Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2016/14961 Esas 2018/11990 Karar Sayılı İlamı

MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, davalılardan ...ile imza ettikleri ve diğer davalının şahit sıfatıyla imza ettiği bir dizi protokol ile müteahhit olan davalılardan daire satın alınması konusunda anlaştıklarını ve daire bedellerinin farklı zamanlarda davalılara ödendiğini, son imza edilen protokol ile dairelerin teslim tarihinin ve bu teslimin gecikmesi halinde davalılarca karşılanacak olan gecikme cezasının belirlenmiş olduğunu, aradan geçen onca yıla rağmen teslimin gerçekleştirilmediği gibi kararlaştırılan tazminatın da ödenmediğini, davalılara ödenmiş olan daire bedelleri ile tazminatların tahsilini sağlamak için başlatılan icra takibinin ise davalıların haksız itirazları ile durdurulduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ve icra inkar tazminatı talebi ile iş bu davayı yargı merci önüne taşımıştır.
Davalı ...duruşmada davayı kabul ettiğini beyan etmiş ve bu beyanını imzası ile tasvip etmiştir. Diğer davalı ... sunmuş olduğu yanıt dilekçesi ile davacının ödeme iddiasına ilişkin kısmi kabulde bulunmuş, 180.000,00.-TL tutarındaki ödeme iddiası için davacı yana yemin teklifinde bulunmuştur.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne kısmen reddine, ... 22.İcra Müdürlüğünün 2014/14067 sayılı icra dosyası ile yapılan takibe itirazın asıl alacak yönünden iptali ile, takibin devamına, faize ilişkin itirazın iptali talebinin reddine, asıl alacak üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacının temyizi dava tarihi itibariyle davalıların itirazı ile durmuş bulunan takibin faize dair kısmına ilişkin ilk derece yargılama makamı red kararına yöneliktir. İlk derece yargılama makamı hüküm gerekçesinde red sebebi olarak davacı tarafın davalıları icra takibinden önce TBK 117.md gereğince temerrüde düşürmedikleri davacı vekilince beyan edilmiş olduğunu göstermiştir. Gerçekten de; BK 101(yeni T.B.K 117) maddesi borçlunun temerrüt ihtarnamesi ile temerrüde düşürülmesi gerekliliği yasa koyucu tarafından düzenleme altına alınmıştır. Somut olayda davacı teslimin ve ödemenin yapılmaması üzerine ihtarname göndererek davalıları temerüde düşürmemiş, yalnızca dava açmadan önce icra takibinde bulunmuştur. Ancak; taraflar arasında imza edilmiş olan ve davalılar tarafından da kabul gören 07.07.2007 tarihli “protokol” başlıklı sözleşme ile taşınmazların teslim tarihi belirlenmiş olup, ifa günü gelmiş olan bu bor muaccel olmuş bir borç demektir. Sözleşme ile muayyen ve kesin bir vade belirlenmiştir. Kesin vadeli akitlerde ifa kararlaştırılan tarihte veya zaman içinde gerçekleştirilmezse ihtara ve süre tayinine artık gerek görülmez. Vadenin gelmesi alacağı muaccel hale getirir ve borçlu ifa ile mükellef olur. O halde, sözleşme gereği belirli vadede sözleşme konusu taşınmazları teslim etmeyen davalıların temerrüdü oluşmuştur. Hal böyle olunca mahkemece, temerrüdün belirli vade tarihi itibariyle gerçekleştiği gözetilerek faize ilişkin gerekirse bilirkişiden rapor alınarak işlemiş faizin hesaplanması ve souncuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle hükmün BOZULMASINA, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.