5. Ceza Dairesi 2017/6638 E. , 2018/5699 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : İhmali davranışla görevi kötüye kullanma
HÜKÜM : Mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
01/04/2010 gün, 2008/27 Esas ve 2010/31 Karar sayılı sanığın mahkumiyetine ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair ilk karar sonrası sanığın denetim süresi içerisinde suç işlemesi nedeniyle dosyanın tekrar ele alındığı, mahkemenin verdiği yeni hükmün Yargıtay incelemesine tabi ve kesinleşmesi halinde infaza verilecek hüküm olacağı gözetilerek kararın dayandığı tüm kanıtların, bu kanıtlara göre ulaşılan sonuçların, iddia, savunma, tanık anlatımları ve dosyadaki diğer belgelere ilişkin değerlendirmeler ile sanığın eyleminin ve yüklenen suçun unsurlarının nelerden ibaret olduğunun, hangi gerekçeyle hangi delillere üstünlük tanındığının açık olarak gerekçeye yansıtılması ve bu şekilde cezanın şahsileştirilmesi gerekirken, açıklanan ilkelere uyulmadan, gerekçeli kararda sadece önceki kararın ortadan kaldırılma ve yeni hüküm kurma nedenleri ile hüküm fıkrası kısmına yer verilmek suretiyle Anayasanın 141 ve 5271 sayılı CMK"nın 34, 223, 230/1 ve 289/1-g maddelerine aykırı davranılması,
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 09/02/2016 gün ve 2014/71 Esas, 2016/42 sayılı Kararında da izah edildiği üzere, açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanabilmesi için, sanığın denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suç işlemesi veyahut da mahkemece kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getirmemesi/getirememesi gerektiği, ikinci suçun doğrudan ya da olası kastla işlenmesinin, şikayete bağlı veya re"sen soruşturulan bir suç olmasının keza ikinci suçtan mahkumiyetin adli para cezası ya da hapis cezası olması yanında TCK"nın 50. maddesindeki seçenek yaptırımlara çevrilmiş olmasının neticeye bir tesirinin bulunmadığı hakeza kesin nitelikte olmasının da bir öneminin bulunmadığı, buna karşılık ikinci suçun taksirle işlenmesi durumunda bilinçli taksir de olsa hükmün açıklanamayacağı gözetilmeden, denetim süresi içinde taksirle yangına neden olma suçunu işlediği anlaşılan sanık hakkında bu süre zarfında kasten işlediği başkaca bir suç bulunmadığı takdirde açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanmasına karar verilemeyeceğinin nazara alınmaması,
Kabule göre de;
19/12/2010 tarihinde yürürlüğe giren 6086 sayılı Kanunun 1. maddesi ile TCK"nın 257/1-2. madde-fıkralarında yer alan "kazanç" sözcüğünün "menfaat" olarak değiştirilmesi ve bu fıkralarda öngörülen cezaların alt ve üst sınırlarının da indirilmesi karşısında, TCK"nın 7/2. madde-fıkrasındaki "suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur" hükmü nazara alınarak, sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Suçun 5237 sayılı Yasanın 53/1-d maddesindeki hak ve yetkinin kötüye kullanılması suretiyle işlendiği kabul edilmesine rağmen sanık hakkında aynı Yasanın 53/5. maddesinin uygulanmaması,
Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve E. 2014/140; K. 2015/85 sayılı iptal kararının Resmi Gazete"nin 24/11/2015 gün ve 29542 sayısında yayımlanarak yürürlüğe girmiş olması nedeniyle TCK"nın 53. maddesiyle ilgili yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,
Gerekçeli karar başlığında suç tarihinin 30/11/2006 yerine 2006 olarak gösterilmesi suretiyle ve katılanın ad ve soyadına yer verilmeyerek CMK"nın 232/2-b ve c maddesine aykırı davranılması,
Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK"nın 321 ve 326/son maddeleri uyarınca hükmün BOZULMASINA, 13/09/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.