Esas No: 2021/10113
Karar No: 2022/429
Karar Tarihi: 24.01.2022
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2021/10113 Esas 2022/429 Karar Sayılı İlamı
2. Hukuk Dairesi 2021/10113 E. , 2022/429 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı kadın tarafından kusur belirlemesi, nafakaların ve tazminatların miktarı yönünden; davalı-karşı davacı erkek tarafından ise katılma yoluyla kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası, tazminatlar ile tedbir ve iştirak nafakalarının miktarları yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yersizdir.
2-Taraflarca açılan karşılıklı boşanma davalarının yapılan yargılaması sonucunda ilk derece mahkemesince, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı-karşı davacı erkeğin ağır, davacı -karşı davalı kadının ise az kusurlu olduğu gerekçesiyle her iki davanın da kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin davacı-karşı davalı anneye verilmesine, ortak çocuklar yararına tedbir ve iştirak nafakası takdirine, davacı-karşı davalı kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat takdirine, erkeğin tazminat taleplerinin ise reddine karar verilmiş, hüküm taraflarca kusur belirlemesi, nafakalar ve tazminatlar yönünden istinaf edilmiştir. Bölge adliye mahkemesince dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda her ne kadar boşanma hükümlerinin istinaf edilmeyerek kesinleşmesi ile birlikte ortak çocuklar yararına hükmedilen tedbir nafakasının iştirak nafakasına, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakasının ise yoksulluk nafakasına dönüşerek konusuz kaldığı, bu nedenle bu yöne ilişkin istinaf incelemesinin yapılamayacağı belirtilerek tarafların tedbir nafakası ve miktarına yönelik istinaf talepleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş ise de karşılıklı davalarda verilen boşanma hükümlerinin taraflarca istinaf konusu edilmeyerek hükmün boşanma yönünden kesinleşmesi, tedbir nafakalarının kesinleşme tarihi itibariyle sona erdiği anlamına gelmekte ise de bu husus geçmişe yönelik olarak tedbir nafakasının takdiri, başlangıç tarihleri, süreleri ve miktar tâyini açısından da kesinleştiği anlamına gelmemektedir. Hal böyle olunca dava tarihinden itibaren boşanma hükmünün kesinleştiği tarihe kadar olan dönem yönünden davacı -karşı davalı kadın ve velâyetleri davacı-karşı davalı annelerine bırakılan ortak çocuklar yararına ilk derece mahkemesince hükmedilen tedbir nafakalarına yönelik tarafların istinaf taleplerinin esasının incelenmesi gerekirken yazılı gerekçe ile tarafların bu yöne ilişkin istinaf talepleri hakkında konusuz kaldığından bahisle karar verilmesine yer olmadığı şeklinde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
3-Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı-karşı davalı kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat azdır. Türk Medeni Kanunu'nun 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanunu'nun 50 ve 51 inci maddesi hükmü dikkate alınarak daha uygun miktarda maddî (TMK m. 174/1) ve manevî (TMK m. 174/2) tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi doğru bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir.
4-Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre ortak çocuklar yararına takdir edilen iştirak nafakası azdır. Mahkemece Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi usûl ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
5-Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davacı-karşı davalı kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi usûl ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen bölge adliye mahkemesi kararının yukarıda (2.), (3.), (4.) ve (5.) bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, (2.) bentteki bozma sebebine göre tarafların tedbir nafakalarına yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, hükmün bozmanın kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda (1.) bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oy birliğiyle karar verildi. 24.01.2022 (Pzt.)