21. Hukuk Dairesi 2016/17895 E. , 2018/2351 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, sigorta başlangıç tarihinin 01/12/1979 olduğunun ve 01/11/2013 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı almaya hak kazandığının tespitine, ödenmesi gereken aylıkların yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava, davacının sigortalılık başlangıç tarihinin 01/12/1979 tarihi olarak tespiti ile davacıya 01/11/2013 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanması ve aylıkların yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne, davacının dava dışı ... sicil numaralı işyerinde çalışmaya başladığı 01.12.1979 tarihinin sigorta başlangıç tarihi olduğunun tespitine, davacının tahsis talep tarihi olan 30.10.2013 tarihi itibariyle yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti ile takip eden 01.11.2013 tarihi itibariyle 4/1-(a) bendi kapsamında aylık bağlanmasına ve aylıkların hakediliş tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 108. maddesinin 1. fıkrasında; "Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında nazara alınacak sigortalılık süresinin başlangıcı, sigortalının, yürürlükten kaldırılmış 5417 ve 6900 sayılı kanunlara veya bu kanuna tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihtir" hükmü düzenlenmiştir.
Bir kimsenin sigortalı sayılabilmesi için sigortalı işe giriş bildirgesinin varlığı yeterli değildir. Aynı zamanda o kimsenin Yasa"nın belirlediği biçimde (506 sayılı Yasa"nın 2. maddesi ve 5510 sayılı Yasa"nın 4/a maddesi) eylemli olarak çalışması da koşuldur. Bu yön 506 sayılı Yasa"nın 6. maddesi ile 5510 sayılı Yasa"nın 7/a maddesinde ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 1999/21-549-555, 2005/21-437-448 ve 2007/21-306-320 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır. Bu bakımdan davacının işyerinde eylemli olarak çalışıp çalışmadığının yöntemince araştırılması gerektiği ortadadır.
Bu tür davalar yalnızca bir günlük çalışmanın tespitinden ibaret olarak görülmemeli, bir günlük çalışmanın kabulü ile saptanacak sigortalılık başlangıcının sigortalıya sağlayacağı sigortalılık süresi ile birlikte kazandıracağı haklar dikkate alınmalı ve giriş bildirgesi ile birlikte eylemli çalışmanın bulunup bulunmadığı özellikle belirlenmeli, buna göre dönem bordrosunda yer alan ve davacının talep ettiği tarihte çalışması mevcut tanıklar ile gerektiğinde komşu işyerleri çalışanları olduğu kayıtlarla ya da emniyet yolu ile yaptırılacak araştırma ile belirlenen kimselerin beyanlarına başvurulmalı, sonucuna göre karar verilmelidir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, 07/12/1979 tarihinde Kuruma verilen işe giriş bildirgesi ile davacının 01/12/1979 tarihinde ..."a ait ... sicil numaralı işyerinde çalışmaya başladığının Kuruma bildirildiği, bildirgede yazılı bulunan sigorta sicil numarasının verildiği yıla ait olduğu ve bildirgede bulunan imza ile fotoğrafın davacıya ait olduğunun tespit edildiği, 1979/4. dönemde işveren tarafından Kuruma bordro verilmediği, 1979/1-2-3. dönem bordrolarının dosya arasına alındığı ve bu bordrolarda ismi bulunan tanıkların davacının davalı işyerindeki çalışmalarını doğruladıkları, davalı işyerinin mahiyetinin ahşap kapı imali olduğu ve dava konusu dönemde kanun kapsamında bulunduğu, davacının 02/10/2013 ve 01/11/2013 tarihlerinde tahsis talebinde bulunduğu anlaşılmaktadır.
Somut olayda, davacının sigortalılık başlangıcının tespitini istediği 01/12/1979 tarihinde 13 yaşında olduğu ve eğitim çağında bulunduğu, davalı işyerinde yapılan işin niteliği ile davacının yaşı dikkate alındığında ancak çırak olarak çalışabileceği anlaşılmaktadır. Ayrıca, davacının eğitim durumunun da belirlenmesi gerekmektedir.
Yapılacak iş, davacının eğitim durumunu da araştırıp yukarıda yer alan açıklamalar doğrultusunda değerlendirme yapmak ve buna göre davacının yaşlılık aylığı koşullarının oluşup oluşmadığını belirleyip sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 15/03/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.