Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2011/14595 Esas 2012/311 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/14595
Karar No: 2012/311

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2011/14595 Esas 2012/311 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2011/14595 E.  ,  2012/311 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :İş Mahkemesi
    Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
    Mahkemece, Dairemizin bozma ilamına uyularak hükümde belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmün, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    Mahkemece, bozma ilamına uyularak karar verilmiş ise de, bozma ilamının gereği yerine getirilmemiştir.
    1-Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 26. maddesi olup, davalıların rücu alacağından sorumluluğu ancak maddede öngörülen koşulların gerçekleşmesi halinde mümkündür. Hükme esas kılınan 13.12.2010 tarihli kusur raporunda; zararlandırıcı sigorta olayının vukuunda, davalı kooperatifin %75 oranında, sigortalının %25 oranında kusurlu olduğu, diğer davalılar ..., ... ve ...’nın kusurlarının bulunmadığı bildirilmiş ise de; davalılar ..., ... ve ...’nın kesinleşmiş ceza ilamıyla kusurlu bulunarak mahkum olması nedeniyle, kusurun varlığına ilişkin maddi olgu, hukuk hakimini bağlayacağından anılan rapor hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir.
    Mahkemece yapılacak iş, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği ile iş kazasının vuku bulduğu iş kolunda uzman kişilerden; ceza davasında kusurlu bulunarak mahkum olan davalılar ..., ... ve ...’ya da herhalde bir miktar kusur verilmesi gereği gözetilmek suretiyle, kusur oran ve aidiyeti yönünden yeniden rapor alınıp irdelenerek, varılacak sonuca göre karar vermekten ibarettir.
    Mahkemece, belirtilen maddî ve hukukî olgular göz önünde tutulmaksızın, yazılı olduğu şekilde hatalı değerlendirme sonucu hüküm tesisi isabetsizdir.
    2-Kabule göre de; davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasanın 26. maddesindeki halefiyet ilkesi uyarınca, Kurumun rücu alacağı; hak sahiplerinin tazmin
    sorumlularından isteyebileceği maddi zarar (Tavan) miktarı ile sınırlı iken, Anayasa Mahkemesi’nin, 21.03.2007 gün ve 26649 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 23.11.2006 gün ve E:2003/10, K:2006/106 sayılı kararı ile 26. maddedeki “…sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarla sınırlı olmak üzere…” bölümünün Anayasaya aykırılık nedeniyle iptali sonrasında, Kurumun rücu hakkının, yasadan doğan kendine özgü ve sigortalı ya da hak sahiplerinin hakkından bağımsız basit rücu hakkına dönüşmüş olması karşısında, mahkemenin, dava tarihindeki mevzuat ve içtihatlara uygun olarak açılan davada, anılan iptal hükmü nedeniyle oluşan hukuksal durum gereğince değerlendirme yapmasında bir isabetsizlik yok ise de; 25.05.2009 tarihli kararı temyiz etmeyen davalılar ...., ... ve ... yönünden, davalı Kurum lehine oluşan usuli kazanılmış hak durumu gözetilerek karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O halde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 16.01.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi


    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.