Esas No: 2021/10013
Karar No: 2022/421
Karar Tarihi: 24.01.2022
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2021/10013 Esas 2022/421 Karar Sayılı İlamı
2. Hukuk Dairesi 2021/10013 E. , 2022/421 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-davacı kadın tarafından, kusur belirlemesi, reddedilen yoksulluk nafakası ve tazminat talepleri ile erkek yararına hükmedilen tazminatlar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-davacı kadının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Taraflarca açılan karşılıklı boşanma davalarının yapılan yargılaması sonucunda ilk derece mahkemesince, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı-davacı kadının ağır, davacı-davalı erkeğin ise az kusurlu olduğu gerekçesiyle her iki davanın da kabulü ile tarafların boşanmalarına, kadının yoksulluk nafakası ve tazminat taleplerinin reddine, erkek yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmiş, hüküm davalı -davacı kadın tarafından; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, reddedilen yoksulluk nafakası ve tazminat talepleri ile erkek yararına hükmedilen tazminatlar yönünden istinaf edilmiştir. Bölge adliye mahkemesince dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, tarafların kusur belirlemesinde bir takım düzeltmeler yapılmasına rağmen, tarafların kabul edilen sonuç kusurlarına göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda yine de davalı-davacı kadının ağır, davacı-davalı erkeğin ise az kusurlu olduğu kabul edilerek erkek lehine hükmedilen tazminatların miktarının azaltılmasına, davalı -davacı kadının sair istinaf istemlerinin ise oy çokluğu ile esastan reddine karar verilmiş, karara karşı heyet başkanı tarafından "Tarafların bölge adliye mahkemesince kabul edilen ve gerçekleşen kusur durumları dikkate alındığında tarafların eşit kusurlu olarak kabul edilmesi ve bu nedenle erkeğin tazminat taleplerinin reddi ile kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerektiği" gerekçesiyle muhalefet şerhi eklenmiş, karar davalı-davacı kadın tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve toplanan delillerden; taraflar arasındaki temel anlaşmazlığın evlilik birliğinin kurulduğu tarihten fiili ayrılığın gerçekleştiği tarihe kadar geçen dört yıllık süre zarfında bağımsız ve müstakil bir konutlarının bulunmamasından kaynaklandığı, tarafların erkeğin ailesinin evinde onlarla birlikte yaşadıkları, erkeğin ailesinin tarafların evliliklerine müdahalelerine erkeğin kayıtsız kalmakla yetinmeyip onların yanında olduğunu gösterir tavırlar sergilediği, bu yönlerden erkeğe yüklenen kusurların erkek tarafından istinaf ve temyiz edilemeyerek kesinleştiği anlaşılmaktadır. Bu durumda kayınbabası ve kayınvalidesi ile birlikte onlara ait konutta oturan davalı-davacı kadının görümcelerinin eve gelmelerini istememesi ve onların eve gelmelerini engellemesi hayatın olağan akışına aykırıdır. Bu nedenle anılan vakıanın davalı-davacı kadına kusur olarak yüklenilmesi doğru bulunmamıştır. Bunun yanı sıra yine davalı-davacı kadına, erkek kardeşi ...'in davacı-davalı erkeğe yönelik hakaret ve tehditleri ile erkeğin babasına yönelik fiziksel şiddetine müdahale etmeyip onları desteklediği vakıası da kusur olarak yüklenilmiş ise de kadının erkek kardeşinin erkeğin babasına yönelik fiziksel şiddet eyleminin tarafların fiili ayrılık tarihinden bir yıl sonrasına ilişkin olup bu eylem sırasında kadının orada olduğu yönünde dosyaya yansıyan bir iddia bulunmadığı gibi, olaya müdahale şansı bulunup bulunmadığı da yeterli ve inandırıcı delillerle ispatlanamamıştır. Davalı-davacı kadının sosyal medya üzerinden yaptığı "İntikam almayı sevmem ama ödeşmek adettendir." şeklindeki yazılı paylaşımı da başlı başına kadının kardeşinin eylemlerini desteklediği anlam ve sonucunu doğurmaz. Bu durumda eşine evlilik birliği içerisinde bağımsız konut temin etmeyen ve eşi ile ailesi arasında yaşanan olaylarda ailesini destekleyip onların yanında tavır sergileyen davacı-davalı erkek ile her tartışmadan sonra erkek kardeşini arayan, müşterek çocuk ...'nün adını günlük hayatta “...” olarak kullanan ve müşterek çocuğu babasına yabancılaştırmaya çalışan davalı-davacı kadının boşanmaya sebep olan olaylarda eşit kusurlu olduklarının kabulü gerekir. Hal böyle iken yazılı şekilde davalı-davacı kadının ağır, davacı -davalı erkeğin ise daha az kusurlu olduklarının kabulü doğru olmamış, bölge adliye mahkemesi kararının kusur yönünden bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
3-Yukarıda (2.) bentte açıklandığı üzere boşanmaya sebebiyet veren olaylarda taraflar eşit kusurlu olup, eşit kusurlu eş yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilemez. Davacı-davalı erkek yararına Türk Medeni Kanunu'nun 174/1-2 maddesi koşulları somut olayda oluşmamıştır. O halde davacı-davalı erkeğin maddî ve manevî tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesi sonucu yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
4-Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz (TMK m. 175) Somut olayda davalı-davacı kadının boşanmaya sebep olan olaylarda ağır kusurlu olmadığı ve boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği sabittir. O halde mahkemece davalı-davacı kadın yararına uygun miktarda yoksulluk nafakasına (TMK.md.175) hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı kusur belirlemesi sonucu talebin reddi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen bölge adliye mahkemesi kararının yukarıda 2., 3. ve 4. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, hükmün bozmanın kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oy birliğiyle karar verildi.24.01.2022 (Pzt.)