(Kapatılan) 13. Hukuk Dairesi 2016/10712 E. , 2018/11982 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki ayıplı mal davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, dava konusu otomobilin dava dışı komşusu tarafından davalıdan sıfır kilometrede iken satın alındığını, araç henüz 900 km kadar kullanılmış iken 17.07.2014 tarihinde kendisi tarafından 40.000,00.-TL bedel ödenmek suretiyle mal edinildiğini, daha sonra ise aracın komple boyalı olduğunu öğrendiğini, kazası ve kusuru bulunmayan otomobilin henüz davalı elinde iken bu şekilde boyandığını, bu haliyle ayıplı bulunduğunu ileri sürerek araç için ödenen bedelin iadesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, usule ve esasa ilişkin gerekçelerle davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, Davanın kabulü ile, dava konusu aracın davalı şirkete iadesi ile 40.000,00 TL satış bedelinin dava tarihi olan 09.09.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
İlk derece yargılama makamı, mütalaasına başvurulan bilirkişi raporu görüşüne de dayanarak; aracın boyası imalat aşamasında kalın olup, bu husus ancak boya ölçüm cihazları ile tespit edilebileceğinden, araçta gözle tespit edilemeyecek nitelikte gizli ayıp olduğunun kabulü gerekçesiyle davanın kabulü cihetine gitmiş ise de hükme esas alınan bilirkişi raporu davacı yanca ayıp olarak ileri sürülen boya kalınlığı, var ise bu boya kalınlığı/farkının fabrika ve üretim aşamasında mı yoksa satımından sonra tüketici elinde mi gerçekleştiği ve benzeri konularda gerekli tespit, teknik değerlendirme ve açıklamaları ihtiva etmeyen bir sayfadan ibaret ve teknik verileri de içermediğinden bilirkişilerin kişisel yorumu mahiyetinden öteye geçemeyen gerekçesiz bir rapordur. Bu haliyle dosya içerisindeki bu rapora dayalı olarak hüküm kurulamayacağı gibi bu rapora dayalı hükmün temyiz denetimi de yapılamaz. O halde, mahkemece, bu konuda rapor düzenlemeye ehil ve donanımlı bir Üniversiteden, konularında uzmanların bulunduğu, akademik kariyere sahip 3 kişilik bilirkişi kurulundan, tüm dosya kapsamı değerlendirilmek suretiyle, yukarıda işaret edilen noktalar bakımından, teknik verileri gösterir, bu verileri yorumlar mahiyette ve bu yorumların nedenlerini açıklayıcı, taraf, Mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli, taraf itirazlarını karşılar nitelikte rapor alınarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu yön göz ardı edilerek, yetersiz bilirkişi raporuna dayalı ve bu nedenle eksik inceleme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.