14. Hukuk Dairesi 2019/2071 E. , 2019/8295 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 17/09/2014 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davalı ... Başkanlığı aleyhine açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, diğer davalılar yönünden kabulüne dair verilen 03/12/2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, kadastral parselin ihyasına yönelik tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacılar, murisleri adına kayıtlı 743 ada 36 parsel sayılı taşınmazda yapılan imar uygulamasının idari yargı yerinde açılan dava sonucu iptal edildiğini ve kararın deracattan geçmek suretiyle kesinleştiğini ileri sürerek kadastral parselin ihyası nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuştur.
Davalılar, ayrı ayrı davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davalı ... Başkanlığı yönünden açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, diğer davalılar yönünden 20.08.2015 tarihli bilirkişi rapor ve eki krokisi dikkate alınarak 3040 ada 4 sayılı imar parselinden davacı tarafa verilecek miktar 687 m2 olduğundan, (B) harfi ile gösterilen bölümün mirasçılık belgesindeki hisseler oranında davacılar adına tesciline, arta kalan 339 m2’lik kısmın ise kadastro paftasında belirtilmesine, 3040 ada 2 sayılı imar parselinin tapu kaydının iptali ile kütük sayfasının kapatılmasına karar verilmiştir.
Hükmü, davalı hazine vekili temyiz etmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki; tapu sicilinin tutulması prensiplerinden biri tescil, diğeri sicilin aleniliği (güvenilirliği) bir diğeri Hazinenin kusursuz sorumluluğu, sonuncusu ise geçerli bir hukuki sebebinin bulunması, yani kaydın illetten mücerret olmamasıdır.
O halde; imar parselinin dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanıksız kalacağı ve TMK"nin 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği; bu durumda; dayanıksız kalan tapu kaydının iptal edilerek kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyasına karar verilmesi gerekeceği tartışmasızdır.
Ayrıca; kadastral parselin ihyasının, imar uygulamasıyla kadastral parsel sınırları üzerinde oluşturulan imar parsellerinin kadastral parsel içerisinde kalan kısımlarının tapu kaydının iptali ile eski hale getirilerek tescili suretiyle mümkün olabileceği gözetildiğinde; ihyası istenilen kadastral parselin çap sınırları içerisinde kalan imar parsellerinin tamamının tespitiyle kayıt maliklerinin davada yer almaları gerektiği de açıktır.
Öte yandan; tapu iptal ve tescil davaları kural olarak kayıt maliklerine karşı açılır. Yine; kadastral duruma dönülme istekli uyuşmazlıklarda taraf teşkili bakımından husumetin, ihyası talep edilen kadastral parselin kapsamında kalan imar parsel ya da parsellerinin maliklerine yöneltilmesi gerekir ve bu davanın özelliği itibariyle kayıt maliklerinin yanı sıra işlemi yapan belediyeye de husumetin yöneltilmesi mümkündür.
Kadastral parselin ihyası yani tapu kaydının eski hale getirilmesi, hükmün, ihdas parseli üzerinde oluşturulan tüm alanları (imar parselleri, yol, orman, park vs. dahil olmak üzere hepsini) kapsaması halinde mümkündür. Farklı bir ifadeyle kısmi ihya kararı verilemez. Öte yandan, verilecek ihya kararının, kapsamında kalan tüm imar parsellerinin maliklerinin mülkiyet haklarını etkileyeceği kuşkusuzdur.
6100 sayılı HMK’nin 297/2. maddesi gereğince; hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Bunların yanında hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir (HMK m. 26/1)
Somut olaya gelince; çekişmeli 743 ada 36 parsel sayılı taşınmazda yapılan imar düzenlemesinin idari yargı yerinde iptaline karar verildiği ve bu kararın kesinleştiği dosya kapsamıyla sabittir. İmar şuyulandırmasıyla oluşturulan parsellerin sebebini teşkil eden idari işlemin idari yargıda iptal edildiği, böylece imar parsellerinin illetsiz ve sebepsiz kaldığı gözetilerek, imar öncesi hak durumu dikkate alınarak karar verileceği kuşkusuzdur. Davadaki istek bir bütün olarak değerlendirildiğinde istemin önceki kadastral parsele dönüştürülme niteliğinde bulunduğu sonucuna varılmaktadır.
Hal böyle olunca, yukarıda açıklandığı üzere, kadastral parsel sınırları üzerinde, iptal edilen imar uygulamaları ile oluşturulan alanlar ile miktarları açıkça belirlenerek, bu kısımlara ilişkin imar sicil kayıtlarının iptali ile 743 ada 36 sayılı kök parselin sınırları içinde kalan yol ve park vb. olarak ayrılan alanlarıyla birlikte kök parselin ihyası ve davacılar adına tesciline karar verilmesi gerekirken, idare mahkemesi kararıyla sebebi kalmayan imar parselini ayakta tutacak (hukuki varlığını korur nitelikte) şekilde ve infazı kabil olmayacak biçimde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Öte yandan, bu davanın özelliği itibariyle kayıt maliklerinin yanı sıra işlemi yapan belediyeye de husumetin yöneltilmesi mümkün olduğundan, imar uygulamasını yapan davalı ... Başkanlığı yönünden davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.12.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.