11. Hukuk Dairesi 2018/4345 E. , 2019/5369 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ(ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ SIFATIYLA)
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasındaki davanın Kütahya 1. Asliye Hukuk Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 19/03/2018 tarih ve 2018/247-2014/342 sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, müvekkillerinin davalı şirkettin %30 oranında hissedarı olduğunu, 20.05.2009 ve 06.05.2010 tarihli genel kurul kararlarının müvekkillerinin katılımı olmaksızın alındığını, 20.05.2009 genel kurul toplantısına ilişkin olarak müvekkili olan ..."un sahte hisse devri sözleşmesine dayanılarak toplantıya çağrılmadığını, diğer müvekkilleri adına genel kurul toplantı çağrı tutanaklarında atılan imzaların müvekkillerine ait olmadığını, 06.05.2010 tarihli genel kurul toplantısının TTK ile belirlenen usul ve esaslara aykırı olarak toplandığını ve karar alındığını, müvekkili ... yönünden genel kurul toplantı şartlarının hiçbirinin gerçekleşmediği, diğer müvekilleri yönünden ise sanki toplantıda hazırlarmış gibi gösterilerek karar alındığını, genel kurul kararların yoklukla malul olduğunu ileri sürerek, genel kurul kararlarının yokluğunun tespiti ile geriye dönük olarak geçersiz sayılmalarına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davacıların hisselerini sattıklarını, şirket ortağı olmadıklarını, genel kurul kararının iptali için 3 aylık dava açma sürenin geçtiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, davacılardan ...’un dava devam ederken vefat ettiği, vefatından önce vekilini azlettiği ve duruşmalara mazeretsiz olarak katılmadığı, bu nedenle adı geçen hakkındaki davanın geriye dönük olarak açılmamış sayılmasına karar vermek gerektiği, Kütahya 2.Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2011/141 Esas numaralı kesinleşen kararında özel belgede sahtecilik yapılarak ..."un imzasının sahte olarak atılarak hisselerde oynama yapıldığının tespit edildiği, davaya konu genel kurul hazirun cetvelinde yer alan imzaların davacılar ... ve ..."un eli ürünü olmadığı, genel kurulun usulsüz ve sahtecilik yapılarak toplandığı ve kararlar alındığı, hukukun bu durumu korumayacağı gerekçesiyle, davacılardan ..."un davasının açılmamış sayılmasına, diğer davacıların davasının kabulü ile; davalı şirketin 20/05/2009 ve 06/05/2010 tarihli genel kurul kararlarının yokluğunun tespitine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bentler dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Dava, davalı şirketin 20.05.2009 ve 06.05.2010 tarihli genel kurullarında alınan kararların yoklukla malul olduğunun tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece verilen ilk kararla davanın reddine karar verilmiş, karara karşı, davacılardan ... ve... tarafından temyiz yoluna başvurulmuştur. Dairemizin, 08.04.2014 tarih, 2014/3147 Esas- 2014/6846 Karar sayılı bozma ilamıyla, 06.05.2010 tarihli genel kurula ilişkin tüm temyiz itirazları reddedilmiş, bu suretle, anılan genel kurula ilişkin taraflar arasındaki uyuşmazlık kesinleştiği gibi bu hususta davalı yararına usuli müktesep hak da oluşmuştur. Bu itibarla, mahkemece bozmaya uyularak verilen kararla, davalı yararına oluşan usuli müktesep hakkı ihlal eder şekilde 06.05.2010 tarihli genel kurulun da yokluğuna karar verilmesi isabetli görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
3-) Öte yandan, Dairemizin yerleşik içtihatlarında da belirtildiği üzere, ortaklık sıfatı, ortağın açacağı iptal davasının dinlenebilmesi koşuludur. Davacı, bu sıfatını davanın kesin hüküm ile sonuçlanmasına kadar korumak zorundadır. Somut olayda, davalı vekilince, davacıların davadan sonra şirketteki hisselerinin tamamını devretmek suretiyle şirket ortaklığından ayrıldıkları bu nedenle iş bu dava bakımından taraf sıfatların kalmadığı savunulmuş ve noterde yapılan18.02.2011 tarihli hisse devir sözleşmesi dosyaya ibraz edilmiştir. Anılan belge incelendiğinde, davacı ... ...’un noterde yapılan 18.02.2011 tarihli hisse devir sözleşmesiyle, şirkette bulunan tüm hisselerini dava dışı ...’ya devrettiği görülmektedir. Dosya arasında yer alan bilgi ve belgelerden diğer davacı ... ...’un ortaklık sıfatının halen devam edip etmediği hususu ise anlaşılamamaktadır. Bu durumda, mahkemece, şirket pay defteri getirtilerek, anılan hisse devir sözleşmeleri de gözetilmek suretiyle davacıların şirketteki ortaklıklarının devam edip etmediğinin belirlenmesi, davacıların şirketteki ortaklık sıfatların sona erdiğinin tespiti halinde ise, davanın yokluk istemine ilişkin olduğu gözetilerek, davacıların davaya konu, 20.05.2009 tarihli genel kurulun yoklukla malul olduğunun tespitini istemekte hukuki yararları bulunup bulunmadığı da tartışılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı şirket yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 16/09/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.