Esas No: 2022/1747
Karar No: 2022/2835
Karar Tarihi: 03.03.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/1747 Esas 2022/2835 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2022/1747 E. , 2022/2835 K."İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 41. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... 33. İş Mahkemesi
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, iş sözleşmesinin feshedildiğini, işe ilk girdiğinde işçi statüsünde olduğunu, 08.11.1996 tarihinde davacının ... şubesinde şube müdürlüğüne atandığını, zamanla dayatılan sözleşmeler ile diğer işçilerin işvereni konumuna getirildiğini, davalının muvazaalı uygulamalarla davacıyı işçilerin alacaklarından ve haklarından tek sorumlu tuttuğunu, prim ve vergi ödemelerinin borçlusu yaptığını, bu amacın gerçekleştirilebilmesi için davacıdan boş bir teminat senedi alındığını, davalının Türkiye’deki tüm şube müdürlerine rızalarını almadan, dayatma ile şubede çalışan işçilerin müdürlerin işçisi olduğuna dair muvazaalı sözleşmeler imzalattığını, davacının acente sorumluluğunu taşıyacak derecede bağımsız bir tacirin çalışma şartlarını haiz olmadığım, nitekim göreviniz buraya kadar denilerek işten çıkarıldığını, halbuki sözleşmeler ile kendisine bağımsız bir acente vasfı verilmiş olduğunu, davacının davalı tarafça işçi gibi görüldüğünü, şubenin bağımsız bir işyeri değil davalıya bağımlı bir birim olduğunu, işleyişin tamamen davalının emir ve talimatlarıyla gerçekleştirildiğini, muvazaalı bir durum yaratıldığını iddia ederek bir kısım işçilik alacakları ile Sosyal Güvenlik Kurumu ve vergi borçlarından sorumlu olmadığının tespitine, teminat senedi olarak verilen senedin davalıdan celbedilerek hıfzedilmesine ve iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, tüm alacakların zamanaşımına uğradığını, davacı işe işçi olarak başlamışsa da sonrasında acenteliğe talip olduğunu, 16.09.1996 tarihi itibariyle acente olduğunu ve 1996-2010 yılları arasında acente olarak faaliyet gösterdiğini, acentelik sözleşmesinin 02.03.2010 tarihinde karşılıklı imzalanan protokolle sona erdiğini, kimseye zorla acentelik sözleşmesi imzalatılmadığım, davacı ile süregelen uzun ticari ilişkide dönemsel olarak sözleşmeler imzalandığını, davacının bugüne kadar itiraz etmediğini, davacının muvazaalı yola başvurmasına sebep teşkil edecek menfaati bulunmadığını, davacının acentelik sisteminde acentelere ödediği hak ediş miktarının sabit işçi maaşının kat kat üzerinde olduğunu, davacıya ait ticari defter ve kayıtlarda 1.992,38 TL sabit bir maaş ödemesi bulunmadığını, masraf formu içine müdür maaşı adı altında bir kalem belirtilmesinin davacıya hak edilen desteği sağlamaktan ibaret olduğunu, davacının sırf kendi işyerine ait resmi kurum borçlarından kurtulmak amacıyla kendinin işçi statüsünde çalıştığını ileri sürmesinin dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, davada muvazaa nedeniyle zarar gördüğünü iddia eden 3. bir kişinin bulunmadığını, davacı yanın kendi taraf olduğu bir sözleşmenin muvazaalı olduğu iddiasında bulunamayacağını, davacının tüm alacaklarını alarak davalı ... ibra ettiğini, sözleşmenin davacının isteği ile gerçekleşmiş olduğundan kıdem ve ihbar tazminatının söz konusu olmadığını, yıllık ücretli izin taleplerinin de afaki olduğunu savunmuş ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesince, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
Bölge Adliye Mahkemesince, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, taraflar arasındaki sözleşmeye, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Taraflar arasında, davacının yıllık izin ücreti alacağının miktarı noktasında uyuşmazlık vardır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 31. maddesinde hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir, soru sorabilir, delil gösterilmesini isteyebilir şeklinde düzenleme yapılarak hakime yargılama sonunda doğruya ulaşma görevini yüklemiştir. Anayasamızın 141. maddesine göre, yargı basit, çabuk ve ucuz gerçekleşmelidir. Devlet yargının basit, ucuz ve çabuk gerçekleşmesi için gerekli düzenlemeleri yapmak durumundadır. Zira hakkın tanınması ve korunmasındaki gecikmeler, hukuk devleti ilkesi ile uyumlu değildir, adil yargılanma hakkını ihlâl eder. Bu sebeple yargılama sonucunda ulaşılacak hüküm, doğru, gecikmemiş ve kendisinden beklenen etkiyi gösteren bir niteliğe sahip olmalıdır. Bundan dolayı belirsiz vakıaların açıklattırılmasına, eksikliklerin hâkim tarafından işaret edilerek taraflarca giderilerek yargılamanın uzatılmasının önüne geçilmesine ilişkin hâkimin davayı aydınlatma yükümlülüğü bulunmaktadır. Usul hukuku için haksızlığın önlenmesinin anlamı, doğru hüküm kurulmasıdır. Bu hususta yapılacak bir inceleme içinse, tarafların iddialarını eksiksiz ve zaman, yer gibi somut unsurlarıyla tam bir açıklık içinde yargılamaya getirmeleri gerekmektedir. Doğru hüküm kuramama, bazen ise zayıf olan tarafın bir usuli hakkı bilmiyor olması dolayısıyla söz konusu olmaktadır. Böyle bir durumda, hakkın özünün, usule kurban edilmesi mümkün olmadığından, tarafın bir vakıayı bütün ayrıntılarıyla getirmemiş olması dolayısıyla yargılamanın doğru ve adil bir hüküm kurmaya elverişli olacak şekilde aydınlatılmamış olması durumunda hâkim devreye girecek ve söz konusu usûlî olanağı tarafa hatırlatacaktır.
Somut olayda davacı vekili süre belirtmeksizin müvekkilinin yıllık izin haklarının kullandırılmadığını iddia etmiştir. Mahkemece, davacının 22 yıllık hizmet süresince toplam 56 gün yıllık izin kullandığı kabul edilerek yıllık ücretli izin alacağı hüküm altına alınmıştır.
Mahkemece, davacının davayı somutlaştırma yükü (HMK m.194), hakimin de davayı aydınlatma yükümlülüğü (HMK m. 31) bulunduğu gözönüne alınarak, davacı tarafından kullanıldığı kabul edilen 56 günlük yıllık iznin ilk 4 yıllık çalışma dönemine ait olduğu ve sonraki dönemlerde ise hiç yıllık izin kullanmaması hayatın olağan akışına ters olduğundan, belirtilen bu dönem için davacının beyanı alındıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilip, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:
Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgilisine iadesine, 03/03/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.