3. Hukuk Dairesi 2017/5065 E. , 2019/2094 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı ile imzaladıkları 36 ay süreli 04.12.2012 başlangıç tarihli, filo araç kiralama sözleşmesine göre, faturaları ödemediğini ileri sürerek; faturaların tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine başlattıkları icra takiplerine davalı şirket tarafından yapılan itirazların iptaline, takiplerin e- fatura tarihinden itibaren aylık %8 gecikme faizi ile birlikte devamına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı; davalı şirkete borçlarının bulunmadığını; iddia edilen alacaklar ile ilgili olarak faturaların tamamının usulüne uygun tebliğ edilmediğini, tebliğ edilen faturaların ödendiğini savunarak; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında 04/12/2012 başlangıç tarihli, 36 ay süreli kira sözleşmesi konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Kira sözleşmesinin cezai şarta ilişkin 11/b maddesinde; kiracı sözleşme süresi sona ermeden aracı iade ettiği veya sözleşmedeki yükümlülüklerine uymayıp sözleşmenin feshine neden olduğu takdirde sözleşme süresinin bitimine kadar ödemesi gereken kira bedelinin tamamını cezai şart olarak kiralayana ödeyeceği hüküm altına alınmıştır.
Eldeki davada; Davacı şirket tarafından, fatura bedellerinin ödenmemesi üzerine sözleşmenin feshine dair 28.08.2014 tarihli ihtarname keşide edilmiş, kira alacağı, trafik ceza alacağı, kilometre limit aşım bedeli ve cezai şart faturalarına ilişkin bedellerin tahsili amacıyla da davalı şirket aleyhine üç ayrı icra takibi başlatıldığı görülmüştür.
Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, sözleşmenin tarafları ceza miktarını tayinde serbest olmakla birlikte hükmedilecek ceza tutarının hak, adalet ve nesafet kurallarına da uygun olması gerekir. TBK.nın 182/son maddesi gereğince; hakim, borçluyu iktisaden sarsan ceza miktarını tenkisle mükellef olup, hakim tarafından resen nazara alınması gereken bu hüküm açısından; borca aykırı davranılması yüzünden uğranılan zarar ile tayin edilen ceza tutarı arasında adalet ve hakkaniyet ölçüsünü zedeleyen bir fark bulunmamalıdır. Esasen TTK’nun 22. maddesi gereğince tacir sıfatını haiz borçlu cezai şartın indirilmesini isteyemez ise de, kararlaştırılan ceza tutarı borçlunun iktisaden sarsılmasını, çöküntüye uğramasını mucip olacak ise indirim isteyebileceği uygulamada kabul edilmektedir.
Somut olayda; Mahkemece; sözleşmenin feshi ve araçların iadesinden sonra davacının araçları yeniden kiraya vererek ya da başka şekillerde değerlendirerek araçlardan istifade edebileceği, cezai şart olarak geri kalan kira döneminin tamamına hükmedilmesinin hakkaniyetli kabul edilmediği ve cezai şartın borçlunun iktisaden mahvına neden olacağı gerekçesiyle sözleşmede belirlenen cezai şart miktarından indirim yapılarak hüküm kurulması yoluna gidilmiş ise de; kararlaştırılan cezai şartın davalı şirketin mahvına neden olduğu hususu bilirkişi raporu ile tespit edilmemiştir. Bu durumda, TBK.nın 182/son maddesi gereğince, davalıya ait tüm ticari defter ve kayıtlar ile belgeler getirtilerek ticari defter ve kayıtları, bilançosu ve ekonomik durumunu etkileyen diğer unsurlar üzerinde bilirkişi incelemesi yapılması, yapılan inceleme sonucunda sözleşmede belirlenen cezai şartın ödenmesinin, davalının ekonomik açıdan mahvına sebebiyet verdiğinin anlaşılması halinde cezai şartın makul bir miktara indirilmesi hususunda hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2-Bahse konu kira sözleşmesinin faize ilişkin 4/b maddesinde; geciken ödemeler için aylık %8 gecikme faizi işletileceği kararlaştırılmıştır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 8/1. maddesinde; "ticari işlerde faiz oranı serbestçe belirlenebilir" düzenlemesi yer almaktadır. Olayımızda, davanın her iki tarafı da tacir olup, davanın sebebini oluşturan araçların davalının ticari faaliyetinde kullanmak üzere kiralandığı anlaşılmıştır. Taraflar tacir olduğuna göre sözleşme ile faiz oranı serbestçe kararlaştırılabilir. Bu nedenle, tarafların tacir oluşu dikkate alınarak, faizin hesabında TBK.nın 88 ve 120. maddesindeki sınırlamalarının etkili olmayacağı gözetilerek sözleşmedeki belirlenen orana göre faizin hesaplanması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından hükmün bu yönden de bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/03/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.