
Esas No: 2019/1579
Karar No: 2019/2098
Karar Tarihi: 28.03.2019
Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2019/1579 Esas 2019/2098 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
I-TALEP:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 21.01.2019 tarih ve 2019/4784 sayılı yazısı ile, Silahlı terör örgütüne üye olma suçundan şüpheliler ... ve...haklarında yapılan soruşturma evresi sonunda Mersin Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 18/09/2018 tarihli ve 2018/43617 soruşturma, 2018/11948 esas, 2018/2242 sayılı iddianamenin iadesine dair Mersin 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 28/09/2018 tarihli ve 2018/223 sayılı iddianame değerlendirme kararına yönelik itirazın reddine ilişkin Mersin 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 05/10/2018 tarihli ve 2018/399 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya sureti incelendi.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 170/3. maddesinde iddianamede nelerin gösterileceği, aynı Kanun’un 174/1. maddesinde iddianamenin hangi hallerde iadesine karar verileceğinin belirtildiği, aynı Kanun’un 170/2. maddesinde yer alan “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler.” hükmü uyarınca Cumhuriyet savcısının dava açmasının zorunlu olduğu ve suçun hukukî nitelendirilmesinin de Cumhuriyet savcısına ait olduğu, bu durumda mahkemece, iddianamede gösterilen olaylarla ilgili olarak ibraz edilen deliller ve yargılama sırasında ibraz edilebilecek deliller birlikte değerlendirilerek yargılama sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği nazara alındığında;
Suçu delilleri ile olayların mevcut delillerle ilişkilendirilmeden, müzekkere cevapları beklenmeden, somut delile dayanmadan iddianame düzenlendiğinden bahisle iddianamenin iadesine karar verilmiş ise de;
Dosya kapsamına göre, ... İl Emniyet Müdürlüğü"nün 21/06/2018 tarihli 98030819.16374 sayılı yazısının ekinde sunulan aynı tarihli araştırma tutanağından şüphelilerin Suriye"de DEAŞ Terör Örgütü içerisinde faaliyet gösterdiklerine dair tespitler olduğunun belirtildiği, şüphelilerin hayatın olağan akışına aykırı olacak şekilde devamlı irtibat halinde oldukları ve ... ve ... IMEI numaralı telefonları birlikte kullandıkları, şüphelilerin savunmalarında DEAŞ ile ilgili sorulara geçiştirici cevaplar verdikleri ve çelişkili beyanlarda bulundukları ve toplanan delillerin atılı suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu cihetle, itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 08/01/2019 gün ve 94660652-105-33-13847-2018-Kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak Dairemize gönderilmiştir.
II-OLAY
DEAŞ Silahlı Terör Örgütünün eylem ve faaliyetlerinin deşifre edilmesine yönelik iltisaklı kurumlarla yapılan çalışmalar sonucunda, 24 Haziran 2018 tarihinde yapılacak olan erken genel seçimler öncesinde veya sonrasında muhtemel eylemlere zemin hazırlayabilecekleri veya yönlendirebilecekleri değerlendirilerek, geçmiş dönemlerde örgüt içerisinde faaliyet gösterdikten sonra ülkemize yerleştikleri belirtilen ve 21.06.2018 tarihinde haklarında araştırma tutanağı düzenlendiği, 22.06.2018 tarihinde de yakalanarak gözaltına alındıkları anlaşılan;
Arşiv kayıtlarında herhangi bir suç kayıtlarına rastlanılmadığı, yapılan aramalarda ele geçen dijital metaryallerin incelemeye gönderildiği, kollukça alınan ifadelerinde örgütle ilişki veya irtibatlarının bulunmadığını beyan ettikleri, Tem Daire Başkanlığında örgüt içerisinde faaliyette bulunduklarına dair bilgiler bulunduğu yönünde bilgi iletimleri bulunduğu belirtilen;
Savaştan dolayı ülkemize geldiğini beyan etmesine rağmen başka bir soruda yaşadığı şehirde sorun olmadığını, askerden kaçmasına rağmen Esad rejimi kontrolünde olan ..."e gittiğini beyan ettiğinden bahisle şüpheli ..."in;
Suriye"deki DEAŞ faaliyetleri ve ülkemize gelişi hususunda net bilgi vermediği, ...şehrinden savaştan kaçarak geldiğini beyan etmesine rağmen bir başka soruda yaşadığı şehirde DEAŞ faaliyeti olmadığını belirterek çelişkiye düştüğü, evinde kaldığı şahısla ilgili ayrıntılı bilgi vermediği, gerçekçi söylemlerde bulunmadığından bahisle şüpheli ... hakkında;
Bilgi iletimlerine ve ifadelerindeki çelişkili görünen hususlara yönelik kolluk değerlendirmelerini içerir 28.06.2018 tarihli tahkikat evrakına istinaden, 28.06.2018 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığının istemi doğrultusunda silahlı terör örgütüne üye olma suçundan haklarında adli kontrol tedbiri uygulanmasına karar verildiği, alınan uzmanlık raporu ile de DNA veri bankasında profillerine rastlanmadığı, kardeş oldukları anlaşılan şüphelilerin HTS ve baz analizi raporundan da birbirleri ile çok sayıda irtibatlarının olduğu, ortak kullandıkları iki ayrı GSM cihazının bulunduğu, irtibatlı oldukları yabancı GSM numaralarının belirtildiği,..."ın ve..."in Türk vatandaşları ile olan irtibatlarında;..."ın hakkında terör örgütüne üye olmak suçundan soruşturması bulunan bir Emniyet Müdürü ile; ..."in ise El Nusra Terör Örgütü sorumlusu olduğunu söyleyen şahıs tarafından tehdit edildiğini iddia eden ... isimli kişi ile 209 görüşmesinin olduğu, ayrıca her ikisinin ifadelerinde atölyesinde çalıştıklarını beyan ettikleri şahıs hakkında insan kaçakçılığı yaptığına dair teyide muhtaç bilgilerin yer aldığının belirtildiği şüpheliler hakkında;
Mersin Cumhuriyet Başsavcılığının 2018/2242 numaralı 18.09.2018 tarihli iddianamesi ile kolluğun tahkikat evrakındaki değerlendirmeleri ile örtüşür mahiyette ifadelerde yer alan çelişkilerden, HTS kayıtlarında birbirleri ile sürekli irtibat halinde oldukları, iki ayrı cep telefonunu birlikte kullandıklarından ve kolluk ifadelerinden bahsedilmek sureti ile; 21.06.2018 tarihli araştırma tutanağı kapsamındaki bilgilerin teyit edilmesi amacı ile TEM Şube Müdürlüğüne yazılan müzekkere ile Savcılık talimat cevaplarının soruşturmanın sürüncemede kalmaması için beklenilmeden, dijital materyallara yönelik incelemenin de devam ettiği, sonuçlandığında dosyasına gönderileceği de belirtilerek 5237 sayılı Kanunun 314/2, 53/1-2, 58/9, 63 ve 3713 sayılı Kanunun 5/1 maddesi gereğince ayrı ayrı cezalandırılmalarının istenildiği,
Mersin 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 28.09.2018 tarih 2018/223 iddianame değerlendirme numaralı kararı ile özetle "iddianamenin iadesi sebepleri arasında CMK"nun 170/3-j, 170/4 maddelerinde suçun delilleri ve iddianamede yüklenen suçu oluşturan olaylar, mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanır denilmesine rağmen ve şüphelilerin müsnet suçu kabul etmedikleri de göz önünde bulundurulduğunda, herhangi bir delil toplanmadan, yazılan müzekkerelerin cevapları dahi beklenmeden, sadece doğrulanmayan istihbari faraziyelerden bahisle herhangi somut bir delile dayanmadan yorum yoluyla sanıkların DEAŞ terör örgütü üyesi oldukları gerekçesiyle kamu davası açıldığı, soruşturmaya devam edilerek varsa somut deliller elde edildikten sonra ve müzekkere cevapları beklendikten sonra kamu davasının açılması gerekti hususunun gözetilmediği, 1412 sayılı CMUK"ta olmayan iddianamenin iadesi kurumu kamu davasının tek ya da zorunlu olduğunda birbirini izleyen oturumlarda ve mümkünse bir günde sonuçlandırılmasını gerçekleştirmeye dönük olarak düzenlenmiş olmakla, hukuksal olarak geçerli ve yeterli kanıtların toplanmasında ve dava koşullarının oluşmasından sonra tüm yönleri ile doğru ve eksiksiz olarak iddianame düzenlenmesi amaçlanmış olup, olması gereken soruşturma evresinin uzunluğu, kovuşturmanın ise kısa sürede sonuçlanacak ceza adaletinin ve adil yargılama hakkının bütünü ile sağlanmasının bu şekilde gerçekleşebileceğinden 5271 sayılı CMK"nun 174/1-a,b maddesi delaletiyle 170/3-j, 170/4. maddeleri uyarınca "suçun delilleri toplanmadan, iddianamede yüklenen suçu oluşturan olaylar, mevcut delillerle ilişkilendirilmeden" düzenlenen iddianamenin iadesine dair verilen karara, 01.10.2018 tarihinde Mersin Cumhuriyet Başsavcılığınca özetle yeterli şüphe sebeplerinin bulunması nedeni ile iddianamenin CMK"nun 170/2 maddesi gereğince düzenlenmesi mecburiyetinin bulunduğu, müzekkere cevaplarının şüphelilerin lehlerine gelmesi durumunda dahi mevcut delil durumu itibari ile savcılığın kanaatinde değişme olmayacağı, istihbari bilgilere istinaden yapılan değerlendirmenin ise ancak esasa ilişkin karar ile birlikte yapılabileceği, aksi kabulün delil durumunun tartışılmasını gerektireceği ve bu durumun ihsas-ı rey teşkil edebileceği, mahkemenin iddianamenin iadesi kararında delil değerlendirmesinde hata yaptığından bahisle Yargıtay 9. Ceza Dairesinin emsal sunulan kararı da gözerilerek kaldırılmasına yönelik yapılan itiraz üzerine;
Mersin 8.Ağır Ceza Mahkemesinin 05.10.2018 tarihli 2018/399 Değişik iş sayılı kararı ile Cumhuriyet savcının itirazın kabulüne dair mütalaaya aykırı olarak, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda "şüphelilerin üzerlerine atılı suçun teyide muhtaç olduğu, tutanakta da belirtilen istihbarat raporuna dayandığı, istihbari bilgi ile karşılaşan Cumhuriyet Savcılığının bu bilgilerin maddi gerçekle ilgisi olup olmadığını gizli soruşturmayla araştırıp sonuca göre değerlendirme yapılabileceği bilgilerine göre iade kararına bakıldığında iadenin usul ve esasa uygun olduğu" gerekçesi ile oy birliği ile itirazın reddine dair kesin olarak verilen karara karşı başvuruda bulunulduğu görülmüştür.
III-KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI
Suçun sübutuna etki edeceği mutlak delil niteliğinde kabul edilen araştırma tutanaklarında geçen bilgilerin teyit edilmesine yönelik tanzim edilen müzekkere ve talimat cevaplarının, savcılık makamınca soruşturmanın sürüncemede kalmaması amacı ile beklenilmeden düzenlendiği anlaşılan iddianamenin, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 174/1. maddesi gereğince iade edilmesinde ve bu karara karşı yapılan itirazın reddine dair verilen kararda hukuka aykırılık bulunup bulunmadığına ilişkindir.
IV-HUKUKSAL DEĞERLENDİRME:
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu
Bir suçun işlendiğini öğrenen Cumhuriyet savcısının görevi
Madde 160
"(l)Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar.
(2) Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.”
Kamu davasını açma görevi
Madde 170
(1) Kamu davasını açma görevi, Cumhuriyet savcısı tarafından yerine getirilir.
(2) Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler.
(3) Görevli ve yetkili mahkemeye hitaben düzenlenen iddianamede;
a) Şüphelinin kimliği,
b) Müdafii,
c) Maktul, mağdur veya suçtan zarar görenin kimliği,
d) Mağdurun veya suçtan zarar görenin vekili veya kanunî temsilcisi,
e) Açıklanmasında sakınca bulunmaması halinde ihbarda bulunan kişinin kimliği,
f) Şikâyette bulunan kişinin kimliği,
g) Şikâyetin yapıldığı tarih,
h) Yüklenen suç ve uygulanması gereken kanun maddeleri,
i) Yüklenen suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi,
j) Suçun delilleri,
k)Şüphelinin tutuklu olup olmadığı; tutuklanmış ise, gözaltına alma ve tutuklama tarihleri ile bunların süreleri,
Gösterilir.
(4) İddianamede, yüklenen suçu oluşturan olaylar, mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanır.
(5) İddianamenin sonuç kısmında, şüphelinin sadece aleyhine olan hususlar değil, lehine olan hususlar da ileri sürülür.
(6) İddianamenin sonuç kısmında, işlenen suç dolayısıyla ilgili kanunda öngörülen ceza ve güvenlik tedbirlerinden hangilerine hükmedilmesinin istendiği; suçun tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, ilgili tüzel kişi hakkında uygulanabilecek olan güvenlik tedbiri açıkça belirtilir.
İddianamenin İadesi Madde 174
Mahkeme tarafından, iddianamenin ve soruşturma evrakının verildiği tarihten itibaren on beş gün içinde soruşturma evresine ilişkin bütün belgeler incelendikten sonra, eksik veya hatalı noktalar belirtilmek suretiyle;
a) 170"nci maddeye aykırı olarak düzenlenen,
b) Suçun sübûtuna etki edeceği mutlak sayılan mevcut bir delil toplanmadan düzenlenen,
c) Önödemeye veya uzlaşmaya tâbi olduğu soruşturma dosyasından açıkça anlaşılan işlerde önödeme veya uzlaşma usulü uygulanmaksızın düzenlenen,
İddianamenin Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine karar verilir.
(2) Suçun hukukî nitelendirilmesi sebebiyle iddianame iade edilemez.
(3) En geç birinci fıkrada belirtilen süre sonunda iade edilmeyen iddianame kabul edilmiş sayılır.
(5) İade kararına karşı Cumhuriyet savcısı itiraz edebilir.”
Ceza muhakemesinin amacı, maddi gerçeğin insan onuruna yaraşır biçimde araştırılıp bulunmasıdır.
Soruşturma evresinin asıl yetkilisi olan Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez ceza yargılamasının temel amacı olan maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için soruşturmaya başlayacaktır.
CMK’nın 160/1 maddesinde yer alan “bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâl” ifadesinden de anlaşılacağı üzere belli bir suç şüphesine karşı soruşturmaya başlanılabilmesinin maddi koşulu, o suça ilişkin başlangıç şüphesinin var olmasıdır. Başlangıç şüphesi, soyut bir izlenimle değil; suçun işlendiği izlenimini uyandıran somut vakıalar ile oluşur. Cumhuriyet savcısı, başlangıç şüphesinin olup olmadığını yani, suçun işlendiği izlenimini uyandıran somut vakıaların bulunup bulunmadığını değerlendirerek soruşturmaya başlayacaktır. Kısaca, başlangıç şüphesinin bulunup bulunmadığını değerlendirme yetkisi, Cumhuriyet savcısına aittir (Veli Özbek, Nihat M. Kanbur, Koray Doğan, Pınar Bacaksız, İlker Tepe, Ceza Muhakemesi Hukuku, Seçkin Yayınlar, Ankara, 2011, sayfa 186 ve devamı).
Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı iddianame düzenler. "Yeterli şüphe", şüphelinin müsnet suçtan yargılanması için gerekli ve yeterli olan şüphe derecesini ifade eder. Bu şüphenin, hukuka uygun olarak elde edilmiş her türlü delile dayanması gerektiğinde kuşku yoktur. Cumhuriyet savcısı topladığı delillerin iddianame düzenlemek için yeterli olup olmadığını takdir edecek, delilleri olaylarla ilişkilendirerek yeterli şüpheyi ortaya koyacaktır. Kamu davasının açılmasında yeterli şüpheden bahsedebilmede önemli olan, suçun işlendiğine yönelik tartışılabilirlik ve mahkûmiyetin ne derecede mümkün olabilirliğidir.
5271 sayılı CMK"da düzenlenen iddianamenin iadesi kurumu, uzun süren yargılama süreçlerinin önüne geçilebilmesi ve davaların “tek celse”de bitirilebilmesini temin amacıyla getirilen yeniliklerden biridir. Bunun gerçekleştirilebilmesi, soruşturma safhasında mevcut tüm delillerin toplanmış olması ile mümkündür.
İddianemenin iadesi kurumu şüpheli/sanıkların lekelenmeme haklarını etkin şekilde koruma altına almaktadır. Bu nedenle Anayasanın 36-38. ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. Maddelerinin teminatı mahiyetindedir. İddianemedeki şekle ilişkin eksiklikler her zaman giderilebilir ancak eksik soruşturma sonucu yeterli suç şüphesi oluşturmayan delillerle kişilere sanık sıfatı yüklenmesi, yargılama sonucunda beraat etmiş olsalar dahi hak ihlaline sebebiyet vereceği göz önünde bulundurulmalıdır. Aksi takdirde kanun koyucu suçun subutuna etkili olan bir delil toplanmadan dava açılmasını iade nedeni olarak kabul etmeyeceği aşikardır.
Soruşturma aşamasında toplanan deliller sonucunda yeterli şüphenin oluşmaması durumunda kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi, yargılama aşamasında hakim veya mahkemece verilen kararlar ile kanun yolu aşamalarında delillerin hukuka uygunluk denetiminin yapılacağına dair düzenlemelerin yanı sıra; iddianamenin iadesi müessesinin de delilin denetimine olanak tanıdığının kabulü gereklidir. Ancak Anayasanın 38, 5271 sayılı CMK"nın 206/2 maddelerindeki düzenlemeler kapsamında, bu olanağın çok geniş yorumlanmaması gerektiği CMK"nın 172/1 maddesinin doğal sonucudur.
Madde gerekçesinde de belirtildiği üzere;
"Kamu davasının tek veya zorunlu olduğunda birbirini izleyen oturumlarda ve mümkünse bir günde sonuçlandırılmasını gerçekleştirebilmek amacıyla; iddianamenin, hukuken geçerli ve yeterli delillerin toplanmasından ve dava açma koşullarının gerçekleşmesinden sonra, tüm yönleriyle doğru ve eksiksiz olarak mahkemeye verilmesi gerekmektedir.
Yeterli delil bulunmadan veya toplanmadan âdeta delilsiz davanın açılmış olması ve bunun sonucu olarak mahkemenin soruşturma yapmak zorunluluğunda kalacağının anlaşılması halinde iddianame iade edilecektir...
Deliller kamu davası açmak için yeterli olsa bile, iddianamede bulunması gerekli diğer ve bir bakıma şekli sayılabilecek hususların yer almaması halinde de iade mümkündür..."
Bu kapsamda; İncelemeye konu karara dayanak teşkil eden iddianamenin iadesine ilişkin kararın gerekçeside dikkate alındığında teyide muhtaç istihbari bilgilere istinaden yapılan araştırma sonucu beklenilmemesinin, suçun sübutuna etki edeceği mutlak delilin toplanmaması niteliğinde kabul edilerek CMK"nın 174/1-a,b maddesine muhalefet edilmesine dayandığı görülmektedir.
DEAŞ içerisinde faaliyet göstermekte iken ülkemize geçiş yaptıklarına dair bilgi içerir 21.06.2018 tarihli araştırma tutanağı ile 28.06.2018 tarihli tahkikat
evrakında kolluk ifadelerindeki çelişkilere dair yapılan değerlendirmelerin aynen aktarılması sureti ile HTS kayıtlarından sürekli iletişim halinde olduklarından bahisle Türkiye"ye gelmeden önce ... içerisinde faaliyet gösterdiklerinden örgüt üyesi olduklarına dair hazırlanan, belgelerde ve kolluk ifadelerinde kardeş oldukları belirtilen, savcılık makamınca ifadelerine de başvurulmadığı anlaşılan şüpheliler hakkında, istihbari bilgilerin delil olma niteliği bulunmadığı da nazara alındığında suçun sübutu veya vasıflandırılması açısından önem arz ettiği anlaşılan tanzim edilen araştırma tutanağı içerisinde yer alan bilginin teyidi ve Kilis Cumhuriyet Başsavcılığına yazılan talimat cevabının beklenilmeden hazırlanan iddianamenin iadesinde, hukuka aykırılık görülmemiştir.
V-SONUÇ:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 21.01.2019 tarih ve 2019/1579 sayılı kanun yararına bozma talebinin REDDİNE,
Usuli işlemlerin yapılabilmesi için dosyanın CMK 309/4-a maddesi gereğince dosyanın mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 28.03.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.