MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; davalının, döner sermaye payının eksik ödendiği gerekçesiyle, kurumlarına yaptığı başvurunun reddine ilişkin idari işleme karşı, idare mahkemesinde açtığı davada, ek ödeme tutarının davalıya ödenmesine karar verildiğini; davalıya 8.985,07 TL ödeme yapıldığını; verilen kararın yürütmenin durdurulması talepli olarak temyiz edildiğini, temyiz incelemesinde, yürütmenin durdurulmasına karar verildiğini belirterek; ödenen paranın tahsili için başlatılan icra takibine davalı tarafça yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, % 40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; Danıştay tarafından verilen yürütmenin durdurulması kararının maddi anlamda kesin hüküm olmadığını, yürütmenin durdurulması kararının ileriye dönük olarak ödeme yapılmasını engelleyen bir karar olduğunu, talep edilen ödemelerin yürütmenin durdurulması kararından önceki ödemeler olduğunu, bu dava açılmadan önce de idarenin istemi doğrultusunda iadelerin peyderpey yapıldığını savunarak; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; icra takibinin başlatıldığı tarihte, davalı aleyhine icra takibi yapılması koşullarının oluşmadığı, davalının icra takibine yaptığı itirazın haklı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olup; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Somut olayda; davacının döner sermaye saymanlığında görevli olup , döner sermaye payının eksik ödendiği gerekçesiyle davacı idareye yaptığı başvurunun reddine karar verilmesi işlemine ilişkin olarak idare mahkemesine dava açtığı, davanın kabulüne dair verilen karar üzerine davacı idarece davalıya ödeme yapıldığı, yürütmenin durdurulması talebiyle kararın davacı idarece temyiz edildiği, Danıştayca yürütmenin durdurulmasına karar verilmesi üzerine, davacı idarece ödenen paranın iadesi talebiyle davalı hakkında icra takibi başlatıldığı, davalı tarafça icra takibine itiraz edilmesi üzerine itirazın iptali ile icra takibinin devamına ilişkin iş bu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Eldeki dava devam ederken, temyiz incelemesi sonucu Danıştayca, idare mahkemesinin kabulüne dair kararın bozulmasına karar verildiği, yerel mahkemece bozma kararına uyularak 12.03.2014 tarihinde davanın reddine karar verildiği görülmüştür. Söz konusu hükmün taraflarca temyiz edilmemesi üzerine 23.06.2014 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Davalının beyanından ve davacı idarenin 16.01.2013 tarihli yazısından; davalının, idareye dava açılmadan önce bir kısım ödeme yapmaya başladığı, 27.10.2014 tarihinde 8.685,07 TL, mahkemece alınan 09.02.2016 tarihli bilirkişi raporuna göre de, davalının, bakiye 3.387,49 TL borcunun bulunduğu belirtilmesi üzerine, 15.02.2016 tarihinde söz konusu bedeli ödediği görülmüştür. Böylece, davacı idare tarafından yapılan fazla ödemenin davalı tarafından tamamen iade edildiği anlaşılmıştır.Mahkemece, açılan dava hakkında dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığı yönünde hüküm kurulması gerekirken davanın reddine karar verilmesi, doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 14.03.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.