Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/6434
Karar No: 2020/4014
Karar Tarihi: 29.06.2020

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2019/6434 Esas 2020/4014 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı Kurum, iş kazası sonucunda yaralanan sigortalıya bağlanan ilk peşin sermaye değerli gelirler ile yapılan tedavi yardımlarının rücuan tahsili istemiyle dava açtı. İlk derece mahkemesi, davanın kabulüne karar verdi ve davalıya belirli bir miktarda ödeme yapılması hüküm altına alındı. Ancak davacı ve davalı vekilleri tarafından İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi'ne yapılan istinaf başvuruları esastan reddedildi. Bunun üzerine davacı ve davalı vekilleri kararı temyiz etti. Temyiz incelemesi sonucunda, asıl işveren-taşeron ilişkisi belirlenmeden önce davalı şirket ile dava dışı ihale makamı arasındaki sözleşmelerin getirtilmesi gerektiği belirtildi. Ayrıca, kusur tespiti için uzman bilirkişi heyeti tarafından ayrıntılı bir irdeleme yapılması gerektiği vurgulandı. Kararda, 506 ve 5510 sayılı Kanun maddelerine de yer verildi.
506 sayılı Kanun'un 87. maddesi - Taşeron ilişkisi tanımı
5510 sayılı Kanun'un 12. maddesi - Alt işveren tanımı ve sorumlulukları
10. Hukuk Dairesi         2019/6434 E.  ,  2020/4014 K.

    "İçtihat Metni"

    Bölge Adliye
    Mahkemesi : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi
    No : 2019/1255-2019/1592
    İlk Derece
    Mahkemesi : Bakırköy 20. İş Mahkemesi
    No : 2016/158-2017/323

    Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davacı ve davalı vekillerince istinaf yoluna başvurulması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince istinaf istemlerinin esastan reddine karar verilmiştir.
    İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I-İSTEM
    Davacı Kurum, 18.06.2008 tarihli iş kazasında yaralanan sigortalıya bağlanan peşin değerli gelir ile yapılan tedavi giderleri nedeniyle oluşan kurum zararının rücuan tahsilini talep etmiştir.
    II-CEVAP
    Davalı davanın reddini savunmuştur.
    III-MAHKEME KARARI
    A-İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
    Sigortalının %73 sürekli işgöremezlik derecesi ve davalı işveren şirketin %70 kusuru üzerinden davanın kabulüyle;
    “1– 151.783 TL ilk peşin değerli gelirin gelir onay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
    2- 10.838.8 TL tedavi giderinin sarf tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine ” karar verilmiştir.
    B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
    “Bakırköy 20. İş Mahkemesinin 07/12/2017 tarih, 2016/158 Esas- 2017/323 Karar sayılı kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı Kurum vekili ve davalı şirket vekilinin istinaf başvurularının 6100 sayılı Yasanın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine” karar verilmiştir.
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ
    Davacı Kurum vekili; işçiye verilen %30 kusurun fazla olduğu, işveren şirketin %100 oranında kusurlu olduğu gerekçeleriyle kararın bozulmasını talep etmiştir.
    Davalı işveren vekili özetle; kusur raporunun denetime elverişli olmadığı, müfettiş raporunun kendilerine tebliğ edilmediğinden hukuki dinlenilme haklarının ihlal edildiği, ıslah dilekçesinin süresinden sonra verildiği, itirazlarının dikkate alınmadığı, işverenin tüm iş güvenliği tedbirlerini aldığı, kusursuz olduğu, kazanın işçinin tam kusuruyla meydana geldiği zira işçinin 5 yıllık deneyimli bir işçi olduğu, 3. kişilerin kusurlarının irdelenmediği gerekçeleriyle kararın bozulmasını talep etmiştir.
    V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME
    1- Dava; 18.06.2008 tarihli iş kazası sonucu %73 oranında sürekli işgöremez durumuna giren sigortalıya bağlanan ilk peşin sermaye değerli gelirler ile yapılan tedavi yardımlarının rücuan tahsili istemine ilişkin olup, davanın yasal dayanağı olay tarihinde yürürlükte bulunan 506 sayılı yasanın 26. maddesidir.
    506 sayılı Kanunun 87. maddesi hükmünde tanımlandığı üzere taşeron; bir işte ya da bir işin bölüm veya eklentilerinde asıl işverenden iş alan ve kendi adına sigortalı çalıştıran 3. kişidir.
    5510 sayılı Kanunun 12. maddesinin 6. fıkrasında; “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin bir işte veya bir işin bölüm veya eklentilerinde, iş alan ve bu iş için görevlendirdiği sigortalıları çalıştıran üçüncü kişiye alt işveren denir. Sigortalılar, üçüncü bir kişinin aracılığı ile işe girmiş ve bunlarla sözleşme yapmış olsalar dahi, asıl işveren, bu Kanunun işverene yüklediği yükümlülüklerden dolayı alt işveren ile birlikte sorumludur.” hükmü yer almaktadır.
    Asıl işveren taşeron ilişkisinin varlığı için öncelikle işin başka bir işverenden alınmış olması, bir başka ifade ile asıl işverenin işverenlik sıfatına devredilen iş dolayısıyla sahip olması, asıl işyeri ya da işyerinden sayılan yerlerde kendi adına işçi çalıştırıyor olması gerekir.
    İşin belirli bir bölümünde değil de tamamının bir bütün halinde ya da bölümlere ayrılarak başkalarına devredildiği, işten bu yolla tamamen el çekildiği, sigortalı çalıştırılmadığı için işveren sıfatının haiz olunmadığı durumda ise, bunları devralan kişiler alt işveren, devredenlerde asıl işveren olarak nitelendirilemeyecektir.
    Aracı sıfatının kazanılmasında diğer koşullar ise, asıl işverenden istenilen işin, asıl iş ya da işyeriyle ilgili işin bir bölümünde veya işyeri eklentilerinde alınmış olması ve bu işte işi alanın kendi işçilerinin çalıştırılması ve bu nedenle de işveren sıfatına sahip olunmasıdır.
    Mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, öncelikle davalı şirket ile işin ihaleyle alındığı beyan edilen dava dışı ihale makamı arasındaki sözleşmeler getirtilip aralarındaki hukuki ilişki, bir başka ifade ile asıl işveren-taşeron ilişkisi olup olmadığı belirlenmelidir.
    2- Rücu davaları kusur sorumluluğuna dayanmakta olup, iş kazasında kusuru olanlar davacı Kurumun rücu alacağından kusurları karşılığında sorumludur. Kusurun belirlenmesinde ise; zararlandırıcı sigorta olayının ne şekilde oluştuğunun, dosya içeriğindeki tüm deliller taktir olunarak belirlenmeli ve kabul edilen maddi olgular doğrultusunda, konusunda uzman bilirkişi heyetinden, aynı olay nedeni ile daha önce açılmış ve kesinleşmiş tazminat ve ceza davaları varsa, bu davalardaki kusur raporları ile çelişki oluşturmayacak şekilde kusur oran ve aidiyeti konusunda rapor alınması gereklidir. Kusur durumu saptanırken, iş güvenliği mevzuatına göre hangi önlemlerin alınması gerektiğinin, bu önlemlerin işverence alınıp alınmadığının ve alınmış önlemlere sigortalı işçinin uyup uymadığının, 506 sayılı Kanunun 26. maddesi ve olay tarihinde yürürlükte bulunan 4857 sayılı Kanunun 77. maddesi çerçevesinde değerlendirilerek belirlenmesi gerekir.
    Sigortalı veya hak sahipleri tarafından tazmin sorumluları aleyhine açılan tazminat davalarında alınan kusur tespitine ilişkin bilirkişi raporları ile ulaşılan sonuçlar, rücu davasında Kurumun taraf olmaması nedeniyle bağlayıcı nitelikte bulunmamakta ise de işçi sağlığı ve iş güvenliği kuralları yönünden ayrıntılı irdeleme içermesi halinde güçlü delil olarak kabul edilmektedir.
    Eldeki davada alınan kusur raporunda; işverene %70, kazalı işçiye de %30 oranında kusur verilmiş, müfettiş raporundaki %50 - %50 kusura katılmama sebebi açıklanmıştır.
    Mahkemece; sözleşmeler getirtilerek davalı şirket ile dava dışı ihale makamı arasındaki asıl-alt işverenlik ilişkisi irdelenmeli, varlığı halinde olayın gerçekleştiği iş kolunda iş güvenliği bakımından uzman kişilerden oluşan bilirkişi heyetinden bu çerçevede, işveren ve ilgililerin kusurunun birlikte irdelenerek belirlendiği, eldeki davada alınan kusur raporuyla müfettiş raporundaki çelişkinin giderildiği, hüküm kurmaya elverişli uygun yeni bir kusur raporu alınmalı, sorumluluk, oransal ve miktar olarak yeniden belirlenmelidir.
    O halde, davacı ve davalı vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesinin istinaf istemlerinin esastan reddine dair kararı kaldırılarak ilk derece mahkemesince verilen karar bozulmalıdır.
    SONUÇ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesi"ne gönderilmesine, 29.06.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi