13. Hukuk Dairesi 2017/9578 E. , 2018/11970 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacılar, murislerinin 1989 yılında ...’dan zorunlu göçe tabi tutularak Türkiye’ye geldiğini, Devlet Bakanlığınca hazırlanan göçmen evleri projesi kapsamında borçlandırılarak konut satın aldığını, bu bağlamda 5.000.000 TL ( eski para ) peşinat ödediğini, bu ödemenin konut maliyetinden düşülmesi gerekirken düşülmediğini ileri sürerek, bu ödemenin güncelleştirilerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 3.000,00 TL’nın yasal faizi ile davalıdan tahsilini istemişler, ıslah ile taleplerini 7.258,48 TL.ye yükseltmişlerdir.
Davalı ..., kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini, zamanaşımı süresinin dolduğunu ve davanın haksız olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemenin davanın reddine ilişkin kararının davalı tarafça temyizi üzerine Dairemizde kararın bozulmasına üzerine, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüe ile 6.668,77 TL.nın davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dairemizin 25.05.2016 tarih 2015/40527 Esas, 2016/13498 Karar sayılı ilamı ile “.... Mahkemece, davacının peşin olarak yatırdığı paranın ilk taksitlerin ödenmesi aşamasında borçtan mahsup edildiği yönünde soyut ifadelerle davanın reddine karar verilmiş ise de; Yargılama sırasında mahsup yapılmadığı yönünde düzenlenen bilirkişi raporlarına karşı itirazlar da dikkate alınarak taraflardan ve kurumlardan celbedilen yazı ve belgeler üzerinde taraf ve yargı denetimine esas yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılıp mahsup işleminin yapılıp yapılmadığı somut olarak kanıtlanmadan sadece celbedilen yazılar ve belgelerdeki soyut ifadeler ve emsal içtihat üzerine varsayıma dayalı olarak ödenen peşinatın mahsup edildiğinin kabulü yürürlükteki mevzuata ve evrensel hukuk ilkelerine aykırıdır. Bu durum Anayasa Mahkemesi" nin 17.07.2014 tarih ve 2013/4495 Başvuru sayılı ilamında da açıkça belirtilmiştir. O halde mahkemece, ödenen peşinatın mahsup edilip edilmediği yönünde, tüm belgeler üzerinde taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılarak, ödenen peşinatın mahsup edildiği somut olarak kanıtlandığı takdirde davanın reddine şayet mahsup işlemi somut olarak kanıtlanamıyorsa davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken ...” gerekçesiyle hükmün bozulması üzerine, mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur. Mahkemece, yatırılan avansın mahsup edilmediğinin tespit edildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacılar murisi ile dava dışı banka arasında imzalanan borçlanma sözleşmesinin 1. maddesinde "... borçlu, yukarıda belirtilen miktarın kullandırılmış krediye göre saptanmış olduğunu, borçlanmaya esas kesin maliyetin, inşaatın tamamlanması aşamasından sonra yapılacak kesin hesaplardan sonra tespit edileceğini ve kesin hesap sonucu bulunacak maliyete göre borç miktarının artması halinde, artan miktar için de işbu borçlanma sözleşmesinin aynen takbik edileceğini, bankaca kesin hesap sonucu bulunacak hesaba eklenecek miktara, miktarın ve geri ödeme taksitlerinin belirlenmesi yöntemine, hesap şekline herhangi bir itirazı olmayacağını peşinatın ve taksit tutarlarının artış oranına göre yeniden belirlenecek bu sözleşme hükümlerine göre ödeneceğini, kabul beyan ve taahhüt eder. " şeklinde düzenlenmeye yer verildiği, dosyadaki bilgi ve belgelere göre, davacılar murisinin dava dışı bankadan kredi kullanıp ek borçlanma sözleşmesi ile 95.340.858 TL kredi kullanıp, ödeme yaptığı, ancak maliyet hesabı çıkarıldığında arada oluşacak farkı da aynı koşullarda ödemeyi taahhüt ettiği, borçlanma sözleşmelerinin ileride doğacak ilave maliyeti de kapsayacak şekilde düzenlendiği, Devlet Bakanlığınca konutun kesin maliyet hesabının her bir daire için 86.000.000 TL ( eski para ) olarak belirlendiği, kesin maliyet hesabının resmi verilere göre hazırlanması ve o tarihte taraflar arasında herhangi bir husumet bulunmaması nedeniyle bu kesin maliyet hesabına itibar edilmesi gerektiği böylece davacının konut maliyetinin üstünde borçlandığı anlaşılmıştır. Davacılar vekili dava dilekçesi ekinde murise ait banka hesap cüzdanını dosyaya sunmuştur. Bilirkişi kurulu raporunda dava dilekçesi ekinde ibraz olunan kredi hesap cüzdanına göre de davacılar murisi tarafından 1993 ve 1994 yıllarında ödenen taksitlerden de, ödenen peşinatla ilgili herhangi bir mahsup yapılmadığı anlaşıldığı şeklinde görüş bildirilmiş ise de; rapordaki bu hususu ilişkin tespit denetime elverişli, ve açık değildir. Bakanlık 8.3.1999 tarihli yazısında soydaşlara yapılacak geri ödemelerin mutlaka banka cüzdanlarına işlenmesini bildirmiştir. Bu durumda mahkemece davacılar vekili tarafından dosyaya sunulan hesap cüzdanı incelenmek suretiyle borçlandırma işleminin başlangıcında ve ödenmesi gereken taksitlerden mahsup işlemi yapılıp yapılmadığı saptanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme sonucunda davanın reddine karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 11/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.