Abaküs Yazılım
16. Ceza Dairesi
Esas No: 2018/4079
Karar No: 2019/2121
Karar Tarihi: 18.03.2019

Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2018/4079 Esas 2019/2121 Karar Sayılı İlamı

16. Ceza Dairesi         2018/4079 E.  ,  2019/2121 K.

    "İçtihat Metni"

    TALEP:
    Terör örgütü propagandası yapmak suçundan sanık ..."nın, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 7/2 ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 62/1. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Muş Ağır Ceza Mahkemesinin 03.12.2014 tarihli ve 2014/309 esas, 2014/433 sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin Muş 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 15.11.2017 tarihli ve 2014/309 esas, 2014/433 sayılı ek kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin mercii Muş 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 14.12.2017 tarihli ve 2017/595 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
    7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 10/2. madde ve fıkrasının, “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmü ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsendiği, bu bağlamda öncelikle bilinen en son adres (bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise mernis adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak, 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanun"un 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından tebligata 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 23/1-8 ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu"nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği nazara alındığında, somut olayda sanığın 08.10.2014 tarihli sorgusunda bildirdiği ... Keçiören/Ankara" edresine bilinen en son adres olarak izah edilen şekilde tebligat işlemi yapılmaksızın, sanığın mernis adresi olan " "... Keçiören/Ankara" adresine doğrudan yapılan tebligatın geçerli sayılamayacağı gözetilmeden, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
    5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 09.10.2018 gün ve 94660652-105-49-6325-2018-Kyb sayılı kanun yararına bozma talebine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 12.10.2018 tarih ve 2018/82675 sayılı tebliğnamesi ile bozma talep edilmiş olmakla dosya incelenerek gereği düşünüldü.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    I-OLAY:
    1- Şüpheli ... hakkında Muş Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma sırasında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına yazılan talimat ile bu kişinin ...Keçiören Ankara" adresinden celbi ile şüpheli sıfatıyla ifadesinin alınması amacıyla talimat yazıldığı,
    2- Şüphelinin talimat yoluyla 10.06.2014 tarihinde kollukta alınan ifadesinde yine aynı adresi beyan ettiğinin görüldüğü,
    3- Muş Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından düzenlenen 20.06.2014 tarihli iddianame ile bu şüphelinin terör örgütü propagandası yapmak suçunu işlediği iddiası ile TMK 7/2 ve TCK"nın 53. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle hakkında Muş Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/309 Esasına kayıtlı kamu davasının açılması üzerine, mahkemece sanığın yine bu adresten celbi ile sanık sıfatıyla savunmasının alınması amacıyla talimat yazıldığı,
    4- Talimat mahkemesi olan Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesince aynı adrese çıkartılan meşruhatlı duruşma çağrı kağıdının 15.09.2014 tarihinde Tebligat Kanununun 21. maddesi uyarınca tebliğ edildiği,
    5- 08.10.2014 tarihli talimat duruşmasına gelen sanığının savunmasının alınması sırasında, talimat duruşma zaptına adresinin bu kez ... Keçiören Ankara" olarak geçtiğinin görüldüğü,
    6- Muş Ağır Ceza Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda sanığın yokluğunda verilen 03.12.2014 tarih ve 2014/309 Esas 2014/433 Karar sayılı karar ile 3713 S.K.nun 7/2 ve TCK"nın 62/1. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 231. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği,
    7- Gerekçeli kararın sanığın "mernis adresi" şerhini de içeren "... Keçiören Ankara" adresine tebliğe çıkartılarak, 22.12.2014 tarihinde aynı konutta birlikte oturan annesi imzasına teslim edildiği,
    8- Mahkemesince, bu kararın itiraz edilmeden 30.12.2014 tarihinde kesinleştiğine dair 09.01.2015 tarihli kesinleşme şerhinin düzenlendiği,
    9- Bu arada sanığın işlediği iddia olunan başka bir suçtan dolayı Iğdır 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 26.09.2017 tarih ve 2017/209 Esas 2017/249 Karar sayılı kararı ile verilen mahkumiyet kararı ile birlikte Muş Ağır Ceza Mahkemesinin 03.12.2014 tarih ve 2014/309 Esas 2014/433 Karar sayılı HAGB kararı ile ilgili ihbarda bulunmasına karar verilerek, bu kararının 13.03.2018 tarihinde kesinleşmesinden sonra 29.03.2018 tarihinde ihbar işleminin gerçekleştirilmesi ile birlikte Muş 1. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından bu dava dosyası ile ilgili olarak düzenlenen 03.04.2018 tarihli tensip tutanağı ile daha önce HAGB kararı verilmiş olan 2014/309 Esas sayılı dava dosyasının, mahkemenin 2018/92 Esas sırasına kaydedilerek yeniden ele alınmasına karar verildiği, bu dava dosyasının henüz derdest durumda bulunduğunun anlaşıldığı,
    10- Sanık müdafi tarafında verilen 14.11.2017 havale tarihli "Usule aykırı tebliğ işlemine itirazımız ile kesinleşme şerhinin kaldırılması ve esasa ilişkin itirazlarımızın sunulmasıdır" konulu dilekçe ile, Iğdır 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/209 Esas 2017/249 Karar sayılı kararının 08.11.2017 tarihinde tebliği üzerine Muş Ağır Ceza Mahkemesinin 03.12.2014 tarihli HAGB kararından haberdar olunduğu belirtilerek, tebligatın yapıldığı adrese ve sanığın tebligatı alan annesi ile birlikte oturmadığı hususlarına yönelik olarak herhangi bir itirazda da bulunulmadan, sadece yapılan tebligatın doğrudan mernis şerhli olarak yapılmasına itiraz edilmek suretiyle usulsüz tebliğat iddiasında bulunulduğu,
    11- Muş 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 15.11.2017 tarihli ek kararı ile tebligatta herhangi bir usul eksikliğinin bulunmadığı ve bu kapsamda yapılan kesinleşmenin de usul ve yasaya uygun olduğundan bahisle itirazın reddine karar verildiği,
    12- Sanık müdafi tarafında verilen 27.11.2017 havale tarihli dilekçe ile bu ret kararına karşı itirazda bulunularak, tebligat yapılan "... Keçiören Ankara" adresinin sanığın değil, annesinin adresi olduğu, sanığın aynı binada "İç Kapı No:1" adresinde oturduğu hususunun ileri sürülerek, ilk kez bu aşamada tebligat yapılan adrese yönelik bir itirazda bulunulduğu,
    13- Bu itirazı inceleyen mercii Muş 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 14.12.2017 tarih ve 2017/595 D.İş sayılı kararı ile çıkartılan tebligatın usulüne uygun olarak yapıldığı, bu kapsamda yapılan kesinleşmenin de usul ve yasaya uygun olduğundan bahisle itirazın reddine karar verildiği,
    14- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca, tebligatın usulüne uygun yapılmadığı görüşü ile mercii Muş 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 14.12.2017 tarih ve 2017/595 D.İş sayılı itirazın reddi kararının Kanun Yararına Bozulmasının talep edildiği görülmüştür.
    II-KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:
    Dairemizce çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, Muş 1. Ağır Ceza Mahkemesince sanığın yokluğunda verilen 03.12.2014 tarihli HAGB kararının kesinleşmesine dair 30.12.2014 tarihli işlemin hukuka uygun olup olmadığı hakkında ilişkin ise de, öncelikle anılan kararın ve buna bağlı olarak da anılan karara yönelik itirazın reddine ilişkin mercii Muş 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 14.12.2017 tarih ve 2017/595 D.İş sayılı itirazın reddi kararının kanun yararına bozma olağanüstü yasa yoluna konu olup olamayacağının tartışılması gerekmektedir.
    III-HUKUKSAL DEĞERLENDİRME:
    Konu ile ilgili hukuki düzenlemeler şöyledir:
    7201 sayılı Tebligat Kanununun,
    "Bilinen adreste tebligat" üst başlıklı 10. maddesi;
    "Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır.
    Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.
    Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartiyle her yerde tebligat yapılması caizdir."
    "Aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçiye tebligat" üst başlıklı 16. maddesi;
    "Kendisine tebliğ yapılacak şahıs adresinde bulunmazsa tebliğ kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır.
    " "Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina" üst başlıklı 21. maddesi;
    "Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.
    Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.
    Muhtar, ihtiyar heyeti azaları, zabıta amir ve memurları yukarıdaki fıkralar uyarınca kendilerine teslim edilen evrakı kabule mecburdurlar." şeklindedir.
    Ayrıntıları, 14.11.1977 tarih ve 3-2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen istikrar kazanmış kararlarında (03.04.2012 tarih 2011/10-438-2012/141 sy, 10.5.2011 tarih 6-80-90 sy, 14.12.2010 tarih 4-210-259 sy, 15.6.2010 tarih 9-117-146 sy, 23.6.2009 tarih 9- 30-177 sy, gibi) açıklandığı üzere; 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinde, olağanüstü bir kanun yolu olarak düzenlenen kanun yararına bozma ile; hakim ya da mahkemelerce verilen ve temyiz veya istinaf incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar yahut hükümlerdeki gerek maddi gerekse usule ilişkin hukuka aykırılıkların hem ilgilisi hem de toplum açısından giderilmesi ile ülkede uygulama birliğinin sağlanması amaçlanmaktadır. Ancak kesin kararlara karşı kabul edilmesi nedeniyle bu amaçlara hizmet etmeyen, sadece yapılan uygulamanın hatalı olduğunun tesbiti ile yetinilmesi sonucunu doğuran hukuka aykırılıkların bu yolla çözülmesinde kanun yararı olmadığı gibi bu uygulama kesin hükmün otoritesini sarsmakla kalmaz, hukukun abesle iştigal etmemek kuralını da yıpratır. Aynı nedenlerle olağan yasa yollarına göre kapsamının dar ve sınırlı olması, hukuka aykırılığın, davanın özüne ve cezaya esaslı bir şekilde etki etmesi, tüm hukuka aykırılıkların bir defada giderilmesi gerekmektedir.
    Hakim ya da mahkeme tarafından değiştirilmesi, geri alınması her zaman mümkün olan kararlarda yasanın aradığı kesinlikten bahsedilemez. Esasen hukuki değer taşımayan kararlar da kanun yararına bozma yasa yolu ile incelenemez. Ciddi boyuta ulaşmayan, maddi meseleye ilişkin olan, hakimin kanaat ve takdir yetkisi kapsamında kalan hususlar ile infaz aşamasında, soruşturma ya da kovuşturma safhasında alınacak bir kararla giderilebilecek nitelikte olanlar gibi başka bir yol ve yöntemle giderilmesi mümkün olan hukuka aykırılıkların kanun yararına bozma konusu olamayacağı kabul edilmektedir.
    Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
    Sanık hakkında 15.08.2013 tarihinde işlediği iddia olunan suçtan dolayı yokluğunda verilen Muş Ağır Ceza Mahkemesinin 03.12.2014 tarih ve 2014/309 Esas 2014/433 Karar sayılı HAGB kararının sanığa 22.12.2014 tarihinde tebliğ edildiği, ancak daha sonra sanık müdafisi tarafından bu tebligata itiraz edildiğinin anlaşılması karşısında, bu gerekçeli kararın, sanığın hangi adresine tebliğ edilmesi gerektiğinin ve bunun sonucunda yapılan tebligatın usulüne uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir.
    Sanık müdafisi tarafından yapılan itirazda, sanığın yokluğunda verilen kararın, 08.10.2014 tarihli talimat duruşması sırasında beyan edildiği ileri sürülen ...Keçiören Ankara" adresine tebliğ edilmesi gerektiği ileri sürülmüş ise de;
    Muş Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma sırasında sanık ..."nın 10.06.2014 tarihli kollukta alınan ifadesinde "... Keçiören Ankara" adresini beyan ettiğinin ve yine hakkında Muş Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/309 Esasına kayıtlı kamu davasının açılması üzerine, mahkemece sanığın bu adresten celbi ile savunmasının alınması amacıyla yazılan talimat uyarınca talimat mahkemesi olan Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesince aynı adrese çıkartılan meşruhatlı duruşma çağrı kağıdının 15.09.2014 tarihinde Tebligat Kanununun 21. maddesine göre tebliğ edildiği, 08.10.2014 tarihli talimat duruşmasına gelen sanığının savunmasının alınması sırasında, talimat duruşma zabtına adresinin bu kez ... Keçiören Ankara" olarak geçtiği, Muş Ağır Ceza Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda sanığın yokluğunda verilen 03.12.2014 tarih ve 2014/309 Esas 2014/433 Karar sayılı HAGB"na ilişkin gerekçeli kararın sanığın "mernis adresi" şerhini de içeren ..... Keçiören Ankara" adresine tebliğe çıkartılarak, 22.12.2014 tarihinde aynı konutta birlikte oturan annesi imzasına teslim edildiği ve sanık müdafisi tarafından yapılan 27.11.2017 tarihli itiraza kadar geçen süreç içerisinde tebligat yapılan bu adrese ilişkin herhangi bir itirazın da ileri sürülmediği gözetildiğinde;
    08.10.2014 tarihli talimat duruşma zabtına sanığın adresinin "... Keçiören Ankara" olarak geçmesinin sanığın bu yöndeki bir beyanına mı dayandığı, yoksa "11" olan iç kapı numarasının yazımı sırasında zabıt katibi tarafından bir yazım hatası yapılarak, iç kapı numarasının "1" olarak mı yazıldığı ve bu şekilde talimat duruşmasının yapıldığı 08.10.2014 ve gerekçeli kararın tebliğ edildiği 22.12.2014 tarihlerinde sanığın gerçek adresinin neresi olduğu hususunun, Iğdır 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 26.09.2017 tarih ve 2017/209 Esas 2017/249 Karar sayılı mahkumiyet kararının kesinleşmesi ile Muş 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 03.12.2014 tarih ve 2014/309 Esas 2014/433 Karar sayılı HAGB kararına yönelik yapılan ihbar sonrasında, bu mahkemece dava dosyasının yeniden ele alınması ile başlayan yeni hukuki süreç içerisinde yapılacak araştırma ve değerlendirmeler sonucunda verilecek bir kararla açıklığa kavuşturulması ve bu konuda bir hata yapıldığının tespiti halinde bunun devam eden hukuki süreç içerisinde giderilmesi mümkün olduğu görüldüğünden, bu hususa ilişkin kararın ve buna bağlı olarak da anılan karara yönelik itirazın reddine ilişkin mercii Muş 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 14.12.2017 tarih ve 2017/595 D.İş sayılı itirazın reddi kararının kanun yararına bozma olağanüstü yasa yoluna konu olamayacağı anlaşılmakla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının talebinin reddine karar vermek gerekmektedir.
    IV-SONUÇ VE KARAR:
    Yukarıda açıklanan nedenlerle;
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 12.10.2018 tarih ve 2018/82675 sayılı Kanun Yararına Bozma talebinin 5271 sayılı CMK. 309 maddesi gereğince REDDİNE,
    Dosyanın mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 18.03.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.














    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi