı cep telefonu numaram .....’dır. ...’in telefon numarasını hatırlamıyorum. Tam olarak bu konuşmamın tarihini de hatırlamıyorum......bana telefonda benim yapı denetime olan 130 bin TL olan borcumu belediyeye yatırmamamı kendisine vermemi söyledi. Ben de neden sana vereyim seni tanımıyorum dedim. O da ben kabadayıyım bu parayı bana vereceksin dedi. Beni aradığında ......’in kendisini yönlendirdiğine ilişkin herhangi bir şey söylemedi. İlk defa bu konuşmada ... ile konuştum. Bu konuşmayı yaparken yanımızda kimse yoktu.
Bu telefon görüşmesinden yaklaşık 10 gün sonra ... benim ...... konutları satış ofisime geldi. Kapıyı sert bir şekilde çarparak içeri girdi. Bu 130 bin TL’yi bana vereceksin benim dalağımın birisi yoktur. Bu parayı vermezsen seni öldüreceğim dedi. Bende ona ben bu parayı sana vermem belediyeye yatırırım. Ancak şu an maddi durumun sıkıntılı deyince aramızda kavga çıktı. Birbirimize vurduk. ... benim ofisimdeki masayı ve sandalyeyi dağıttı. Sonra gitti ancak bu bu konu ile ilgili herhangi bir şikayette bulunmadım. Bu tarihte ikimizde yalnızdık. Kimse yoktu.
Bu olaydan da 10 gün sonra ... beni cep telefonumdan aradı. Bana satış ofisinde yalnız kalma ... denen bu serseri seni vuracak dikkat et dedi. ... ile telefon görüşmem de kimse yoktu ... beni telefon ile aradıktan yaklaşık 5 gün sonra benim satış ofisime geldi. ..... bana bu arada da.....denen serseriye dikkat et o adam seni dövecek vuracak dükkanını başına yıkacak dedi. Bu sırada da yanımızda kimse yoktu.
... ile ben bu şekilde görüştükten yaklaşık 5 gün sonra cinayetin gerçekleştiği 13/02/2015 tarihinde ... Eskidji Emlak bürosunda oturuyormuş burada ..., Eskidji Emlak’ın sahibi soyadını hatırlamadığını İlhan isimli şahıs ve ... varmış. Burada ... otururken ben ...’nın emlak ofisine gidip onu öldüreceğim demiş. Bana bunu ... söyledi. (... benim akrabam değildir. ..."e ben daha önce dükkan ve daire sattığım için tanırım. Kendisini yaklaşık 15 yıldır tanırım) ... bunun üzerine durumu bildirmek için birçok kere oğlum ..."yı aramış ve mesaj atmış, mesajında seni aradım ulaşamadım hemen babanın yanına git.....denen serseri babanın yanına gitti babanı yalnız bırakma şeklinde şeyler yazmış. ..... aynı zamanda beni de aramış ama ulaşamamış. Bunları bana ... olaydan sonra söyledi.
13/02/2015 tarihinde saat: 14.30-15.00 civarı ben ...... konutları satış ofisinde misafirlerimle oturuyordum. Misafirlerim .... ve soyadını hatırlamadığım ...."in ortağı .... vardı. .... Boyanın ortağıdır. Burası Atatürk caddesinde bulunmaktadır. Bu sırada ... kapıyı çarpıp içeri girdi. Bende bunun üzerine.....misafirlerim var 5 dakika bana müsaade et, yan odaya geç dedim. O da, yan odaya geçti. Misafirlerimi satış ofisinden uğurladım. Bunun üzerine.....koşarak benim odama girdi. Girer girmez hiç bir şey söylemeden benim oturduğum masanın önüne doğru geldi. Ben masamda otururken o da masanın önünde bulunduğu halde benim kravatımı yakaladı ve kendisine doğru çekti. Bu sırada bana yumruk ile vurmaya başladı. Hatta oradaki sandalyelerden birini alıp benim üzerime doğru fırlattı sandalye benim üzerime gelmedi. Yani bu kavgamızda masa ve sandalye devrildi. Bu sırada ben ona kendimi savunmak için vuruyordum. Bir yandan da .....’e bu işler böyle olmaz konuşarak çözülür diyordum. bunun üzerine ... biraz sakinleşti benden uzaklaştı ve cep telefonu ile birini aradı. Ancak kimi aradığını bilmiyorum......karşısındaki kişiye "bu anasını avradını sülalesini sinkaf ettiğim.... dedi, ondan sonra karşı taraftaki şahsa senin dediklerini yaptım dedi ve cinsel içerikli sövmeye devam etti. O telefon ile konuşurken bende masayı sandalyeyi düzeltim. Bunun akabinde.....telefonunu kapattı. Telefonunu benim masanın üzerine bıraktı ve bana senin ananı avradını sinkaf edeceğim ve seni vuracağım dedi. Bunun üzerine dışarı çıktı. Bende pencereden .....’i gördüm. Dışarıda bulunan sedan tipi beyaz Bmv veya Audi marka bir aracın ön kapısını açarak eline bir silah aldı. Silahı alınca sağa sola baktı ve tekrar yanıma geldi. Yanıma gelir gelmez anasını sinkaf ettiğim seni vuracağım dedi ve elindeki silahı ağzıma dayadı. Silah dudaklarımdan içeri girdi bende silahı elimle tutup ittirdim. Bunun üzerine.....silahı kafama dayadı. Tekrar silahı elimle ittim. Bende bunun üzerine korkuya kapılarak kendimi savunmak amacıyla belimde bulunan ruhsatsız tabancamı çıkarttım ve .....’in her iki diz kapağına doğru bir sağ bir sol olmak üzere toplamda iki el ateş ettim. Sonra nereye ateş ettiğimi hatırlamıyorum. Bunun üzerine ... dizlerinin üzerine kapaklandı. Daha sonra yanına doğru yattı ve bu şekilde kaldı. Bundan sonra hiçbir şey yapmadı hiçbir şey de söylemedi. Yaklaşık 5 dakika sonra ben hala ofisteyken omuzlarında siyah paltosu ağzında sigarasıyla ... içeri girdi. Bende ...’e beğendin mi yaptığını senin yüzünden gönderdiğin adam öldü. Benimde ocağım söndü dedim. O da hayır ben göndermedim dedi. ...... bana emniyete ve ambulansa telefon ettin mi dedi. Bende hayır dedim. Ondan sonra ben ve ...... ofisten dışarı çıktık. ...... telefon ile ambulans ve emniyeti aradı. ...... emniyeti aradıktan sonra kaç dedi. Benim aklımda böyle bir şey yoktu. Zaten hayatımda da böyle bir şey yaşamadım. Bu sıra ... arabası ile satış ofisinin civarına geldi. ...... ......’a ambulansın telefonunu sordu. ...... da söyledi. Ben hala kaçmıyordum orada duruyordum. ...... bana hadi kaç dedi. Ben yine kaçmadım. Bu sırada ... bana telefon etti. Bende telefonu açtım. ... bana.....senin dükkanına gelip öldürecek bizim yanımızdan çıktı senin yanına doğru geliyor dedi. Bende ona olan oldu bende onu vurdum dedim. Bu sırada ...... bana ve ......’a hadi gidin diyordu. Bu sırada ...... ofisime girip burada ayrıca bulunan kendi odasından dizüstü bilgisayarını aldı ve aracına bindi. ......’ın neden böyle bir şey yaptığını bilmiyorum. Bende şahsi aracım olan ancak plaka ve modelini hatırlamadığım Hyundai aracıma binip olay yerinden uzaklaştım ve şu anda teslim oldum.
Ben aslında geçen salı günü yani 17/02/2015 tarihinde teslim olacaktım ancak o sırada İstanbul’da bulunmam ve sürekli kar yağışı olması ve yolların kapalı olması ve trafik kazası olması sebebiyle ancak bu gün gelebildim.
Soruşturma konusu olayda kullandığım ruhsatsız silahı da getirdim ancak şu an adliye civarında bulunan park halinde olan bir araçtadır. Alınmasına rızam vardır.
Ben ...’in olay yerinde kullandığı silahı beni vurmasını engellemek için bir kaç kez tutup ittirdim. Bu şekilde nefsimi müdafaa etmeye çalıştım. Bu hususun tespit edilmesi için parmak ve avuç izimin alınarak bu silah ile karşılaştırılmasını istiyorum.
...... konakları sitesi yönetiminde olay yerini, satış ofisini civarını otoparkı ve civarı gören kameralar mevcuttur bu görüntülerde ...’in otoparkta bulunan aracından silahı alıp ofisime girdiğine ilişkin kamera görüntülerinin olduğunu düşünüyorum bu delillerin toplanmasını istiyorum.
Olay anlattığım şekilde oldu. Çok pişmanım. ...’e çok yalvardım. Çok yakardım. ancak öyle bir şey oldu.” demiştir.
Tanık ... davanın bütün aşamalarındaki beyanlarında olayı genel hatlarıyla aynı şekilde anlatmış olup, kollukta alınan beyanında; ...’in sanıktan defalarca alacağını istediğine şahit olduğunu, maktulün ise kendisine 2015 yılının ocak ayının son haftasında sanıktan bu alacağı istediğini anlattığını, sanığın da 05/02/2015 tarihinde parayı ödeyeceğim diye maktule söz verdiğini söylediğini, olay günü saat:15.00 sıralarında cep telefonundan maktulün aradığını, maktulün küfürlü konuşarak bu sizin müteahhit parayı vermiyor bunun a.... koyacağım dediğini, ona neredesin diye sorduğunda....’in yazıhanesindeyim dediğini, bana gelir misin deyince, kötü bir şey olmasın diye tamam sakin ol geliyorum dediğini, olay yerine vardığında sanığın yazıhanesinin kapısının kapalı ancak kilitli olmadığını, kapıyı açıp içeri girdiğinde sanığın maktulün başında olduğunu, sanığın kendisini görünce kapının dış kısmına doğru yürüdüğünü, sanığın anama avradıma küfretti diye bağırdığını, sanığın aracına bindiği sırada oğlu ......’ın araçla geldiğini, oğluna da benim anama avradıma küfretti diye bağırdığını beyan etmiştir.
Tanık ... Cumhuriyet Savcılığında alınan beyanında; “Ben ve ..., ...... konutlarının yapıldığı arsanın toprak sahiplerindeniz. Şüpheli ... ...... konutlarının müteahhidi olup....’in ...’e 130 bin TL yapı denetim hizmetinden kaynaklanan borcu vardı. Bu borç....’indi. Ben ya da başka toprak sahibinin değildi. Aramızdaki sözleşmede bu şekilde idi.
Her ne kadar ... ifadesinde; olay tarihinden yaklaşık bir ay kadar önce....., ben, ... ve ..."in,.....’in ofisinde oturup bu alacak verecek meselesini konuştuğumuzu söylese de ... buraya hiç gelmedi. ... buraya öğrendiğim kadarıyla daha sonradan gelmiş. Ben daha sonradan geldiğimde ... beni telefondan araması suretiyle öğrendim. ... bana....’den olan alacağımızı almamıza yardımcı olun dedi. Bende ona....’den senin ne alacağın var dedim. O da yapı denetimci..... benim kayıbiraderimdir dedi. Ben bunu bilmiyordum dedim. Ben de....’in bu parayı ödemesini istiyorum ama parasının olmadığını düşünüyorum dedim.....’in bizde bu alacaktan dolayı daire olarak teminatı var. Bu yüzden üzerine gitmiyoruz dedim. Sonra telefonu kapattık. Ben ...’i yaklaşık 20 yıldır tanırım kendisi benim hemşehrimdir. Kendisi ile pek samimi olmasakta son dönemde emlak işleri ile ilgili ara sıra görüştük.
13/02/2015 tarihinde sabah saat: 11.00 civarında .....’i aradım..... ile olan işinizi hallettiniz mi diye sordum. Çünkü daha önce telefon görüşmemizde şubatın 5"inde bu parayı .....’in ödeyeceğini söylemişti. Ben de bizim ...... konutlarının iskan problemini halledebilmek için onu aradım. O da bana işim vardı gidemedim. Bu gün öğleden sonra gideceğim dedi. Sonra telefonu kapattık.
13/02/2015 tarihinde saat: 15.07"de.....beni aradı. Beni aradığında aşırı derece bağırarak konuşuyordu. Söylediklerinin bir kısmını anlayamadım.....i kastederek bu a.... koyduğumun çocuğu beni çileden çıkarttı, işin yoksa gel bana yardımcı ol dedi. Telefon ile konuşurken arkadan otomobil sesleri geliyordu. Daha sonradan öğrendiğim kadarıyla.....bu sırada Çerkezköy yeni otogarındaymış. Bana bunu şu an ismini hatırlamadığım bir arkadaşım söyledi. Ona da otogarda çalışan kendisinin beygir.....olarak tanıdığı kişi söylemiş. Ben onun otogarda olduğunu bilmiyordum.....’in ofisinde olduğu düşüncesiyle....’in ofisine gittim. Gitmem yaklaşık 20 dakika sürdü. Oraya gitmemin sebebi aralarındaki tartışmanın büyümesini engellemekti.
Oraya gittiğimde etrafa baktım. İlk önce arabalarını göremedim. Orada olduklarını düşündüm. Daha sonra öğrendiğim kadarıyla arabalarını o gün değiştirmişler. Kontrol etmek amacıyla satış ofisine girdim kapısı kapalıydı ancak kilitli değildi. İçeri girdiğimde....’in ofisinin bulunduğu odada kapının ağzında ... sırt üstü yatıyordu. Yerde çok fazla miktarda kan vardı. Ben bu durumu görünce....’e ne yaptın lan diye bağırdım. Bu sırada ...’in gözünün hafiften açıldığını gördüm. Boğazından hırıltı geliyordu.....’de .....’in başında şok olmuş bir şekilde titreyerek bekliyordu..... benim sesimden irkildi. Benim anama ve avradıma küfretti dedi ve bunları tekrarlayarak dışarı çıktı. Hatırladığım kadarıyla....’in elbiselerinde ya da herhangi bir yerinde boğuşma izi yoktu. Kanda görmedim. Ancak olaydan ötürü bende şok olduğumdan dolayı yanlış hatırlıyor olabilirim..... dışarıda arabasına doğru hareket ederken oğlu ...... ana cadde üzerine park etmiş ve üzerime doğru geldi ne oldu ne oldu diyerek geldi.....’de oğlu ......’a anama avradıma küfretti dedi. Bunun üzerine.... arabasına bindi ve hareket etti. Oğlu benim yanıma geldi. Oğlu bana ne oldu diye soruyordu. Bende şok geçirmiştim. Oğlu ......’a polisin numarası kaç diye sordum ......’da 155 olduğunu söyledi. Bende polisi aradım. Ben polisler ile görüşürken ......’da içeri girdi içeriden bir laptop ve bir dosya aldı. O da aracına binip İstanbul istikametine hareket etti.
.....’in,....’den herhangi bir alacağı yoktur. .....’in....’den alacağı varmış gibi para tahsil etmeye gittiğini düşünüyorum. Onu bu parayı alması için ben göndermedim. Zaten....’in bende teminatı vardır.
Yaklaşık 4 ay kadar önce ben....’in satış ofisine gittim. Gitmemin sebebi ...... konutlarının iskanının hala alınamamasıydı. Çünkü.... işçilerin sigortalarını, iskan parasını ve yapı denetim ücretini ödememişti. Bende.... bu işleri halletmediği ve sürekli yalan söylediği için onunla tartıştım. Ben tansiyon hastasıyım buraya her geldiğimde tansiyonum yükseliyor. Artık bu işlerle ben uğraşmayacağım birini tayin edeceğim dedim ve olay tarihine kadar onu hiç görmedim. Kesinlikle ona hakaret ve tehdit içerikli bir şey söylemedim.
Ben olay yerine vardığımda benim üzerinde şu an gördüğünüz siyah mont vardı. Zaten omuza atılacak bir şey değildir. Ağzımda da sigara yoktu..... bana bu olay senin yüzünden oldu gibi kesinlikle bir şey söylemedi. Zaten olayın şokundaydı. Sürekli anama avradıma sövdü şeklinde sürekli bir şeyler söylüyordu.” demiştir.
Tanık ... Cumhuriyet Savcılığındaki beyanında; “Olay tarihinden yaklaşık bir hafta önce....’in, ...’e borcu olduğunu, bu borç için parayı ödeyemediğini, bunun için..... ile konuşup para yerine daire alması için ikna etmemi rica etti. Bende bunun üzerine.....’in ofisine gittim. Onunla bu konuyu konuştum. Ancak çok sıkışık olduğunu borcu olduğunu, kesinlikle daire kabul edemeyeceğini söyledi. Bundan sonrada tekrar.....’in ofisine gittim. Aynı şekilde....’in problemi hakkında konuştum. O sırada ...’de oradaydı......beni görünce o babacığım diye elime sarıldı. .....’in.....’in eniştesi olduğunu o zaman öğrendim......biz konuşurken eniştem..... 130 bin TL’lik bu alacağı bana devretti. Ben bu parayı....’den alacağım dedi. Gerekirse ağzını burnunu kıracağım ağzına silahı sokacağım bu parayı alacağım dedi. Ben .....’e ne iş yaptığını sordum. O da bana.....’in işlerini takip ediyorum ayrıca emlakçılık yapıyorum dedi. Bende bunun üzerine ona benim Çorlu’da satılık dükkanım var bunu sat o zaman dedim. O da kabul etti. Yanımda bulunan dükkan fotokopisini ona verdim. .....’in bu şekilde konuşması üzerine aynı gün....’in ...... konutlardaki ofisine gittim. Ona .....’in anlattıklarını söyledim. Kendisine dikkat etmesini söyledim.
Bundan da iki gün sonra olaydan bir gün önce perşembe saat:18.00-19.00 arası .....benim dükkanın satış işini konuşmak için benim evime geldi. Bana ödemenin bir kısımını çek ile olacağını söyleyince ben kabul etmedim. Ben onu evden geçirirken kapıda.....bana....’i kastederek o şerefsizden o parayı alacağım dedi.
Olayın olduğu gün 13/02/2015 tarihinde Cumadan önce....’in ofisine gittim......hakkında....’i yeniden uyardım. .....’i ciddiye almasını tedbirini almasını söyledim. O da bana boş ver ısıracak it dişini göstermez dedi. Sonra onun yanından ayrılıp cuma namazına gittim. Namazdan sonra yine yakın olduğu için....’in ofisine gittim. Bu sefer yanımda....’den daire almasına aracılık ettiğim soyadını hatırlamadığım İrfan isimli bir arkadaşım vardı..... ile konuştuktan sonra.... ofisinden ayrıldıktan sonra şu an soyadını hatırlayamadığım ..... isimli emekli öğretmen olan bir arkadaşımın emlak ofisine gittim. O emlak ofisinin adı Eskidji emlaktır. Buranın adresini tam olarak bilmiyorum ama Çerkezköy’de merkezde bulunan postaneye yakındır.
.....’in emlak ofisinde ikimiz sohbet ediyorduk. ... benim yukarıda söylediğim telefon numaramı aradı. Bana bağırarak "o şerefsizi öldürüyorum ağzına silahı soktum” dedi, o şekilde bağırınca yanımdaki arkadaşım ..... de duydu......böyle deyince bende sakın böyle bir şey yapma, yumruk at döv ama silahla bir şey yapma dedim. Bunun üzerine....’in oğlu olan ...’yı en az 3-4 kere aradım. Ancak telefonu meşguldü. Bunun üzerine ......’a mesaj attım. Mesajda da hemen babanın yanına git yazdım. Bu mesaj cep telefonumdadır. Ancak telefon yanımda değildir. En yakın zamanda getireceğim.....’in ifadesinde İlhan diye bahsettiği kişi aslında .....dir. Bunun isimlerini karıştırdığını düşünüyorum. Ayrıca....’in ifadesindeki ben, İlhan (.....) ve ...’in, Eskidji Emlakta oturması ve ...’in,....’i öldüreceğim diyerek dükkandan ayrılması olayı yaşanmadı. ... yukarıda anlattığım gibi beni telefon ile aradı. Tahminimce yanlışlıkla söylemiş.
... beni aradıktan yaklaşık 5 dakika sonra.... beni aradı. Bana "... benim üzerimi başımı yırttı benim anama avradıma çok küfretti ağzıma silah soktu, bende elimin tersiyle silahı ittim. Daha o silahın tetiğine bastı ancak silah ateş almadı. Bende bunun üzerine kendi silahımı alıp ona 3 el ateş ettim, ben kapıdan çıkarken ... geldi. Ona, sana da bunu yapacaktım ama çoluk çocuğuna acıyorum dedim, ben olay yerinden kaçmayacaktım, ...... bana binin arabaya ikinizde buradan gidin dedi". Bu konuşmadan sonra bir daha.... ile görüşemedim. Onları aradım ancak ulaşmaya çalıştım ancak telefonları kapalıydı.
Ben en yakın zamanda ..... isimli arkadaşımı ve cep telefonumu getireceğim. Başkada bir diyeceğim yoktur.” demiştir.
Tanık ... Çerkezköy Cumhuriyet Başsavcılığında 26/02/2015 tarihinde vermiş olduğu beyanında; olayın gerçekleştiği büroda sanık ve ... olduğu halde saat: 14.30 sıralarında otururlarken sanığın ofisinin kapısının sertçe açıldığını, içeriye tanımadığı uzun boylu bir kişinin girdiğini, sanığın ona şu an misafirlerim var sonra konuşalım bekle dediğini, 5 dakika kadar....’in ofisinde oturduktan sonra oradan ayrıldıklarını, ayrılırken maktulün yan odada oturduğunu, buradan ayrıldıktan 10-15 dakika sonra....’in cep telefonundan kendisini arayarak “..... beni öldürmek istedi ama silahı tutukluk yaptı. Bende onu vurdum oğlum ......’a sahip çık” dediğini, bunun üzerine olay yerine gittiğini söylemiştir.
Tanık ... Çerkezköy Cumhuriyet Başsavcılığında 27/02/2015 tarihinde vermiş olduğu beyanında; olay günü maktulün Çerkezköy otogarında yanına geldiğini,....’de 500-600 bin TL alacağım var dediğini, daha sonra ...’i telefonla aradığını, ona alacağımı almama yardım et bu anasını sinkaf ettiğim parayı ödemiyor, onu öldüreceğim, gel adam nasıl öldürülüyormuş gel şeklinde sözler söylediğini, sonra sanığı aradığını, ona telefonda senin ananı sinkaf ederim, bana paramı ver, çocuklarını keserim, seni ibne yaparım, seni alnının çatından vururum dediğini, sanığında bir hafta 10 gün önce sana yüklü bir ödeme yaptım, ben yaşlı bir adamım bunları hak etmiyorum yeter kanımızı emdin dediğini söylemiştir. Tanık Vedat’ın bu beyanlarının, sanığın dahi yüklü ödeme yaptığından ve telefonla arandığından bahsetmemesi, aldırılan TİB kayıtlarına göre, maktulün olay günü sanığı telefonla aramamış olması, sinyal bilgilerine göre de İstanbul’dan olay günü Çerkezköy’e gelen maktulün doğruca sanığın ofisine gittiğinin anlaşılmış olması nedeniyle tamamen uydurma olduğu, ancak tanığın bu beyanlarını maktulün öldürme konusunda kararlı olduğunu ispatlamak ve sanık lehine kullanılması gayesiyle söylemiş olduğu sabittir.
Tanık ... hazırlıktaki beyanında, olay yerine saat 16:00 sıralarında geldiğini, sanığın ana avrat küfür etti bana diyerek iş yerinden çıktığını olay yerinde bulunan tanık ......’ten işittiğini söylemiştir.
Sanığın ve maktulün cep telefonu görüşme dökümleri Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Telekomünikasyon İletişim Başkanlığından alınmış olup bu kayıtlardaki sinyal bilgileri ve görüşme dökümlerine göre, olay günü maktulün İstanbul ilinden hareketle hiç bir yere uğramadan doğruca sanığın ofisine gittiği, ofiste iken iki görüşme yaptığı, ilk olarak tanık ...’i saat: 15.03:58’de arayıp 43 saniye, daha sonra saat: 15.11:59’da tanık ...’i arayıp 17 saniye görüştüğü anlaşılmaktadır. Maktul olay günü yine tanık ...’i saat: 12.03:33’te aramış ve 47 saniye görüşmüştür. Sanık saat: 15.18:54’te oğlu ...’yı arayıp 17 saniye, saat: 15.22:39’da oğlu ... sanığı arayıp 50 saniye, saat: 15:24:38’de sanık ..... adına kayıtlı tanık ...’in kullandığı telefonu arayıp 70 saniye, sanık saat: 15.27:11’de yine oğlu ...’yı arayıp 15 saniye, saat: 15.28:07’de oğlu ... sanığı arayıp 75 saniye, sanık saat: 15.30:34’te Menduf Kesken’i arayıp 20 saniye, sanık saat: 15.32:14’te tanık ...’i arayarak 157 saniye görüşmüştür. Sinyal bilgilerine göre, sanık yukarıda belirtilen ilk üç görüşmesini ofiste iken veya ofisin yakınında iken yapmıştır. Oğlu ... ile görüştüğü saat: 15.27:11’de ise istasyon mahallesi Çerkezköy yolu kavşağında olduğu anlaşılmaktadır. Sinyal bilgileri değerlendirildiğinde, sanığın saat: 15.27’den önce olay yerinden ayrıldığı sabittir.
Sanığın oğlu ... ve tanık ...’in cep telefonları üzerinde yapılan incelemede; tanık ...’in saat: 15.14’te ...’ya mesaj attığı ve bu mesajda “babanın yanında ol” yazdığı anlaşılmıştır.
Sanığın oğlu tanık ... beyanında, tanık ...’ten mesaj geldikten sonra babam beni aradı “bir olay oldu ofise gel” diye söyledi demiştir. Tanıklar ... ve ..... arasındaki mesajlaşma saat: 15.14’te olduğuna ve bu mesajdan sonra sanığın oğlu ...’yı araması da saat: 15.18:54’te olduğuna göre olayın saat: 15.18:54’ten önce olduğu anlaşılmaktadır. Maktul tanık ...... ile 17 saniye süren görüşmeyi saat: 15.11:59’da yaptığına göre maktulün bu saatten sonra, sanığın da oğlu ...... ile görüşmesinden önce olayın olduğu, bu duruma göre olayın 15.12-15.18 saatleri arasında gerçekleştiği sabittir.
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Telekomünikasyon İletişim Başkanlığından aldırılan kayıtlardaki sinyal bilgilerine bakıldığında, maktulün hem tanık ... ile saat: 15.:03:58’de başlayan 43 saniye süren görüşmeyi yaptığında, hemde tanık ... ile 15.11:59’da başlayan ve 17 saniye süren görüşmeyi yaptığında sanığın ofisinde olduğu anlaşılmaktadır.
Sanık, maktulün cep telefonu ile bir kez görüştüğünü söylemektedir. Sanığın savunmalarında “cep telefonu ile birini aradı. Ancak kimi aradığını bilmiyorum......karşısındaki kişiye "bu anasını avradını sülalesini sinkaf ettiğim.... dedi, ondan sonra karşı taraftaki şahsa senin dediklerini yaptım dedi ve cinsel içerikli sövmeye devam etti.” şeklinde geçen konuşma içeriklerine göre de, maktulün ofiste ve sanığın yanında iken cep telefonu ile konuştuğu bu kişinin Tanık ... olduğu anlaşılmaktadır.
Sanık ofisinde tanıklar ... ve ...’la otururken maktul ofise gelmiş, sanığın misafirlerim var bekle demesi üzerine, maktul dışarı çıkarak ofisin yan odasında beklemiştir. Maktul geldiğinde doğrudan doğruya sanıkla kavgaya tutuşmamıştır. Tanıklar ... ve ...’ın beyanlarına göre maktulün gelmesinden ve odadan çıkmasından sonra sanığın yanında 10-15 dakika daha oturup oradan ayrılmışlardır. Tanık Uğur biz ayrıldıktan 10-15 dakika sonra sanık beni cep telefonumdan aradı ve ofiste iken gelen kişiden bahsederek onu vurduğunu söyledi demiştir. Maktulün sanığın ofisine gelmesinden sonra başka bir odaya geçip 10-15 dakika kadar beklediği konusunda bir tereddüt olmadığına, maktul ofiste iken saat 15:03’te tanık ... ile bundan sonra saat 15:11’de tanık ... ile görüştüğüne, sanığın maktulün telefonla konuşmasından sonra olayın olduğunu söylemesine ve maktulün görüştüğü en son kişinin tanık ... olduğunun anlaşılmasına göre; maktul, tanık ... ile cep telefonu ile görüşmesi sırasında sanığın ofisinde ancak aynı odada değildir. Bu durumda tanık ...’in maktulün kendisini aradığında “Bana bağırarak "o şerefsizi öldürüyorum ağzına silahı soktum” dedi, o şekilde bağırınca yanımdaki arkadaşım ..... de duydu......böyle deyince bende sakın böyle bir şey yapma, yumruk at döv ama silahla bir şey yapma dedim.” şeklindeki beyanları havada kalmaktadır. Esasen tanık ...’in beyanları bizzat sanığın savunmaları ile dahi örtüşmemektedir. Sanık maktulün telefon konuşmasında, tanık ...’in beyanında geçtiği gibi ağzına silahı soktum dediğinden hiç bahsetmemektedir. Olay maktulün tanık ... ile telefon görüşmesinden kısa bir süre sonra meydana gelmiştir. Maktulün tanık .....
Çelik ile telefonla görüşmesinden sonra olay meydana gelmiş olsaydı, maktulün tanık ... ile konuşması mümkün olmazdı.
Tanık ...’in beyanlarının sanığı korumaya yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Tanık ... maktulün ...’in yanında iken “gerekirse ağzına silahı sokup bu parayı alacağım” dediğini iddia etmektedir. ... tanık ...’in bu iddialarını doğrulamamıştır. Tanık ... olay günü hem cuma namazından önce hem cuma namazından sonra sanığın bürosuna gittim ve onu uyardım demiş ise de, tanığın bu beyanları sanık tarafından doğrulanmamıştır. Tanık ... maktulden 5 dakika sonra sanık beni aradı demiş ise de, tanıkla maktulün saat: 15.03’te görüştükleri, sanıkla tanığın 15.32’de görüştükleri anlaşıldığından, beyanında olduğu gibi, 5 dakika sonra görüşmedikleri sabittir. Tanık, maktulle telefon görüşmesinden hemen sonra olayın olduğunu söylerken, telefonda maktulün kendisine söylediği sözlerin doğruluğunu, maktulün sanığın ağzına silah soktuğunu, kafasına silah dayadığını ispata çalışmaktadır. Tanık ... telefonda maktul bana “o şerefsizi öldürüyorum ağzına silahı soktum” dedi şeklinde beyanda bulunmuştur. Maktulün, sanığın ağzına silahı sokmuş olması için maktulün bu telefon görüşmesi sırasında sanığın yanında olması gerekir. Oysa yukarıdaki paragraflarda bu husus ayrıntılarıyla anlatılmış olup, tanık ..... ile maktulün görüşmesi sırasında maktulün sanığın yanında olmadığı bellidir. Kaldı ki sanık, ağzıma silahı soktuğunda kafama silahı dayadığında bu sırada maktul telefonda biri ile görüşüyordu dememişken, tanık bu şekilde beyanda bulunmakla suçun yasal savunma sınırları içerisinde işlendiğini ispat gayretine girmiştir. Sanığın beyanlarına göre maktul telefon ile görüşmesinden sonra aracına gidip silahını almıştır. Sanığın bu söylediğinin doğru kabul edilmesi halinde, tanık .....’in dediği gibi maktulle telefonla görüşmeleri sırasında, maktulün, sanığın ağzına silahı sokmamış olması lazımdır. Tanık .....’in maddi gerçeklerle ilgisi olmayan bu beyanlarına itibar ederek olayın oluş şeklini tanık .....’in anlatımlarına bağlayan Dairemizin görüşüne katılmak mümkün değildir.
Sanığın savunmaları maddi delillerle çeliştiği gibi, sanığın aşamalarda değişen beyanlarda da bulunduğu görülmektedir. Sanık ilk beyanlarında, maktul telefonda biri ile konuştuktan sonra telefonunu kapattı ve dışarıda bulunan aracına gidip silahını alıp geldi demekte iken, 18/09/2015 tarihli celsede maktulü kast ederek “... dışarı çıktığında silahı alıp almadığını bilmiyorum.” demiştir.Sanık hazırlık tahkikatı aşamasında; telefonla maktul birisi ile görüştükten sonra arabasına doğru gitti buradan bir silah aldı dedikten sonra “Yanıma gelir gelmez anasını sinkaf ettiğim seni vuracağım dedi ve elindeki silahı ağzıma dayadı. Silah dudaklarımdan içeri girdi bende silahı elimle tutup ittirdim. Bunun üzerine.....silahı kafama dayadı. Tekrar silahı elimle ittim. Bende bunun üzerine korkuya kapılarak kendimi savunmak amacıyla belimde bulunan ruhsatsız tabancamı çıkarttım ve .....’in her iki diz kapağına doğru bir sağ bir sol olmak üzere toplamda iki el ateş ettim. Sonra nereye ateş ettiğimi hatırlamıyorum. Bunun üzerine ... dizlerinin üzerine kapaklandı. Daha sonra yanına doğru yattı ve bu şekilde kaldı.” demekte iken, 18/09/2015 tarihli celsede;” ben ateş edince maktul yere yığıldı elinde silah vardı, silahı yere düştü kendisi de sırt üstü silahının üzerine düştü” demektedir. Sanığın beyanının bu şekilde değiştirilmesinin nedeni maddi delillerle ortaya çıkan gerçeği bertaraf etme gayesine matuftur. Maddi deliller maktulün kılıfsız taşıdığı tabancasını hiç çıkartmadığını ancak vurulup sırt üstü düştükten sonra, silahının sağlık ekiplerinin müdahalesi sırasında veya düşmesinden mütevellit belinden çıkarak bel kısmının altında kaldığını göstermektedir. Zaten sanığın söylediği gibi silah maktulün elinde olsaydı dosyada bulunan maktulün pozisyonunu gösteren resimlere göre silahın, vurulmasından sonra maktulün sağına soluna doğru düşmesi ve açıkta olması gerekirdi. Sanığın kendisi lehine bu kadar önemli bir delili en başta söylemesi gerektiği izahtan varestedir.
Sanığın savunmalarında bahsi geçen, maktulle önce yumruklarla birbirimize vurduk beyanının, maktulün otopsi raporu ile doğrulanmadığı görülmektedir. Zira maktulün otopsisinde ateşli silahla oluşturulanların dışında darp ve cebir izine rastlanmamıştır.
Maktulün tabancası belinin altında polisler tarafından bulunduğunda, kılıfsız olduğu, mekanizmasının çekilmediği, ağzına mermi sürülmediği, horozunun inik olduğu ve şarjöründe 4 adet mermi bulunduğu tespit edilmiştir. Şayet maktul sanığın kafasına silahı dayamış olsaydı ve sanığın bir kısım savunmalarında belirttiği gibi maktul ateş etmek istediği halde silahı tutukluk yapmış olsaydı, tabancanın kurulu ve haznesinde mermi olması, patlamamış ancak üzerinde iğne izi bulunan mermi olması gerekirdi.
Maktulün otopsi raporuna göre vücudunda 4 adet mermi isabeti vardır. Bunlardan ikisi öldürücü niteliktedir. Batın sağ taraftan giren ve vücuttan çıkmayan mermi ile yüzün ön kısmından girip ensenin arka kısmından çıkan mermi ölüm neticesini doğurmuştur. Adli Tıp’ın maktulün elbisesi üzerindeki inceleme sonucu tespitlerine göre, kola isabet eden bir mermi uzak atış mesafesinden atılmıştır.
Sanık Cumhuriyet Savcılığında, tanık ...’ten duyduklarını naklederek beyanlarda bulunmuş, sorulması üzerine olaydan sonra tanık ... ile görüştüğünü söylemiştir. Olayın hemen akabinde kaçıp 10 gün sonra doğrudan Cumhuriyet Savcılığına gelerek ilk olarak Cumhuriyet Savcılığında ifade veren sanığın, kaçak olduğu ve henüz yakalanamadığı bir dönemde tanıkla görüşmüş olması dikkate değerdir. Gizlilik kararı olmayan dosyanın, sanığın savunması dahi alınmadan incelenerek buna göre bir savunma geliştirildiği ve savunmanın maddi delillerle örtüştürülmeye çalışıldığı açıktır. Sanığın Cumhuriyet Savcılığına gelerek beyanda bulunmasından önce yapılan kolluk araştırmasında kamera kayıtlarına ulaşılamadığı dosyada yazılı iken sanık gelerek beyanlarına itimat gösterilmesi için çevredeki kamera kayıtlarının incelenmesini istemiş ve söylediklerinin kamera kayıtları ile teyit edileceğini ifade etmiştir.
Olayın en önemli görgü tanığı ...’dir. Çünkü maktul ile telefonda en son görüşen ve olay yerine gelen ilk kişidir. Olayın olduğu gün kolluk tarafından beyanları alınmıştır. Beyanlara göre, ... olay yerine geldiğinde olayın kısa bir süre önce olduğu anlaşılmaktadır. ... sanığın ofisinden içeri girdiğinde, sanığı maktulün başında iken görmüştür. Maktulün sırt üstü yatar vaziyette olduğunu ve kafasından kan geldiğini söylemektedir. Bu söyledikleri maddi delillerle örtüşmektedir. Sanığın maktulü kast ederek anama avradıma küfretti dediğini, dışarı çıktığında da olay yerine gelen oğlu ...’ya anama avradıma küfretti diye söylediğini beyan etmiştir. Tanık ... olay yerine sonradan gelen ve görgüye dayalı bilgisi olmayan tanık ...’ye olaydan hemen sonra ve olay yerinde olayı anlatmış olup, tanık ... tanık ...’den duyduklarına göre hazırlıktaki ifadesinde, sanığın iş yerinden çıkarken “ana avrat küfretti bana” diyerek çıktığını ......’ten duyduğunu ifade etmiştir. Tanık ...’in diğer tanık ... tarafından da doğrulanan ve aşamalarda değişmeyen beyanlarının doğru olduğu kabul edilmelidir. Sanığın, kendisine silah çekildiği, ağzına silah sokulduğu, kafasına silah dayandığı, seni vuracağım gibi daha önemli suç işleme sebeplerinden bahsetmeyip olaydan hemen sonra “anama avradıma küfretti” demesi suç işleme sebebinin kendisine küfür edilmesi olduğunu göstermektedir. Zaten sanıkta maktulün telefon ile görüşürken bu anasını avradını sinkaf ettiğim.... dediğinden bahsetmekte bu yönüyle tanık ......’in beyanlarını doğrulamaktadır. Tanık ......’in maktul telefonda “bu sizin müteahhit beni çileden çıkartıyor bunun a... koyacağım sende gelirmisin” dedi şeklinde beyanlarına bakıldığında tanığı parayı alması konusunda yardım etmesi için çağırdığı, silahı çekip para almak isteyen bir kişinin olay yerine tanık çağırmayacağı kabul edilmelidir.
Tanık ..., olaydan 15-20 dakika sonra sanık beni aradı. “..... beni öldürmek istedi. Silahı tutukluk yaptı. Bende silahımı çektim onu vurdum.” dedi şeklinde sanıktan naklederek anlatımda bulunmuş ise de, maddi delillere göre silahın ağzına mermi sürülmediği sabit olup, maktulün silahının bilirkişi raporuyla tespit edilen haliyle de tutukluk yapması söz konusu olmadığı için bu beyanlara itibar edilmemelidir.
Yukarıda ayrıntılı olarak anlatıldığı üzere; maddi delillerle örtüşmediği ve çelişkili olduğu anlaşılan, aşamalarda değişiklik gösteren sanık savunmalarına ve tanıklar ... ile ...’in maddi delillerle desteklenmeyen beyanlarına itibar edilerek, olayın oluş şekli Dairemizin kabul ettiği gibi; önce sanıkla maktulün birbirlerini darp ettikleri, ardından maktulün arabasına giderek silahını alıp geldiği ve seni vuracağım diyerek silahı sanığın ağzına soktuğu, sanığın eliyle silahı iterek engel olmaya çalıştığı, bu sırada maktulün silahını sanığın kafasına dayadığı, sanığın tekrar eliyle iterek maktule engel olmaya çalıştığı, bu sırada sanığın belinde bulunan tabancasını çıkartarak önce iki el dizlerine daha sonrada rastgele ateş ettiği şeklinde kabul edilemez.
Sanığın kendisi için çok daha önemli olan ve olayın gerçekleştirilme sebebi olarak gösterilen bir durumdan bahsetmeyip, olayın hemen akabinde olay yerine gelen tanık ...’e, maktulün tabancasını çektiğinden, ağzına tabancasını soktuğundan, kafasına tabanca dayadığından bahsetmeyerek “anama avradıma küfretti” şeklinde beyanda bulunması, sanığın savunmasında belirttiği sanıkla maktulün birbirlerine yumrukla vurdukları hususunun otopsi raporu ile desteklenmemiş olması, tabanca çektiği söylenen maktulün tabancasının horozunun inik ve mekanizmasının kurulmamış olduğunun maddi delillerle sabit olması, tabancanın kılıfsız taşınması nedeniyle ve sağlık ekiplerinin müdahalesi sırasında bel hizasına düşmüş olduğunun anlaşılması, maktulün sanığın ofisinden ayrılıp tekrar aracına gidip silahını aldığının ve sanığın da bunu gördüğünün maddi delillerinin olmamasının yanı sıra sanığın da bu konuda çelişkili beyanlarda bulunması, sanığın ağzına silah sokulması, kafasına silah dayanması sırasında belindeki tabancasını çıkartarak ateş etmesi halinde atışın uzak atış mesafesinden yapılamayacağının anlaşılması, esasen sanıktan 18 yaş küçük olan maktulün yakın mesafeden sanığın tabancasını çekip kendisine ateş etmesine fırsat vermeyeceği düşünüldüğünde, karşılıklı yumruklu bir kavganın yaşanmadığı, maktulün tabancasını belinden çıkartmadığı, sanığın o anlık öldürme sebebinin kendisine küfür edilmesi olduğu ve bu durumda gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan bir hakka yönelmiş saldırıdan bahsedilemeyeceği, buna göre eylemin TCK’nın 27/2 maddesi kapsamında olmadığı sabittir. Ancak; maktulün kaynı olan ...’in alacağını istemek üzere olay günü sanığın iş yerine gelmiş olması ve maktulün bu konuda sanığı zorlaması, başkasının alacağını tahsil etmeye çalışması, yağmaya teşebbüs suçu kapsamında olduğundan, yerel Mahkemenin kasten öldürme suçundan sanığı cezalandırıp, maktulün yağmaya teşebbüs etmesi ve hakareti nedeniyle TCK’nın 29. maddesi uygulamasında azami hadden sanık lehine indirim yapmasında bir isabetsizlik bulunmadığından yerel Mahkeme hükmünün onanması gerektiği düşüncesindeyim.
Yukarıda arz ve izah ettiğim nedenlerle Dairemizin sayın çoğunluğunun, sanığın eyleminin TCK’nın 27/2. maddesi kapsamında kaldığına dair görüşlerine katılmadığım için karara muhalifim.
26/09/2018 gününde verilen işbu karar Yargıtay Cumhuriyet Savcısı ...."ın huzurunda ve duruşmada savunmasını yapmış bulunan sanık ... müdafii Avukat ..."in yokluğunda 27/09/2018 gününde usulen ve açık olarak anlatıldı.