20. Hukuk Dairesi 2017/199 E. , 2019/5054 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği ili, ... .. köyü, .... mevkiinde bulunan yaklaşık 9500 m² yüzölçümündeki taşınmazın, tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescilini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, maki bitki örtüsü ile kaplı alanların kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğiyle edinilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 05/02/2013 tarih ve 2012/9672 Esas 2013/824 Karar sayılı ilamı ile "Mahkemece, çekişmeli taşınmazın eski tarihli memleket haritasında maki bitki örtüsü ile kaplı olduğu, bu nitelikteki taşınmazların kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğiyle kazanılamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, ulaşılan sonuç dosya içeriğine uygun düşmemektedir. Şöyle ki, raporu hükme dayanak alınan orman bilirkişi raporunda çekişmeli taşınmazın eğiminin % 8-10 olduğu ve 1956 tarihli memleket haritasında makilik alanlar içeresinde kaldığı bildirilmiştir. 6831 sayılı Kanunun 1/j maddesinde funda veya makilerle örtülü orman ve toprak muhafaza karakteri taşımayan yerlerin orman sayılmayan yerlerden olduğu, yine 20/11/2012 günlü Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin 14. maddesinde ise bilimsel olarak eğimi % 12’den fazla yerlerin orman ve toprak muhafaza karakteri taşıyan yerler olduğu açıklanmış olması nedeniyle, eğimi %12’den az olan funda ve makilerle örtülü yerler orman sayılmayacağından, bu gibi yerlerin imar, ihya ve zilyetlikle kazanılması mümkündür.
Bu nedenle; öncelikle davacı tarafından ...... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/43 Esas sayılı dosyasında açtığı tescil dosyası getirtilerek dava konusu taşınmazların aynı taşınamaz olup olmadığı denetlenmeli; yapılacak keşifte tarım uzman bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu 461, 468, 469 ve 476 sayılı parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanmalı; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar (gerçek kişiler) yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacılar yanında, (murisler) yönünden de tapu ve kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı
Kanunun 03.07.2005 gün 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanma Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi gereğince sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır." denilmek suretiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra yapılan yargılama sonucu, dava konusu taşınmazın evveliyatının orman olmadığı, zilyedlikle iktisap edilebilecek yerlerden olduğu ve davacı yararına iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle; davanın kabulü ile,
Dava konusu......... nolu paftada bulunan fen bilirkişisi tarafından düzenlenen 15/05/2015 tarihli raporda ve krokisinde (A) harfi ile gösterilen 8.448,81 m2"lik taşınmazın tapuda davacı T.C..... kimlik numaralı ... adına kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, genel kadastroda tapulama harici bırakılan ve tapusuz olan taşınmazların, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapuya tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmaz, 1955 yılında yapılan tapulamada fundalık olarak tescil harici bırakılmış, dava tarihinden önce orman kadastrosu yapılmamıştır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 23/09/2019 gününde oy birliği ile karar verildi.