10. Hukuk Dairesi 2011/1235 E. , 2012/798 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, davacının yaşlılık aylığını iptal eden ve aylıkların iadesini isteyen Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece ilamında belirtildiği şekilde, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dava dilekçesinde açık bir şekilde iddianın ve dava konusunun yazılması gerekliliği, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 179/2, 5.maddesinde belirtilmiştir. Talep sonucu, mahkeme davayı kabul ettiğinde, talep sonucunu aynen hüküm fıkrası (HUMK. 388/4) olarak kararına alabileceği şekilde açık olmalıdır.
Somut olayda talebin, dava dilekçesi ve temyiz dilekçesindeki beyanlar dikkate alındığında, sadece iptal edilen aylığın geçerliliğine mi, yoksa aynı zamanda 3201 sayılı Kanun kapsamında ödenen primlerin intibakında yapılan hata sebebiyle aylığın miktarına dair mi olduğu anlaşılamamaktadır.
2-Davacıya 1479 sayılı Kanun kapsamındaki sigortalılık süreleri ve 3201 sayılı Kanun"a göre borçlanılan süreler gözetilerek 01.8.2009 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlandığı, davacının 14.05.1998 tarihinden başlayan vergi kaydına dayalı çalışmasının, yaşlılık aylığı aldığı dönemde sosyal güvenlik destek primi ödeyerek devam ettiği, Kurumun bu sebeple yaşlılık aylığını keserek, ödenen aylıklar hakkında borç çıkardığı anlaşılmıştır.
Uyumazlık konusu dönemde yürürlükte bulunan 3201 sayılı Kanunun 6. maddesinin "B" bendinde, "Kanun hükümlerinden yararlanmak suretiyle aylık bağlananlardan tekrar yurt dışında yabancı ülke mevzuatına tabi çalışanlar, ikamete dayalı bir sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneği alanlar ile Türkiye"de sigortalı çalışmaya başlayanların aylıkları, tekrar çalışmaya başladıkları veya ikamete dayalı bir ödenek almaya başladıkları tarihten itibaren kesilir. 31.05.2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun sosyal güvenlik destek primi hakkındaki hükümleri, bu Kanun hükümlerinden yararlanmak suretiyle aylık bağlananlar için uygulanmaz..." düzenlemesine yer verilmiştir. Her ne kadar anılan
yasada, 19.06.2010 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 5997 sayılı Kanunun 15. maddesi ile yapılan değişiklikle, 3201 sayılı Kanundan yararlanmak suretiyle aylık bağlananların, Türkiye"de sosyal güvenlik destek primine tabi olarak çalışabileceği belirtilmiş ise de; yürürlük tarihi ve her yasanın kendi döneminde uygulanması gerektiği gözetildiğinde, anılan değişikliğin davacı lehine uygulama olanağı bulunmamaktadır.
Ancak davacı, uyuşmazlık konusu dönemde, sosyal güvenlik destek primi ödeyerek çalışmış olup; Kurumun yaşlılık aylığı alan davacının çalıştığını bildiği ve sosyal güvenlik destek primi ödendiği halde, ödenen aylıkları borç çıkartması, Medeni Kanun"un 2. maddesinde belirtilen iyiniyet ve hakkaniyete aykırıdır.
Mahkemece yapılacak iş, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 75/2.(HMK m.31) ve 213.(HMK m.137) maddeleri gereği, davacı taraftan davanın konusu ile talep sonucunu açıklattırmak, uyuşmazlık konusunu tam olarak belirlemek, yargılama sonunda taleple bağlılık ilkesi de gözetilerek hüküm kurmaktır.
Mahkemece, açıklanan tüm bu maddi ve hukuksal olgular dikkate alınmaksızın yanılgılı değerlendirme ile hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 23.01.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.