23. Hukuk Dairesi 2015/7649 E. , 2017/1715 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki sözleşmenin feshi, tazminat ve zarar tespiti davalarının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı sözleşmenin feshi ve zarar tespiti istemlerinin dava şartı yokluğundan reddine, tazminat isteminin kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında kooperatif üyeliğinin devrine dair sözleşme yapıldığını, davalının sözleşme tarihinde tapu devrinin mümkün olmadığını, ferdileşme işleminin tamamlanmasının ardından tapunun kendisine devredileceğine dair sözlerine müvekkilinin inandığını ve hisse devri karşılığında davalıya 12.09.2009 tarihinde 53.400,00 TL ödeme yaptığını, oysa ki, dava konusu taşınmazın sözleşme anında dahi kooperatif adına değil davalının murisi adına kayıtlı olduğunu, üyelik devrinden sonra kooperatifin yeni borçlar tahakkuk ettirdiğini, sözleşme gereği doğan borcunu ifa etmeyen davalının temerrüde düştüğünü, ardından ihtarname ile sözleşmenin feshedildiğini ve zararın tazmininin istenildiğini, ancak davalının bu taleplere olumsuz cevap verdiğini ileri sürerek, toplam 57.820,00 TL zararın 10.000,00 TL"sinin tazminini, üyelik devir sözleşmesinin feshini ve uğranılan zararın tespitini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; davacının 27.02.2012 tarihli ihtarnamesiyle sözleşmeyi geçmişe etkili şekilde feshetme, diğer bir anlatımla sözleşmeden dönme hakkını kullandığı, sözleşme geçmişe etkili şekilde feshedildiği için taraflar fesih anına kadar ifa ettikleri edimleri sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre isteyebileceği, sebepsiz zenginleşmenin "sebebin ortadan kalkması" esasına dayandığı, dava konusu olayda temerrüt tarihi sebebin ortadan kalktığı tarihi olduğu, bu sebeple temerrüt faizinin ihtarın tebliğ edildiği 27.02.2012 den itibaren hesaplanması gerektiği, davacının ikinci talebinin, üyelik devri sözleşmesinin feshi istemi olduğu, BK.106 uyarınca sözleşmenin feshi karşı tarafa ulaştırılacak tek taraflı irade beyanı ile gerçekleştirilecek olup, mahkemelere bu noktada herhangi bir görev yüklenmediği, davacı bila tarihli ihtar ile sözleşmeyi davadan önce feshettiği için yeniden mahkemeden fesih istenilmesinde hukuki yarar bulunmadığı, zarar tespiti ise, davacı tarafından 57.820,00 TL olarak yapılmasına rağmen ayrıca yargılama ile de, zarar tespiti yapılması istenildiği ancak davacının kooperatife ve davalıya ödediği miktarlar belgeye bağlı olduğu için zarar miktarı davacı tarafından tespit edilebilir nitelikte olduğu, bu sebeple bu istem yönünden de hukuki yarar mevcut olmadığı belirtilerek; sözleşmenin feshi ve zarar tespiti istemlerinin dava şartı (hukuki yarar) yokluğundan reddine, tazminat isteminin kabulüne, 10.000,00 TL tazminatın 27.02.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir.
Kararı, davacı ve davalı vekilleri temyiz etmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı ve davalı vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2- Davacı vekilinin temyiz itirazları yönünden; taraflar arasında yapılan 12.02.2009 tarihli üyelik devir sözleşmesini, davacının 27.02.2012 tarihinde çekmiş olduğu ihtarname ile verdiği paranın iadesini istemesi bir nevi fesih iradesi bildirimi ve hatta sözleşmeyi geriye etkili feshettiği anlamına gelmektedir. Bu sebeple mahkemece sözleşmenin fesih edildiğinin tespitine şeklinde karar kurulması gerekir iken, bu talebin reddine karar verilmesi doğru değildir. Ayrıca mahkemece sözleşmeden kaynaklanan zararın bankaya yatırılan para kadar olduğu belirtilerek zarar tespiti yapılmasına rağmen bu talebin de reddine karar verilerek her iki talepten dolayı davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değildir.
3- Davalı vekilinin temyiz itirazları yönünden; taraflar arasında imzalanan 12.02.2009 tarihli üyelik devir sözleşmesi uyarınca, davacının kooperatif üyeliğini devraldığı ve bu devrin kooperatifin kabulü ile gerçekleştiği anlaşılmıştır. Borçlar Kanunu"nun 125/3. maddesi "sözleşmeden dönme halinde taraflar, karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulurlar ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilirler" hükmünü içermektedir. Hükmün bu cümlesinden olmak üzere, kooperatif hissesinin de davalıya devri şartı ile davanın şimdiki gibi kabulüne karar verilmesi gerekir iken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı ve davalı vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacının diğer temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalının diğer temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harçların istek halinde temyiz edenlere iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.