Hukuk Genel Kurulu 2016/721 E. , 2016/817 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki “maddi tazminat” davasından dolayı, bozma üzerine direnme yoluyla; Hatay 1. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 24.10.2013 gün ve 2013/492 E., 2013/441 K. sayılı kararın onanmasını kapsayan ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulundan çıkan 05.06.2015 gün ve 2013/17-2303 E., 2015/1497 K. sayılı ilamın, karar düzeltme yoluyla incelenmesi davacılardan Ali Miroğlu vekili tarafından verilen dilekçe ile istenilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Hukuk Genel Kurulunun 05.06.2015 gün ve 2013/17-2303 E., 2015/1497 K. sayılı hükmün onanmasına ilişkin kararına karşı davacı ... vekili tarafından 02.09.2015 havale ve harç tarihli dilekçe ile karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.
Mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (1086 sayılı HUMK)’nun 433. maddesinin 1. fıkrası gereği karar düzeltme dilekçesi, hükmü veren mahkeme aracılığı ile karşı tarafa tebliğ olunur.
Ne var ki, davacı ... vekili tarafından verilen karar düzeltme dilekçesi mahkemece yine davacı ... vekiline tebliğ edildiği ancak davalı vekiline tebliğ edilmediği anlaşıldığından Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2015 gün ve 2015/17-3331 E., 2015/2668 K. sayılı kararı ile, mahkemece karar düzeltme dilekçesi davalı vekiline tebliğ edilmiş ise tebligat parçasının, tebliğ edilmemiş ise tebliği sağlanarak ve yasal süre beklenilerek dosyanın karar düzeltme incelemesi yapılmak üzere Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Başkanlığına gönderilmek üzere mahkemesine geri çevrilmesine karar verilmiştir.
Mahkemece geri çevirme sonrası PTT veri tabanından sorgulama yapılarak davalı adına çıkartılan karar düzeltme dilekçesini içerir davetiyenin safahatını gösterir belgenin çıktısı alınarak dosya tekrar karar düzeltme incelemesi için Hukuk Genel Kuruluna gönderilmiş olup, söz konusu belgenin incelenmesinde “… tarihinde kabul edildi, … tarihinde torbaya eklendi, … gönderinin geliş kaydı yapıldı, … tarihinde zimmet edildi ve alındı, … tarihinde dağıtıcıya verildi, … tarihinde işyerinde daimi çalışana teslim edildi, … tarihinde dağıtıcıya verildi, … tarihinde mazbata teslim edildi” şeklinde tebligat evrakının geçirdiği işlem safahatı gösterilmektedir. Bu nedenle, sözkonusu belge tebliğ evrakını alan “işyerinde daimi çalışanın ad ve soyadı ile imzasını” içermemektedir.
Hemen belirtmek gerekir ki; tebliğ ile ilgili 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve Yönetmelik hükümleri tamamen şeklidir. Gerek tebliğ işlemi ve gerekse tebliğ tarihi, Kanunda ve tebligatın yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Tebligat Yönetmeliğinde emredilen şekillerle ispat olunabilir. Anılan mevzuatlarla bu konuda etkili önlemler alınmasının amacı, tebliğin muhatabına ulaşmasını ve onun tarafından kabul edilmesini sağlamaktır. Dolayısıyla ilgili Kanun ve Yönetmelik hükümlerinin en küçük ayrıntılarına kadar uygulanması zorunludur.
7201 sayılı Tebligat Kanununun “hükmi şahıslara ve ticarethanelere tebligat” başlıklı 12. maddesinin 1. fıkrasına göre, hükmi şahıslara tebliğ, salahiyetli mümessillerine, bunlar birden ziyade ise, yalnız birine yapılır. Şayet hükmi şahısların salahiyetli mümessilleri tebliğ işlemi sırasında hazır değil ise, tebligatın nasıl yapılacağı yine aynı Kanunun “hükmi şahısların memur ve müstahdemlerine tebligat” başlıklı 13. maddesine göre, hükmi şahıslar namına kendilerine tebliğ yapılacak kimseler her hangi bir sebeple mütat iş saatlerinde iş yerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamıyacak bir halde oldukları takdirde tebliğ, orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır.
Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin “tüzel kişilerin memur ve müstahdemlerine tebligat” başlıklı 21. maddesi,
(1) Tüzel kişiler adına tebligatı almaya yetkili kişiler, herhangi bir sebeple mutat iş saatlerinde işyerinde bulunmamaları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde olmaları durumunda tebliğ, tüzel kişinin o yerdeki sürekli çalışan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır.
(2) Ancak, kendisine tebliğ yapılacak memur veya müstahdemin, tüzel kişinin o yerdeki teşkilatı veya personeli içinde görev itibariyle tebligatın muhatabı olan tüzel kişinin temsilcisinden sonra gelen bir kimse veya evrak müdürü gibi esasen bu tür işlerle görevlendirilmiş bir kişi olması gereklidir.
(3) Bu kişilerin de bulunmaması halinde, bu husus tebliğ mazbatasında belirtilir ve tebliğ, o yerdeki diğer bir memur veya müstahdeme yapılır.”
Hükmünü içermekte olup, bu durumda tebliğ yapılan memur veya müstahdemin isim ve soyadının tebliğ evrakına yazılarak imzasının tebliğ memuru tarafından alınması gerekmektedir.
Hal böyle olunca, tüzel kişiler adına tebligatı almaya yetkili kişiler, herhangi bir sebeple mutat iş saatlerinde işyerinde bulunmamaları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde olmaları durumunda tebliğ, tüzel kişinin o yerdeki sürekli çalışan memur veya müstahdemlerinden birine, ancak görev itibariyle tebligatın muhatabı olan tüzel kişinin temsilcisinden sonra gelen bir kimse veya evrak müdürü gibi esasen bu tür işlerle görevlendirilmiş bir kişi olması halinde yapılabilir. Bu durumda tebliğ evrakının teslim edildiği memur veya müstahdemin adı ve soyadı açıkça yazılarak imzasının alınması yapılan işlemin mevzuata uygunluğunun denetlenmesi ve tebligatın bir belgelendirme işlemi olması nedeniyle zorunludur.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşme sırasında bir kısım üyeler tarafından, davacılardan Ali Miroğlu vekilinin karar düzeltme dilekçesinin PTT veri tabanından alınan belge karşısında işyerinde daimi çalışanın ad ve soyadı ile imzasının bulunduğu tebliğ evrakı parçasının aranmasına gerek olmadığı, diğer bazı üyelerce de yerel mahkeme direnme kararının Hukuk Genel Kurulu tarafından davalı lehine onandığından karar düzeltme dilekçesi kendisine tebliğ edilmiş olması halinde dahi söyleyecek bir beyanın olmadığı gerekçesiyle dosyanın tebliğ eksikliğinin tamamlanması için mahkemesine geri çevrilmesine gerek olmadığı ileri sürülmüş ise de, yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğunca bu görüşler kabul edilmemiştir.
O halde, yerel mahkemece Hukuk Genel Kurulunun geri çevirme kararının gereği yerine getirilmediğinden, dosyanın tekrar geri çevrilmesine sebebiyet verilmeksizin, aksine davranışın sorumluluğu gerektireceği de dikkate alınarak, davacılardan Ali Miroğlu vekilinin karar düzeltme dilekçesi davalı vekiline tebliğ edilmiş ise tebligat parçasının, tebliğ edilmemiş ise tebliği sağlanarak ve yasal süre beklenilerek dosyanın karar düzeltme incelemesi yapılmak üzere Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Başkanlığına gönderilmek üzere mahkemesine geri çevrilmesi gerekmiştir.
S O N U Ç : Yukarıda açıklandığı üzere işlem yapılarak, anılan eksiklik tamamlandıktan sonra karar düzeltme incelemesi için dosyanın Hukuk Genel Kurulu Başkanlığına gönderilmek üzere yerel mahkemeye GERİ ÇEVRİLMESİNE, 15.06.2016 gününde oyçokluğu ile karar verildi.