9. Hukuk Dairesi 2015/33315 E. , 2019/3922 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İŞ MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin 01.12.2008-10.10.2011 tarihleri arasında davalı şirket nezdinde kalite kontrol bölümünde çalıştığını, iş akdinin İş Kanunu"nun 25/II-h maddesi uyarınca tek taraflı ve önelsiz olarak feshedildiğini, fesih üzerine ... Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi’nin ... Esas sayılı dosyası ile davacının işe iadesine karar verildiği ve Yargıtay tarafından da onandığını, onama kararı üzerine işe iade başvurusunda bulunulduğunu, davalı tarafından gönderilen cevabi ihtarname ile davacının işe davet edildiğini, iş bu ihtarnamenin 30.09.2014 tarihinde tebliğ edildiğini ve müvekkilinin 01.10.2014 tarihinde işbaşı yapmaya gittiğinde saatlerce kapıda bekletildiğini, işyerine alınmadığını, 03.10.2014 günü müvekkilinin tekrar fabrikaya giderek işbaşı yapmaya geldiğini bildirdiğini fakat içeri alınmadığını, hakaretlere uğradığını, davacının işbaşı yaptırılmadığına dair yazı istediğini ancak kendisine yazı da verilmediğini, darp edilerek fabrika binasından zorla çıkarıldığını, karakola giderek şikayetçi olduğunu, davacının 01.10.2014 günü fabrikaya gelip de işe alınmaması sonrasında davalı vekili tarafından 02.10.2014 günü ‘işe başlamadığının tespitine ilişkin ihtardır’ başlıklı ihtarname gönderilerek işe başlamadığının iddia edildiğini, davacıya işbaşı yapması için verilen süre dolmadan davacı işe başlamamış gibi tespit yapılmaya çalışıldığını, davacının iş akdinin feshedildiği 10.10.2011 tarihinde 1.000,00-TL net ücret ile çalıştığını, işyerinde maaş yanında yemek, servis, yılda iki bayram 500,00’er TL bayram parası, her 3 ayda bir defa 100,00 TL erzak parası ödendiğini, çalışma saatlerinin 2010 yılı Aralık ayına kadar haftada 6 gün 12 saat ve ayda ortalama 3 pazar çalışması olduğunu, 2010 yılı Aralık ayı sonrasında ise çalışma saatlerinin 8 saatlik 3 vardiya halinde düzenlendiğini, milli bayramların tamamında istisnasız çalıştığını iddia ederek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, boşta geçen süre ücreti, işe başlatmama tazminatı, fazla mesai ücreti ile hafta tatili ücreti alacaklarının tahsilini istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacı hakkında verilen işe iade kararı üzerine kendisine işe başlaması için ihtarname gönderildiğini, verilen süre içerisinde 01.10.2014 tarihinde davacının fabrikaya gelerek girişte güvenlik görevlilerinden işe başlamak istediğini ve fabrika müdürüne haber vermelerini istediğini, güvenlik görevlilerince de kendisine ve yanında bulunan şahsa fabrika müdürünün toplantıda olduğunu, beklenmesini, toplantı bittiğinde kendisini fabrikaya alacaklarını ve işlemlerin yapılacağının bildirildiğini, 15-20 dakika bekleyen davacının ‘ben bunların keyfini mi bekleyeceğim, geldim işe almadınız, işte tanığım da var siz bilirsiniz’ diyerek fabrikadan ayrıldığını, bunun akabinde kendisine keşide edilen 02.10.2014 tarihli ihtarname ile işe başlamadığının tespit edildiğinin kendisine bildirildiğini, ihtarın akabinde davacının 03.10.2014 tarihinde yine yanında sendika temsilcisi ile birlikte fabrikaya gelerek işe başlamak istediğini kapıdaki güvenlik görevlilerine söylediğini, fabrika müdürü ve personel müdürünün fabrika çıkışına gelerek davacıya işe başlamasının mümkün olmadığını ve kendisine şirket avukatının ihtar çektiğini söylediklerini, akabinde davacının 03.10.2014 tarihinde sanki ilk defa işe başlamak için gelmiş ve işe başlatılmamış gibi şirkete faks çekerek işe başlatılmadığını ve kendisinin 03.10.2014 tarihinde fabrikada bulunan 2 şahıs tarafından hakaretlere uğradığını ve bunlara sendika temsilcisinin şahit olduğunu bildirdiğini, davacının kötüniyeti ve yalan beyanını ispata yarar 2 adet açık ispat bulunduğunu, birincisinin 03.10.2014 tarihinde fabrikada çalışma olmadığı, diğerinin de davacının hakaret ettiğini iddia ettiği kişilerin o gün işe gelmemeleri olduğunu, tarafların karşılıklı şikayetçi olduklarını ve fabrika müdürü hakkında takipsizlik kararı verildiğini, davacının fazla mesai, hafta tatili ve genel tatil alacaklarına yönelik taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacının sosyal ödemelere yönelik iddialarının asılsız olduğunu, davacının iddia ettiği gibi işyerinde fazla mesai yapılmadığını, resmi tatil, dini-milli bayram ve hafta tatilinde çalışma yapılmadığını, yapıldığında ise bordrolara yansıtılarak ödendiğini, halihazırda işyerinde 3 vardiya olarak çalışma yapıldığını ve fazla mesai yapılmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı yasal süresi içinde taraf vekilleri temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında tazminat ve alacakların belirlenmesine esas ücret miktarı uyuşmazlık konusudur.
İş sözleşmesinin tarafları, asgari ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. Böyle bir durumda dahi ücret, Borçlar Kanunun 401. maddesine göre tespit olunmalıdır. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, işçinin kişisel özellikleri, işyerindeki ya da meslekteki kıdemi, meslek unvanı, yapılan işin niteliği, iş sözleşmesinin türü, işyerinin özellikleri, emsal işçilere o işyerinde ya da başka işyerlerinde ödenen ücretler, örf ve adetler göz önünde tutularak belirlenir.
Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.
Somut uyuşmazlıkta, davacı net 1.000,00 TL ücret aldığını iddia etmiş, davalı ise bordrolarda gösterilen ücretle çalıştığını savunmuştur.
Mahkemece, ücret bordrolarına itibar edilerek davacının aylık brüt 840,00 TL ücret aldığı kabul edilmiştir.
Davalı işyerinde kalite kontrol bölümünde rolik sarma elemanı olarak çalışan davacı 3 yıla yakın kıdeme sahiptir.
Davacı tanığı ... davacının ücretinin 1.000,00 TL olduğunu beyan etmiş, diğer davacı tanığı ... davacının ücretine ilişkin beyanda bulunmamış, davalı tanıkları ... ve ... ise davacının ücretini bilmediklerini beyan etmişlerdir.
Yargılama sırasında yapılan emsal ücret araştırmaları neticesinde, ... Ticaret Odası Başkanlığı net 659,00 TL, Tekstil İşçileri Sendikası net 1.000,00 TL - 1.200,00 TL arası, ... Sendikası ise net 1.500,00 TL emsal ücret bildirmiştir.
Neticede, emsal ücret araştırmaları, tanık beyanları ve davacının nitelikli işçi olması da gözetildiğinde, davacının iddia ettiği ücret miktarı ile çalıştığının kabulü ile tüm alacakların bu ücret üzerinden hesaplanarak sonuca gidilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgilisine iadesine, 18/02/2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.