15. Hukuk Dairesi 2015/3681 E. , 2016/2241 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, iş bedelinin tahsili için yürütülen icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptâli, takibin devamı ve %20" den az olmamak üzere icra inkâr tazminatının tahsili istemine ilişkin olup, mahkemenin; davanın reddine dair kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı davasında, davalı ile şifahi olarak yapılan eser sözleşmesi uyarınca davalının taahhüdü altında olan dava dışı ..., ... ve ..."a ait inşaatın PVC işlerini yaptığını, davalının yapılan işlerin bedelini anılan iş sahiplerinden aldığı halde kendisine bir ödeme yapmadığını, bakiye iş bedelinin tahsili için davalı hakkında .... İcra Müdürlüğü"nün 2013/ Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapılmışsa da davalının haksız itirazı üzerine takibin durduğunu, takibe itirazdan sonra takılı olmayan bir kısım PVC malzemeyi inşaat mahallinden geri aldığını, geri alınan malzeme bedelleri tenzil edildikten sonra kalan 8.400,00 TL iş bedeli yönünden itirazın iptâline, takibin devamına, %20"den az olmamak üzere icar inkâr tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevabında, davayı kabul etmediğini, söz konusu kişilere ait inşaat işlerinin kendisi tarafından yapılmışsa da PVC işleriyle ilgili akdî ilişkinin doğrudan davacı ile dava dışı iş sahipleri arasında kurulduğunu, davacı ile kendisi arasında akdî ilişki bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflar arasında kurulduğu iddia edilen temel hukuksal ilişki dava tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Yasası"nın 355. maddesinde tanımlanan eser sözleşmesidir. Kural olarak, eser sözleşmesi, zorunlu şekil koşuluna bağlı değildir. Ancak, sözlü yapılan sözleşme inkâr edildiği takdirde, sözleşmenin yapıldığı zamanki miktar veya değeri yine dava tarihinde yürürlükte olan HUMK"nın 288. maddesindeki miktardan fazla ise akdî ilişkinin anılan Yasa hükmü gereğince davacı tarafından yazılı delille kanıtlanması zorunludur. Akdî ilişkinin tanık delili ile kanıtlanabilmesi için ya davacı tarafından "yazılı delil başlangıcına" dayanılmış olması veya davalının tanık dinlenmesine açıkca onay vermiş olması gerekir. Akdî ilişkinin varlığı kanıtlandıktan sonra davacının hangi işleri yaptığı, hangi işleri yapmadığı, yapılan işlerin metrajının ve bedelinin ne olduğu konusundaki ihtilâflar ise hukuki işlem niteliğinde olmadığından senetle ispat kuralına tâbi olmayıp tanık dahil her türlü delille kanıtlanabilir.
Somut olaya gelince; davalı taraf akdî ilişkinin varlığını inkâr etmiş ve açıkça tanık dinlenmesine muvafakat etmemişse de davalı ... tarafından dava dışı iş sahibi ... hakkında 15.03.2013 tarihinde .... İcra Müdürlüğü"nün 2013/ Esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiği, takip konusu alacak kalemleri içerisinde "Eylül 2011"den bu yana ödenmeye PVC pencere ve banyo kapısı bedeli 2.000,00 TL" ninde gösterildiği tespit edilmiştir. Ayrıca iş sahibi ..."ın tanık olarak dinlendiği 14.05.2014 tarihli duruşmada, davalının müteahhit olduğu, 4 tane PVC renkli pencere takdığı, bunların bedeli olan 2.000,00 TL"nin davalıya ödendiği yönünde beyanda bulunduğu, tanık beyanına karşı davalının da 2.000,00 TL bedeli aldığını ikrar ettiği, ancak bu bedeli davacıya verdiğini beyan ettiği görülmüştür. Aynı duruşmada davacı tarafından delil olarak ibraz edilen 5 adet ödeme makbuzu altındaki imza davalı tarafından kabul edilmiş, bu makbuzlara göre davalı tarafından davacıya 1.800,00 TL ödeme yapıldığı sabit olmuştur. Yine, dava dışı iş sahibi ... ile davalı arasında inşaat işine ilişkin tarihsiz yazılı sözleşme dosyaya ibraz edilmiş, söz konusu sözleşmede ..."a ait inşaatın ikinci katına ilişkin "Pimapenler = (Beyaz)" ibaresinin bulunduğu, dolayısıyla pimapen yapılmasının da davalının yükümlülüğündeki işlere dahil olduğu anlaşılmıştır. Tüm bu olgular dikkate alındığında, davacı ile davalı arasında taşeron ilişkisinin olduğu, davalının müeahhit olup iş sahipleri ..., ... ve ..."tan aldığı inşaat işlerini pimapen ve PVC işlerini davacıya yaptırdığı, eser sözleşmesi ilişkisinin varlığının kanıtlandığı kabul edilmelidir. Taraflar arasında yazılı sözleşme bulunmadığından ve taraflar bedelde uyuşamadıklarından iş bedelinin, işin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 366. maddesi hükmünce yapıldığı yıl mahalli piyasa rayiçlerine göre hesaplanması gerekir.
O halde mahkemece yapılması gereken iş; daha önce rapor düzenleyen inşaatçı bilirkişiden dava dışı iş sahipleri ..., ... ve ..."a yapılan Pimapen ve PVC imalâtlarının yapıldığı yıl piyasa fiyatlarına göre değerinin hesaplatılması ve talep miktarı da gözetilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 12.04.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.