5. Ceza Dairesi 2018/6689 E. , 2018/5716 K.
"İçtihat Metni"Görevi kötüye kullanma suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 26/09/2017 tarihli ve 2015/13039 soruşturma sayılı ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin Elazığ 2. Sulh Ceza Hakimliğinin 20/10/2017 tarihli ve 2017/2502 Değişik iş sayılı Kararının;
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 160. maddesinde yer alan “Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.” şeklindeki düzenleme karşısında, Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmak zorunda olduğu, soruşturma dosyası kapsamına göre Adli Tıp Kurumu 1. Adli Tıp İhtisas Kurulunun 31/07/2017 tarihli ve 3627 karar sayılı raporunda müteveffa hakkında düzenlenmiş patoloji raporlarında konulan patolojik tanıların doğru olmadığı, bununla birlikte malign melanoma ait patolojik tanının en çok karıştırılabilen hastalıklardan biri olduğunun tıbben bilindiği, müteveffaya 2014 yılının başında doğru patolojik tanının konularak uygun tedaviye başlanıldığı, tanıdaki gecikme nedeniyle tedavisinin de geç başlamış olduğu, bununla birlikte kişinin ölümüne neden olan hastalığın niteliği, ağırlığı, seyiri ile kişinin klinik ve laboratuvar bulguları birlikte değerlendirildiğinde zamanında uygun tanı konularak tedavisinin başlanılması halinde de kurtulmasının kesin olmadığı gerekçesiyle şüphelinin kusurlu eylemi ile kişinin ölümü arasında kesin bir illiyet bağının kurulamayacağının belirtildiği, her ne kadar anılan raporda ismi geçen şüpheli doktorun özel laboratuvarda doktor olarak görev yaptığı, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 257. maddesi kapsamında kamu görevlisi olmadığı için üzerine atılı suçun yasal unsurlarının oluşmayacağı ve İstanbul Adli Tıp Kurumunun 26/04/2017 tarihli raporu gereğince de taksirle ölüme neden olma suçu açısından illiyet bağının kurulamayacağı gerekçesiyle ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği anlaşılmışsa da, konunun teknik bilgiyi gerektirmesi, hakimin hukuk bilgisiyle sorunu çözemeyeceği durumlarda, bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiğinde dahi, bilirkişi raporlarının mahkemeyi bağlayıcı değil, delilleri değerlendirme vasıtalarından biri olduğu, mahkemelerin gerekçelerini açıklamak suretiyle bilirkişi raporlarına itibar edip etmeme hususunda takdir ve değerlendirme hakkına haiz bulunduğu, somut olayda Adli Tıp 1. İhtisas Kurulundan alınan raporun uyuşmazlığa ışık tutacak nitelikte bulunmadığı ve Adli Tıp Genel Kurulundan rapor alınması gerektiği gibi, 5271 sayılı Kanunun 67. maddesinin beşinci fıkrası gereğince ilgililerin itirazlarının bildirilmesi için istemde bulunabilmelerini sağlamak üzere söz konusu Adli Tıp Raporunun tebliğ edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği, kaldı ki müteveffanın ölümü konusunda ...Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı tarafından verilen ve şüphelinin kusurlu tıbbi uygulaması ile kişinin ölümü arasında illiyet bağı bulunduğu görüşüne yer veren bilimsel mütalaanın da göz önüne alınarak deliller arasındaki çelişkinin giderilmesi hususunda Yüksek Sağlık Şurası da dahil olmak üzere üniversitelerin tıp fakülteleri veya eğitim veren devlet hastanelerinden de görüş alınarak soruşturmanın buna göre sonuçlandırılması gerektiği gözetilmeden, yapılan eksik soruşturma sonucu verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yapılan itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 18/06/2018 gün ve 94660652-105-23-7569-2018-Kyb sayılı Kanun yararına bozmaya atfen Yargıtay C.Başsavcılığından tebliğname ile Daireye ihbar ve dava evrakı ile birlikte tevdii kılınmakla gereği düşünüldü:
... Eğitim ve Araştırma Hastanesinde görev yapan uzman doktor ...hakkında aynı olayla ilgili olarak taksirle yaralama suçundan kamu davası açıldığı da gözetildiğinde, kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname münderecatı yerinde görüldüğünden talebin kabulü ile, Elazığ 2. Sulh Ceza Hakimliğince verilen 20/10/2017 tarihli ve 2017/2502 Değişik iş sayılı Kararın CMK"nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma sebebine nazaran müteakip işlemlerin merciince yapılmasına, dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 17/09/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.