10. Hukuk Dairesi 2011/17706 E. , 2012/682 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk(İş) Mahkemesi
Dava, davacının 506 sayılı Kanun kapsamındaki zorunlu sigortalılık süreleri hariç, 14.02.1990 tarihinden dava tarihine kadar ....sigortalılığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği üzere, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava, 01.06.1988 tarihli resen tescille başlayan... çalışmalar nedeniyle 14.02.1990 tarihi itibarıyla sonlandırılması ve 02.04.2011 tarihi itibarıyla yeniden tescili nedeniyle; çakışan ....’lı süreler hariç olmak üzere 14.02.1990 tarihinden dava tarihine kadar Tarım Bağ-Kur sigortalılığın tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, 01.07.1988-14.02.1990 tarihleri ile 02.04.2011-03.08.2011 (dava tarihi) arasındaki dönem yönünden hukuki ihtilaf bulunmadığından karar verilmesine yer olmadığına, 15.02.1990-02.04.2011 tarihleri arasında 72 günlük zorunlu SSK sigortalılığı dışlanarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
1) Hukuk Genel Kurulu"nun 14.11.2007 tarih ve 2007/13-848 E. 2007/840 K. sayılı ilamında belirtildiği üzere, açılmış bir davanın esasının incelenebilmesi ( davanın mesmu, yani dinlenebilir olabilmesi ) bazı şartların tahakkukuna bağlı olup, bunlara dava şartları denir. Dava şartlarından bir kısmı olumlu ( varlığı mutlaka gerekli ); diğer bir kısmı da, olumsuz ( yokluğu mutlaka gerekli ) niteliktedir. Hakim, önüne gelen bir davada, dava şartlarının mevcut olup olmadığını re"sen gözetmelidir.
Olumlu dava şartlarından biri de, davacının o davayı açmakta hukuki yararının bulunmasıdır. Açılmasında davacısı yönünden hukuki yarar bulunmayan bir dava, dava şartının yokluğundan dolayı reddedilmelidir.
Mahkemece dava konusu somut olayda, davacının tescili bulunan 02.04.2011-03.08.2011 (dava tarihi) tarihleri arasındaki talebinin hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, anılan tarihlerde davacının tescili bulunduğundan ve hukuki ihtilaf bulunmadığından bahisle hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmesi, ayrıca talepte bulunulmadığı halde 01.07.1988-14.02.1990 tarihleri arasındaki döneme ilişkin olarak da aynı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma sebebidir.
2) 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun Geçici 7. maddesi uyarınca davanın yasal dayanağı olan 2926 sayılı Kanunun; 2. maddesine göre, Kanunla veya kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdiyle bağlı olmaksızın 3. maddenin (b) bendinde tanımlanan tarımsal faaliyetlerde bulunanlar, bu Kanuna göre sigortalı sayılırlar. 3. maddenin (b) bendinde, Kendi mülkünde, ortaklık veya kiralamak suretiyle başkalarının mülkünde, kamuya mahsus mahallerde ekim dikim, bakım, üretim, yetiştirme ve ıslah yollarıyla veya doğrudan doğruya tabiattan istifade etmek suretiyle bitki, orman, hayvan ve su ürünlerinin üretimini, avlanmasını, avcılar ve yetiştiriciler tarafından muhafazasını, taşınmasını sağlayanları veya bu ürünlerden sair bir şekilde faydalanmak suretiyle kendi adına ve hesabına faaliyette bulunanların, tarımsal faaliyette bulundukları düzenlemesine yer verilmiştir. 5. maddesinde, Kanunda öngörülen süre içinde kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren başlayacağı; 9. maddesinde, bu Kanun kapsamında sigortalı sayılanların sigortalılıklarının başladığı tarihten itibaren üç ay içinde Kuruma kayıt ve tescillerini yaptırmayanların tescil işlemlerinin Kurumca resen yapılacağı düzenlenmiştir. Bu çerçevede, anılan Kanunun 36. maddesi gereği olarak da, Kurumun prim alacaklarını Bakanlar Kurulu kararıyla ürün bedellerinden tevkif suretiyle tahsili olanaklı kılınmıştır. İşte bu bağlamda, sigorta primlerinin ürün bedellerinden Bağ-Kur adına tevkif suretiyle tahsili halinde, kişinin, yukarıda izah edilen 5. maddede yer alan anlamda tescil işleminin bu tevkifat tarihinde gerçekleştiğinin ve 3. maddede belirtilen tarımsal faaliyetin sürdürüldüğü sürede sigortalı olarak kabul edilmesi, anılan yasal düzenlemelerin lafzına ve ruhuna uygun olacaktır. 3. madde hükmünde belirtilen tarımsal faaliyetin sürdürüldüğü süre hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak şekilde araştırılıp belirlenmelidir. Bu bağlamda, 2926 sayılı Kanun kapsamında kendi adına ve hesabına tarımsal faaliyetin sürdüğünün karinesi, valilik, kaymakamlık, özel idare, belediye, muhtarlık ve nüfus idareleri kayıtlarıyla, diğer kamu kurum ve kuruluşlarının, kanunla kurulu meslek kuruluşlarının, 1581 sayılı Kanuna göre kurulan tarım satış kooperatifleri ve birliklerinin, 1163 sayılı Kooperatifler Kanununa göre kurulan....ve tarım kesimine yönelik faaliyette bulunan millî bankaların kayıtlarıdır(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06.02.2002 gün 2002/21–69 E. -44 K.; 03.07.2002 gün 2002/21–576 E.-584 K.; 14.02.2007 gün 2007/21–73 E.-71 K.; 14.02.2007 gün 2007/21–172 E. 2007/177 K.; 24.03.2010 gün 2010/10-133 E.-174 K. ve 18.05.2011 gün 2011/10-230 E.-319 K. sayılı kararları).
Öte yandan, sigortalılığın sona ermesini düzenleyen 6. maddede, bu kanuna göre sigortalı sayılanlardan, diğer....kapsamına tabi bir işte çalışanların, çalışmaya başladıkları tarihten bir gün önce sigortalılıklarının sona ereceği düzenlenmiştir. Ancak, 5. maddede yerini bulduğu üzere sigortalılığın zorunlu oluşu ve kapsama dahil bulunmak koşuluyla sigortalı olmak hak ve yükümünden vazgeçilemeyeceği gibi kaçınılamayacağı olgusu ile 9. maddede yer alan Kurumun resen tescil yükümü birlikte gözetildiğinde; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 14.02.2007 gün ve 2007/21-73-71 sayılı kararında ayrıntıları açıklandığı üzere; diğer sosyal güvenlik kuruluşları kapsamına tabi zorunlu sigortalılığın “makul kabul edilebilecek bir süreden” daha az olması halinde; anılan sigortalılığın bitiminde 2926 sayılı Kanun çerçevesinde tarımsal faaliyete yeniden başlanarak devam edilmesi durumunda, davalı Kurumun sonradan gerçekleşen bu tarımsal faaliyete değer vermesi zorunlu olup; diğer sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi zorunlu sigortalılığın “makul kabul edilebilecek bir süreyi” aşmış olması halinde ise, yeniden 2926 sayılı Kanun kapsamında Tarım Bağ-Kur sigortalılığının kabulü için; bu sigortalılık kapsamında tescil talebi, prim ödenmesi ya da ürün teslimatında prim tevkifatı yapılması halinde; talep, prim ödeme veya (resmi kurum yapmışsa) tevkifat tarihini takip eden ay başından (özel kuruluş yapmışsa primin Kuruma intikal etmesi şartıyla tevkifat tarihini takip eden aybaşından) geçerli olmak üzere yeniden.... sigortalılığının başlatılması mümkün olabilecektir.
Dava konusu somut olayda, 1993 yılınd.... 13,5 dekar arazi yönünden fındık üreticisi beyannamesi verdiği, 2001-2002 ve 2003-2011 dönemleri arası çiftçi kayıt sisteminde kaydı bulunduğu, 21.07.2005 tarihinden itibaren ..... kaydının bulunduğu anlaşılmaktadır.
Somut olayda, çakışan sürenin, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 14.02.2007 gün ve 2007/21-73-71 sayılı kararında belirtilen makul süreyi aşmadığı gözetildiğinde,2926 sayılı Kanunun 6/b maddesi gereğince,diğer ..... kapsamına tabi çalışmaya başlanıldığı tarihten bir gün önce sona eren tarım bağ-kur sigortalılığının, yeniden tescil, prim ödemesi veya tevkifat aranmaksızın sürebilmesi için, 15.02.1990-02.04.2011 tarihleri arasındaki dönemde tarımsal faaliyetin 2926 sayılı Kanunun 3. maddesi anlamında kesintisiz devam edip etmediği hususu yeterince araştırılmamıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.05.2011 gün ve 2011/10-230-319 sayılı kararında da açıkça belirtildiği üzere davacının tarımsal faaliyetinin kesintisiz sürüp sürmediğinin tespiti için mahkemece;
1- Çekişmeli dönemde davacının nerede oturduğu; Nüfus Müdürlüğü, İlçe Seçim Kurulu Başkanlığı ve Muhtarlık kayıtları esas alınarak belirlenmeli,
2- Dönem içinde.....aracılığıyla "Tarımsal Amaçlı Kredi" kullanıp kullanmadığı araştırılmalı,
3- Dönem içinde ürün teslimatından dolayı prim kesintisi yapılıp yapılmadığı veya sigortalılık iradesini ortaya koyacak şekilde prim ödemesinin bulunup bulunmadığı araştırılmalı,
4- 25.04.2006 gün 26149 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 5488 sayılı Tarım Kanunun 19. maddesi uyarınca Çiftçi Kayıt Sistemine dahil edilerek doğrudan gelir desteği alıp almadığı ve bu bağlamda davacının hangi ürünleri ekerek bunları nerelere sattığı, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunun "zirai kazanç, zirai faaliyet, zirai işletme, çiftçi ve mahsulün tarifi" başlıklı 52, " zirai kazançta vergileme" başlıklı 53, ve "Vergi Tevkifatı" başlıklı 94 vd. maddeleri ile 213 Vergi Usul Kanununun " Vergi kesenlerin sorumluluğu" başlıklı 11. maddesi kapsamında zirai kazançlarından dolayı vergi ödeyip ödemedikleri araştırılmalıdır. Konu ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.12.2010 gün ve 2010/10-580-647 sayılı kararında da açıkça belirtildiği üzere " Tevkifat yapma ve kurum hesaplarına aktarma yükümü, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunun 94/11.maddesinde öngörülen çiftçilerden satın alınan zirai mahsuller için yapılan ödemelerden gelir vergisine mahsuben tevkifat yapma yükümüne paralel olarak getirilmiştir. Bakanlar Kurulu Kararı kapsamındaki gerçek ve tüzel kişiler, tarımsal faaliyette bulunan bu kişilerden satın aldıkları ürün bedellerinden tevkifat yapmakla yükümlüdürler." Tevkifat suretiyle vergilendirilen çiftçiler yaptıkları satış ve hizmetleri dolayısıyla müstahsil makbuzu almak ve saklamak zorundadırlar.
5- Tarımsal faaliyeti kapsamında ilaç, gübre ve sulama parası ödeyip ödemediği, varsa bunların fatura ve belgelerinin nelerden ibaret olduğu,.... varsa bu kuruluşlara düzenli bir şekilde aidat ödeyip ödemediği araştırılmalı, tarımsal faaliyete elverişli tapulu taşınmazının bulunup bulunmadığı, tarımsal faaliyetin taşınmaz kiralanması yoluyla gerçekleştirildiğinin savunulması halinde; taşınmazların, kimden hangi yıllar için kiralandığı, kiracının; kiralama yoluyla faaliyetini yürütmeye elverişli alet ve edavatının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, traktörünün bulunduğunun ileri sürülmesi halinde, traktörün hangi tarihte satın alınıp ilgilisi adına trafiğe tescil edildiğini gösteren fatura ve trafik tescil belgesinin celbedilmeli,
6- Hayvan yetiştiriciliği bulunduğunun ileri sürüldüğü hallerde, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 01.06.2011 gün ve 2011/10-306-365 sayılı kararında da belirtildiği üzere 16.05.1986 tarihinde yürürlüğe giren 3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanununun 22.maddesi kapsamında hayvanlarına ilişkin menşe şehadetnamesinin bulunup bulunmadığı tespit edilerek, büyük ve küçükbaş hayvanlarına ilişkin istatistik bilgileri ve bu hayvanlara ilişkin yapılması zorunlu bulunan periyodik aşılara ilişkin bilgiler İlçe Tarım Müdürlüklerinden sorulmalı, köy muhtarı ve ihtiyar heyeti üyeleri gibi tarımsal faaliyetin varlığını yakından bilebilecek durumdaki tanıklar dinlenilerek sigortalılık olgusunun varlığı hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulduktan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik inceleme sonucu yazılı olduğu şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle, BOZULMASINA, 19.01.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.