7. Hukuk Dairesi 2014/15979 E. , 2015/1468 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Antalya 6. İş Mahkemesi
Tarihi : 04/07/2014
Numarası : 2012/348-2014/287
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine.
2-Davacı vekili, davacının fazla çalışma ve yıllık izin ücreti alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
Davalı davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davacı işçinin gece çalışması yapıp yapmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
Günlük çalışma süresinin onbir saati aşamayacağı Kanunda emredici şekilde düzenlendiğine göre, bu süreyi aşan çalışmaların denkleştirmeye tabi tutulamayacağı, zamlı ücret ödemesi veya serbest zaman kullanımının söz konusu olacağı kabul edilmelidir.
Yine işçilerin gece çalışmaları günde yedibuçuk saati geçemez (İş Kanunu, Md. 69/3). Bu durum günlük çalışmanın, dolayısıyla fazla çalışmanın sınırını oluşturur. Gece çalışmaları yönünden, haftalık kırkbeş saat olan yasal çalışma sınırı aşılmamış olsa da günde yedibuçuk saati aşan çalışmalar için fazla çalışma ücreti ödenmelidir.
Fazla çalışmanın belirlenmesinde, 4857 sayılı Yasanın 68 inci maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin de dikkate alınması gerekir.
Fazla çalışmaların uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde Yargıtay’ca hakkaniyet indirimi yapılması gerektiği istikrarlı uygulama halini almıştır Ancak fazla çalışmanın tanık anlatımları yerine yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda böyle bir indirime gidilmemektedir. Yapılacak indirim, işçinin çalışma şekline ve işin düzenlenmesine ve hesaplanan fazla çalışma miktarına göre taktir edilmelidir. Hakkın özünü ortadan kaldıracak oranda bir indirime gidilmemelidir.
Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının gece çalışması yaptığını kanıtlayamadığı belirtilerek fazla çalışma ücret alacağı hesaplanmış ise de; dosya içeriğinden ve taraf tanıklarının beyanlarından anlaşıldığı üzere davalı işyerinde; davacının 05.09.2011-14.10.2011 tarihleri dışındaki çalışma süresi boyunca davacı ile birlikte 3 resepsiyonist çalıştığı, çalışmanın haftanın 6 günü olduğu ve 2 gününde diğer resepsiyonistlerin hafta tatili izinlerini kullanmaları nedeniyle günde 12"şer saat çalışmış olduğu anlaşılmaktadır. Davacı, 05.09.2011-14.10.2011 tarihleri arasında ise resepsiyonistlerden birinin işten ayrılması nedeniyle sürekli olarak 12 saat çalışmıştır. Davacının 12 saat çalıştığı günlere ilişkin tanıklarca davacının hangi saatler arasında ve 05.09.2011 - 14.10.2011 tarihleri arasında ise davacının haftanın kaç günü çalıştığı belirtilmemiş olduğundan mahkemece, tüm tanıklar yeniden dinlenilerek bu eksiklik giderilmeli ve Postalar Halinde İşçi Çalıştırılarak Yürütülen İşlerde Çalışmalara İlişkin Özel Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 7. maddesinin son fıkrasına göre gece dönemine rastlayan vardiyalı çalışmanın gece çalışması sayılması için çalışılan sürenin yarısından çoğunun gece döneminde olması gerektiği hususu dikkate alınarak bilirkişiye yeniden hesaplama yaptırılmalı ve sonucuna göre bir karar verilmelidir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
3-Taraflar arasındaki bir diğer uyuşmazlık, işçinin kullandırılmayan izin sürelerine ait ücretlere hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununun 59"uncu maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada, sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı nedene dayanıp dayanmadığının önemi bulunmamaktadır.
Yıllık izin hakkı Anayasal temeli olan bir dinlenme hakkı olup, işçinin iş sözleşmesinin devamı sırasında ücrete dönüşmez ve bu haktan vazgeçilemez. İşçinin iş sözleşmesinin devamı süresinde kullanmadığı yıllık izinlere ait ücreti istemesi mümkün değildir.
Somut olayda davacıya, işine 16.10.2012 tarihinde son verileceğine dair bildirim 5.9.2012 tarihinde yapılmış olup, davacı ihbar öneli dolmadan 01.10.2012 tarihinde fazla çalışma ve yıllık izin ücreti alacağı talebiyle dava açmış ve son 1 yıllık izin ücreti alacağının hüküm altına alınmasını talep etmiştir. İş akdi 16.10.2012 tarihinde sona ereceğine göre, davacının dava tarihi itibariyle halen davalı işyerinde çalıştığı açık olduğu gibi, yine dava tarihi itibariyle 1 yıl dolmamış olduğundan son seneye ait yıllık izin hakkı da doğmamıştır. Her dava, açıldığı tarihteki şartlara göre değerlendirilmelidir.
Mahkemece, davacının yıllık izin ücret alacağına yönelik talebinin süresinden önce açılmış olması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken bu husus gözetilmeden talebin kabulüne karar verilmiş olması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının yıllık izin ücretinin hesabına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde taraflara iadesine, 12.02.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.