14. Hukuk Dairesi 2016/16010 E. , 2019/8282 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 29/01/2014 gününde verilen dilekçe ile mirasın hükmen reddi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 29/03/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR
Dava, mirasın hükmen reddi isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, 23/10/2010 tarihinde ölen muris ..."nun terekesinin borca batık olması nedeni ile mirası hükmen reddin tespitini istemiş, 17.03.2015 tarihli duruşmada imzalı beyanı ile Boğazlıyan Noterliğinin 01.10.2013 tarih 7398 yevmiye sayılı vekaletnamesindeki davadan feragat yetkisine dayanarak davacı ... yönünden davadan feragat etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme, davanın kabulüne karar vermiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Mirasın hükmen reddine ilişkin olarak açılan davalarda, murisin ölüm tarihi itibariyle terekesinin açıkça borca batık olup olmadığının ve mirasçıların terekeyi kabul anlamına gelen işlemler yapıp yapmadıklarının araştırılması gerekmektedir. Türk Medeni Kanunu’nun 605/2 maddesi hükmü gereğince mirasın hükmen reddine (terekenin borca batık olduğunun tespitine) ilişkin talepler, süreye tabi olmayıp mirasçıların iyiniyetli ya da kötüniyetli olmalarının bir önemi bulunmamaktadır. Murisin ödemeden aczi ölüm tarihine göre belirlenir. Ölüm tarihi itibariyle, murisin tüm malvarlığı terekenin aktifini, tüm borçları ise terekenin pasifini oluşturur. Terekenin pasifinin aktifinden fazla olması terekenin ödemeden aczini ve dolayısıyla da terekenin borca batık olduğunu gösterir (TMK m. 605/2). Mirasın hükmen reddine ilişkin olarak açılan davalarda, terekenin açıkça borca batık olup olmadığının araştırılması gerekmektedir. İcra takibi sonunda aciz vesikası düzenlenmesi halinde terekenin borca batık olduğu kabul edilir. Aksi halde terekenin borca batık olup olmadığı, murisin malvarlığı bulunup bulunmadığının usulüne uygun olarak bankalar, trafik tescil müdürlüğü, vergi daireleri, belediyeler ve tapu müdürlüğü v.b. kurum ve kuruluşlardan sorulması, murisin alacak ve borçları zabıta marifetiyle de araştırılarak aktif malvarlığı ile takibe konu borç miktarı gözönünde tutularak aktif ve pasifinin tereddüde neden olmayacak şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Ayrıca TMK"nin Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına ilişkin Tüzüğün 39/2. fıkrası gereğince mirasın reddi yetkisini içeren özel vekaletname sunulması zorunludur.
Somut olayda, murisin ölüm tarihi itibariyle terekesinin açıkça borca batık olup olmadığı araştırılmamıştır. Terekenin aktif ve pasifi mirasbırakanın ölüm tarihi itibari ile araştırılmalıdır.
Tereke mevcudunda bulunan taşınmazlarının mirasbırakanın ölüm tarihi itibari ile değeri belirlenmeli, yine mirasbırakanın ölüm tarihi itibari ile bankalardaki mevduatları, bakiye bilgisi ve hesap hareketleri araştırılmalı, mirasbırakan adına araç kaydı bulunup bulunmadığına ilişkin dosyada mevcut Emniyet Müdürlüğü cevapları arasındaki çelişki giderilerek, aracı bulunması halinde bilirkişi marifeti ile mirasbırakanın ölüm tarihi itibari ile değeri belirlenmeli, Ticaret Sicilinden mirasbırakanın adına şirket olup olmadığı sorulmalı ve bulunması halinde mirasbırakanın ölüm tarihi itibari ile sermaye değeri belirlenmeli, ölüm tarihi itibari ile tespit edilecek terekenin borçları ve mal varlığı gözetilerek terekenin borca batık olup olmadığı belirlenmelidir.
Kabule göre de, davanın niteliği gereği davalı-alacaklının, murisin terekesinin borca batık olduğunu bilmediği, bilmesinin de mümkün olmadığı, terekenin borca batık olup olmadığına yapılan yargılama sonrasında karar verildiği göz önünde bulundurularak yargılama gideri ve harçtan davalının değil davacının sorumlu tutulması, davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
Öte yandan davacılar vekilinin, davacı ... yönünden davadan feragat etmiş olmasına karşın bu hususta bir karar verilmemiştir.
Mahkemece, belirtilen hususlar üzerinde durulmadan eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmesi hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hüküm sonucunun BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,05.12.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.