10. Hukuk Dairesi 2010/10511 E. , 2012/480 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk(İş) Mahkemesi
Dava, iş kazası olduğu belirtilerek, sigortalıya bağlanan sürekli işgöremezlik gelirleri ve yapılan ödemeler nedeniyle uğranılan Kurum zararının rücuan tahsili istemine ilişkindir.
Mahkeme, ilamında belirtilen gerekçe ile, davanın reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı Kurum, 03.05.2005 tarihli olayı iş kazası sayıp, sigortalıya bağladığı gelirler ve yapılan sosyal sigorta yardımları nedeniyle uğradığı zararın rücuan tazminini istemiş; Mahkemece, kazalının, kendi adına serbest çalışırken kazanın meydana geldiği, davalı ile, kazalı arasında hizmet sözleşmesinin bulunmadığı, buna göre davaya konu kazanın, iş kazası olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Davaya konu kazanın meydana geldiği tarihte yürürlükte bulunan 506 sayılı Kanun’un 2. maddesi, kimlerin sigortalı sayılacaklarını belirlemiştir. Buna göre bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılan kimse sigortalı sayılmalıdır. Bir başka anlatımla işveren ile, sigortalı arasındaki iş ilişkisinin yasa hükmü gereği hizmet aktine dayanması gerekir.
Hizmet akdinin belirleyici özelliği, “zaman” ve “bağımlılık” unsurlarıdır. Buna göre, belirli ya da belirsiz bir süre ile işgücünü sunan kimse, yani, sigortalı ile, bunu kabul eden kimse, ya da, kimseler arasındaki iş ilişkisini hizmet akti olarak tanımlamak mümkündür. Bağımlılık unsurunun var olabilmesi için, işverenin her an ve durumda çalışanı denetleme ve isteğine göre sigortalıya iş edimini yaptırma gücünün varlığı şarttır.
Davaya konu somut olayda kazalının, davalı tarafından üçüncü kişi konumundaki iş sahibine satılan güneş enerjisi sisteminin montajı sırasında, çatıdan kayarak yere düşerek yaralandığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, montaj işini yapan kazalının, davalıdan bağımsız olarak çalıştığı, iş sahibinin, davalıdan aldığı malzemeyi, kazalıya monte ettirdiği, kazalı ile davalı arasında hizmet sözleşmesinin bulunmadığı belirtilerek yazılı şekilde karar verilmiştir.
Kazalının iş müfettişine verdiği beyanda, davalıya ait işyerinde hizmet akdine dayalı olarak çalışmakta olup, müşteriye satılan malzemenin montaj işini yaparken çatıdan düşüp yaralandığı ifadesi; kazalının kaynı olan tanık ... da, kazalı ile birlikte davalıya ait işyerinde çalışırken kazanın meydana geldiği beyanı; davalı gitmeksizin, satılan malzemenin davalıya ait araç ile montajın yapılacağı yere kazalı ve diğerleri tarafından getirildiği, kazalı ile kaynı olan tanığın, kaza sonrası davalıya ait işyerinden sigortalı olarak bildirilmiş olmaları gözetildiğinde; Mahkeme kararının, eksik incelemeye dayalı olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece, kazalı ile, davalı arasındaki iş ilişkisinin niteliğini tayin ve tespit etmenin mahkemeye ait bir görev olduğu gözetilerek; hak alanını ilgilendireceğinden, kazalının ve ayrıca kaynının tanık sıfatı ile beyanlarına başvurulmalı, davalı ile kazalı arasındaki hukuki ilişkiyi bilen başka tanıklar ve deliller gerektiğinde re"sen araştırılarak, davalı ile kazalı arasındaki ilişkinin hizmet akdine dayalı olup-olmadığı hususu hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde çözümlenip, sonucuna göre karar verilmesi gerekir.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki esaslar doğrultusunda yargılama yaparak, elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 17.01.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.